Başarılı, Azimli ve Modern Bir Türk Kadını Tayfun Çimen Ergut

Beautycaregroup, parfüm ve kozmeti̇k sektörünün önde gelen gruplarindan bi̇ri̇… yöneti̇m kurulu başkani Tayfun Çi̇men Ergut çalışkanlığı ve başarılarıyla örnek bi̇r i̇ş kadını. Bi̇z de “8 mart dünya kadınlar günü” sayısı i̇çi̇n bi̇r araya geldi̇k ve kendi̇si̇yle keyi̇fli̇ bi̇r söyleşi̇ gerçekleşti̇rdi̇k.

Tayfun Çimen Ergut… O, sektörünün Türkiye’deki en başarılı isimlerinden biri… Çalışkanlığı, idealistliği ve azmiyle de Türk kadınlarına örnek olacak pek çok yöne sahip… Hal böyle olunca bizler de “8 Mart Dünya Kadınlar Günü” sayımızın kapağında Tayfun Çimen Ergut’u ağırladık ve kendisiyle çok özel bir söyleşiye imza attık…

Gentleman: Bir araştırma erkeklerin kadınların kişilik, kararlılık ve azim açısından yeterli olmadığı önyargısına sahip oldukları sonucunu ortaya koymuş. Siz iş yaşamınızda böyle önyargılarla karşı karşıya kaldınız mı?

Tayfun Çimen Ergut: Kadınlar ve erkekler arasında, sosyal yaşam koşullarında ve sosyal rollerde kişilik, tutum, motivasyon ve davranışlar özelinde farklılıklar olabilir. Ama bu herhangi bir cinsiyete karşı pozitif veya negatif bir yargı oluşması için bir sebep değil tabii. Kararlılık ve azim ise, içinde cinsiyet barındırmayan yegane başlıklardan bence, tamamen karakter ile ilgili… Hatta, çalışma çevreme sorduğunuzda benim hakkımda söyleyecekleri belki de ilk 3 şey arasında vardır bu kavramlar. Ben böyle önyargılar ile karşı karşıya kalmadım.

G: İş hayatında başarılı olmak için erkekler gibi davranmak şart mı sizce?

T.Ç.E: Kesinlikle hayır. Önceden erkek gibi veya erkek tipi olarak algılanan davranış ve yaklaşımlar aslında tamamen kişilik ve karakter ile ilgilidir. İstediğin şeyleri talep edebilmek, proaktif olmak, risk almak, özgüven ve şeffaflık… Kısaca, en üst sıralara yükselmek isteyenler her zaman hazır ve donanımlı olmalılar, bu hem kadınlar hem erkekler için geçerli bir kural…

G: Türkiye’de istatistikler her on üst yönetici erkeğe karşı sadece bir kadın üst yönetici olduğunu gösteriyor. Kadınlar iş gücü piyasasında nasıl daha da aktif olabilir?

T.Ç.E: Küresel şirketlerde de durum farklı değil, yöneticilerin sadece yüzde 9’u kadın. Ancak, son yıllarda liderlik pozisyonlarında kadınların varlığı artma eğiliminde. Bunu hem özel yaşamımda tanıdığım hem iş nedeniyle takip ettiğim kadınlara bakarak söyleyebiliyorum. Bu eğilimden kaynaklanan yaratıcılık artışı iş hayatına yenilikler getirdikçe ve sonuç büyümeye gittikçe yukarıda bahsedilen oranlar zamanla dengelenmeye başlayacaktır. Bu nedenle, her zaman söylediğim gibi kuruluşlarda görev ve yetkiler liyakatle dağıtılmalıdır. Cinsiyetiniz bir görevi yapıp yapamayacağınızı belirleyen bir kriter değildir asla. Şirketlerde, işi yöneten ve kadroları belirleyen isimlerin en önemli özelliği cinsiyetsiz yaklaşım olmalıdır ki bu şirket içi memnuniyeti arttırmakla beraber her başarıyı da beraberinde getirecektir.

G: Kadınlara karşı pozitif ayrımcılık olmalı mı, düşünceniz?

T.Ç.E: Kesinlikle hayır.

G: Sizin cinsiyet ayrımcılığına bakışınız?

T.Ç.E: Ben cinsiyet ayrımcılığının sürdürülebilir başarıları azalttığını düşünüyorum. Bu ayrımcılık ile mücadele eden her iki tarafta da konsantrasyon dağılıyor, performans düşüyor ve otomatikman İlerleme yavaşlıyor. Daha iyiye ulaşmak ve herkesin yararı için oyun alanlarımızı cinsiyetsizlik ile düzenlemeliyiz. Her zaman azmi ve başarıyı kucaklamalıyız. Birlikte herşey daha başarılı, daha güzel, daha ışıltılı ve daha mutlu…

G: Hiç böyle bir ayrımcılığa maruz kaldınız mı?

