Aile şirketleri Dümenin başında

Champoluc (AO), Paolo Vitelli presidente di Azimut allo chalet che ha rilevato Hotellerie de Mascognaz, nella foto insieme a sua figlia Giovanna Vitelli 2016-12-03 © Tommaso Gasperini / Massimo Sestini

Yatlar üzerine bir kumar oynadı ve kazandı, hatta denizcilik dünyasının en önemli gruplarından birini kurdu; Azimut/Benetti. Paolo Vitelli şu aralar ikinci büyük tutkusu olan butik otellerle ilgilenmesi için kızı Giovanna’ya alan yaratmakla meşgul.

FABIO PETRONE – FOTOĞRAFLAR MASSIMO SESTINI

Kimileri ona, 2004 yılında Torino Politecnico Üniversitesi’nin verdiği onursal diploma yüzünden mühendis diyor, ancak çoğunluk Başkan diye hitap ediyor. Paolo Vitelli; İtalya’da tersaneciliğe yeni bir soluk getiren girişimci. Dünyanın lider gemi inşaatçılarının arasında Azimut/Benetti adlı grubuyla kendine sağlam bir yer edindi. Sekiz yıl boyunca da bu kategorinin endüstriyel konfederasyonu Ucina’nın başkanlığını yaptı.

Champoluc (AO), Paolo Vitelli presidente di Azimut allo chalet che ha rilevato Hotellerie de Mascognaz, nella foto la figlia Giovanna Vitelli 2016-12-03 © Tommaso Gasperini / Massimo Sestini

Vitelli’nin denizle olan ilişkisi 60’lı yılların sonlarında, halen ekonomi ve ticaret okuduğu sırada yelkenli kiralama, ithal etme ve satma ile başlamış. Daha sonra 70’lerin ortalarında, armatörlüğe geçtiğinde tekne yapımında fiberglas kullanılmaya başlamasını desteklemiş, o dönemlerde henüz tam olarak anlaşılamasa da bu malzemenin seri üretime uygunluğunu kavrayabilmiş. Amacı global düzeyde genişlemek olan Vitelli, tekne ithal ederken tanıdığı Fransız Madame Anette Roux’nun Benetau’sunun kullandığı modeli baz alarak kendi işini kurmuş. Özellikle ticari anlamda, denizcilik alanında o zamanlar pek de bilinmeyen bayilik sistemini kurarak, otomobil sektörüne benzer bir satış düzeni oluşturmuş. 1985 yılında şimşek gibi bir operasyonla, büyük, süper lüks, gezi teknesi üreticileri arasında ilk sıralarda yer alan, Viareggio’nun efsanevi Benetti tersanesinin yönetimini devralmış. Yine fiberglası ön planda tutarak, bu tarihi ismi birkaç yıl içinde tekrar oyuna sokmayı başarmış. O yıllarda kendi Azimut’u da Azimut Atlantic Challenger ile radikal bir biçimde değişime uğruyordu. Bir Azimut’un Blue Ribbon sahibi olması, yani Atlantik’i yakıt ikmalsiz geçen teknelere verilen mavi kurdeleye kavuşması, tersanenin kalitesini tüm dünyada gözler önüne sermek için iyi bir yol olacaktı. Yıl 1988’di ve bu girişim Azimut’un kendi alanı dışında, motorlardaki bir sorun yüzünden başarılı olamadı; ancak uluslararası medyanın ilgisini çekmek için yeterliydi. Herkes Azimut’tan söz ediyordu ve bu, şirketin bilinirliği açısından çok büyük bir adım olmuştu. Bu adım şirket içindeki bir yeniden yapılandırmayı da beraberinde getirdi ve Vitelli, Torino yakınlarındaki Avigliana’da daha modern ve verimli, yeni bir üretim sahası açtı. O dönemde tersane 50 bin metrekaresi kapalı olmak üzere 120 bin metrekarelik toprak alana sahip oldu. Grubun tüm üretim alanı ise 500 bin metrekareyi buluyordu.

Şirket bundan sonra ileri görüşlülük ve bir dizi başarılı operasyon sayesinde her kıtaya yayılma ve ciro bakımından milyar euroların üzerine çıkma seviyesine geldi. Livorno’da Orlando tersanesi, Viareggio’da Lusben, Varazze Marinası, Savona’da bir üretim yeri, Moskova’daki Himki Gölü’nde bir marina satın almak bu başarıyı sağlayan operasyonlar arasında yer alıyor. Bu derece yayılmacı bir politika, Vitelli’nin şeytanın bacağını kırarak, yılda 300 birimlik üretimiyle Avrupa ve Amerika piyasalarına girmesini sağladı. Sonraları Tamburi Investment Partners’tan Giovanni Tamburi, Mittel’de bulunan %6,2 hisseyi devraldı ve bir yıl kadar önce ise 30 milyon euro’luk sermaye artırımı ile Azimut Benetti Grup’taki payını %12’ye çıkardı. Denizcilik Paolo Vitelli’nin hayatının tümünü kaplamıyor aslında, başarılı girişimcinin Chamonix, Fransa ve Champoluc, Valle d’Aosta arasında yer alan küçük bir butik otel zinciri de bulunuyor.

Gentleman Piemonteli, önemli bir aileden geliyorsunuz, Torino’da ekonomi ve ticaret okumuşsunuz. Neden 21 yaşında denizcilik sektöründe çalışmayı tercih ettiniz?

Paolo Vitelli Doğuştan gelen tekne tutkum yüzünden. Henüz dört yaşımdayken denizde çekilmiş bir videom var. Akranlarım kumdan kale yaparken ben ise bir teknenin arkasında, ellerim 3 beygir gücündeki bir Evinrude motor üzerinde duruyorum. Zaman içinde tutkumu işe dönüştürme fikri çok doğal bir şekilde gelişti. Bir de yalnızca babamın izinden gitmek istemiyordum, kendi kişiliğimi, kendi kapasitemi göstermek istiyordum. Bu sebeple babamın yer aldığı tekstil sektöründen olabildiğince uzak bir alanı seçtim.

G. Genelde başarılı babaların ardından gelen ikinci nesil bu kimlik konusunda sıkıntı çekiyorlar, belki sizi izleyen kızınız Giovanna gibi.

P.V. Ben ona her zaman kendi istekleri doğrultusunda hareket etmesini öğütledim ki bence artık o da kendi yolunu çizdi. Şirket içinde her rolü üstlendi, temel yapıyı iyice öğrendi: projecilerle çalıştı, tasarımcılarla, üretimdekilerle, pazarlamada ve kurumsal ilişkilerde.

G. Tüm kanallardan geçmiş demek ki.

P.V. Evet, bir şirketi yönetmeyi ancak onun bütün tabanını biliyorsanız becerebilirsiniz. Giovanna tüm bu yolu kat etti ve hatta daha birkaç hafta önce seçimle başkan yardımcısı ünvanına kavuştu. Bu demek oluyor ki onun yeteneklerine güvenen yalnızca ben değilim, üst düzey profesyonellerden oluşan bir grup insan da onun yıllar içerisinde geliştirdiği meziyetlerinin farkında ve onu bu derece önemli bir göreve getirdiler.

G. Yani dümene Giovanna Vitelli geçiyor… Ancak siz her zaman Başkan olarak kalacaksınız.

P.V. Kesinlikle, sonunda ben de otellerle ve marinalarla daha fazla ilgilenebileceğim.

G. Siz her zaman buranın bir aile şirketi olduğunu ve öyle kalacağını söylediniz. Hâlâ böyle mi düşünüyorsunuz?

P.V. Arkamda ciddi bir girişimcilik geçmişi olan bir aile geleneği var. Bu bizimle birlikte çalışan insanlara da saygı göstermem gerektiğini öğütlüyor bana. İşletmenin her adımı çok iyi düşünülerek atılmalı. Kimi zaman macera çekici geliyor bazılarına, borsaya girmek gibi…

G. Siz ise kesinlikle borsayla ilgilenmiyorsunuz, değil mi?

P.V. Her zaman diyorum ki borsaya yeni sermaye arayışı varsa veya satış düşünülüyorsa girilir. Bizde böyle bir durum yok, öyleyse niçin girelim borsaya?

G. Şöyle bir teori var: denizcilik işine zengin giren fakir çıkar. Siz ise bu işe girip de servet sahibi olan nadir örneklerdensiniz. Sırrınız nedir?

P.V. Hiçbir sırrım yok. Sadece çok çalıştım, ciddi olarak, ve teknelere karşı içten gelen bir tutkuyu girişimcilik hisleri ile birleştirdim. Şirketi uluslararası düzeye çıkartarak piyasanın büyüme hızına ulaştırdım. Seçimlerim keskin oldu ancak hazırlıklı ve belki de fırsatları yakalamada şanslı olduğum için bu seçimler hep doğru çıktı…

G. Aile şirketinin başındaki kişi olarak, teknelerin üretiminde, konsept yaratılmasında, ürün geliştirilmesinde ne derece yer alıyorsunuz?

P.V. Çok büyük ölçüde yer alıyorum ve bu özellik aileme bırakabileceğim en büyük miras. Denizcilik sektöründe iş yapabilmenin en önemli parçalarından biri de bu. Denize açılmak zorundayız zira yalnızca teknedeki hayatı bilen biri ürünün nasıl olması gerektiği konusunda fikir yürütebilir. Masa başına daha sonra geçilir ve hayaller kağıda dökülür. Ancak teknedeyken denizle olan ilişkinin hassasiyeti hissedilebilir, hem mürettebata, hem de misafirlere neler sunulması gerektiği anlaşılabilir. Bu benim aileme de şirketin proje ekibine de iletebileceğim en güzel mesaj. Bu yüzden teknemi onlara açıyorum; tekneyi kullanmalılar, onu yaşamalılar, güvertede uyumalılar.

G. Başarınızın temel basamaklarından biri Benetti tersanesini almak oldu. Nasıl bir fırsat yakalamıştınız orada?

P.V. Azimut’la küçük ve orta ölçekli tekneleri seri üretebilme başarısını zaten elde etmiştim. Ancak lüks yatlar üretmenin verdiği hazzı istiyordum. O anda kendime sordum; bu noktaya tek başıma mı varmak istiyordum, yoksa o pazara daha önce girmiş bir markayı arayıp bulmak mı daha iyi olacaktı? Benetti tersanesinin iflası benim için mükemmel bir fırsattı: elimde Azimut’un tüm birikimlerini gösteren bir paket ile iflası yöneten kişinin kapısını çaldım ve farklı kulvarlarda yarışmamıza rağmen, onu markayı bana devretmeye ikna ettim.

G. Ve lüks yatlar piyasasına neredeyse seri üretim yaparak girmiş oldunuz…

P.V. Gurur duyduğumuz, yoğun çalışmalarla dolu birçok yıl geçirdik. Benetti tersanesinin çelik imalatını yeniden lanse ettik ve yarı özel tasarım diyebileceğiniz bir büyük tekne edinme konseptini yarattık. Öyle sanıyorum ki kompozit deplasman teknelerini bir çeşit seri üretimle yapan ilk biz olduk. Sonuçlar da yaklaşımın iyi olduğunu gösteriyor. Benetti Classic modelinden 74 adet ürettik, üç farklı ölçüde; Classic 115, Classic 121 ve Classic Supreme. Daha sonra Tradition, Cristal ve Vision modellerinden 140’tan fazla teslimat yaptık. Şu anda kompozit ve metal olmak üzere 40’tan fazla teknenin üretimini yapmaktayız. Bunlardan dördünün uzunluğu 90 metreden fazla.

G. İş hayatınızda kendinize koyduğunuz hedeflerden en çok hangisine ulaşmak sizi mutlu etti?

P.V. Kesinlikle motorlu tekne üretiminde dünyanın en büyük firmasını yaratmış olmak. Bunun yanı sıra iki yere, şehircilik anlamında çok önemli izler bırakmış olmaktan gurur duyuyorum: biri Orlando tersanesini alıp, restore ederek Livorno’ya giga yatlar için dünyanın en güzel tersanesini kazandırdık; bir de Varazze’de kaderine terk edilmiş, viranelerle dolu bir körfezi alıp, yaşayan, turistik bir limana dönüştürdük. Yedi restoran ve on barıyla, sezon dışında dahi ailelerin vakit geçirebildiği bir yer haline geldi. Bunlar zaman geçse de yerlerinde duracak, en güzel modern şehircilik projeleri.

azimutbenetti.it