T.Ç.E: Hayır.

G: İş hayatına girmek isteyen ama nereden başlayacağını bilmeyen kadın girişimcilere buradan neler önermek istersiniz?

T.Ç.E: Öncelikle kendine, yetkinliklerine, geçmişine ve yola çıktığın ekibine sonsuz güvenin olmalı. Yani işe başlamadan önce sağlam hazırlık yapmalı özetle… Çok okumalı, sürekli araştırmalı ve işin önüne çıkacak her sistematik engele yenilikçi çözümler sunabilmeli. Adım adım ilerlemesi gereken alanlar olduğu gibi yeri geldiğinde herkesten hızlı koşabilecek enerjisi olmalı. Risk yönetimini sakince ele almalı ama asla gereksiz risklere girmemeli.

G: Türk insanının kozmetik ve parfüm konusundaki tercihleri nasıl?

T.Ç.E: Sevdiğiniz bir koku veya kullanıp fayda gördüğünüz bir nemlendirici bir süre sonra sizin bir parçanız haline geliyor. Parfüm seçimlerinin ilk sıkışta bıraktığı etki ile ama bazen de trendlere göre yapıldığını biliyorum. Parfüm için önerim, ürünü teninize sıktıktan sonra minimum yarım saat beklemeniz. O zaman hala aynı şekilde sizi etkiliyorsa kokunuzu buldunuz demektir. Cilt ve saç bakımı ise tamamen ayrı ve detaylı konular. Cilt ve saç tipiniz ve ihtiyaçlarınıza göre ürünler seçmelisiniz. Bunun içinde cilt bakımında mağazalardaki güzellik uzmanlarına saç bakımında ise kuaförünüze danışmalısınız.

G: Lüks sektörü Türkiye’de hızla gelişen bir pazar. Kozmetik ve parfüm tarafında lüks pazarı nasıl bir gelişim göstermekte?

T.Ç.E: 2020’de keskin bir daralma yaşanmıştı ama hala 2019’un altında olsa da lüks pazarı 2021 de toparlanarak büyüme yörüngesine dönüş yaptı. Türkiye artık geçmiş senelere göre çok daha geniş bir lüks marka yelpazesini kapsıyor. Yapılan araştırmalara göre 2025 yılında lüks pazarının yüzde 70’ini Y ve Z kuşağı oluşturacak ve bu da daha sürdürülebilir bir büyüme anlamına gelir.

G: Sadece kadınlar mı parfüme meraklı?

T.Ç.E: Erkekler de kadınlar kadar parfüme ve hatta tüm kozmetiğe meraklı. Parfümler algı ve ruh halinden tu-tunda davranışlara kadar insanı çeşitli yönlerden etkiliyor. Yani bu mecrada da cinsiyet ayrımcılığına yer yok.

G: Bir röportajınızda “işkolik” olduğunuzdan söz etmiştiniz, günde kaç saat çalışırsınız? 

T.Ç.E: Ben çalışmanın saat ile ölçüldüğünü düşünmüyorum. Önemli olan kaç saat değil ne kadar verimle çalıştığınız. Ben ve ekibim saat mefhumu olmadan işimizi her zaman özveri ile yapmaya özen gösteriyoruz.

G: Stresle mücadele etme yönteminiz?

T.Ç.E: Sağlıklı beslenip düzenli yürüyüş ve spor  yapıyorum. Yeterli bir uyku düzeni ve nefes egzersizlerim var, onları uyguluyorum. Ama en başta, stresi mümkün olduğunca azaltmak hatta yok edebilmek için kendime gerçekçi hedefler koyuyor ve beklentilerimi ona göre ayarlıyorum.

G: Sanat ile aranız nasıl, resimlere meraklı mısınız? Bir eser seçerken neler sizin için önceliklidir?

T.Ç.E: Her zaman dile getirdiğim gibi bir koleksiyoner değilim. Fakat tutkulu bir sanat severim. Ben hikayesi yüreğime dokunan çağdaş eserlerden her zaman daha çok etkilenmişimdir. Modern sanat her zaman daha çok ilgimi çekmiştir, karmaşık fakat bireysel duygu ve düşünceleri tasvir etmeye odaklanması sanatçı ile bağ kurmamıza bir adım daha yaklaştırıyor.

G: Sizce lüks nedir?

T.Ç.E: Bu soruya daha önceki bir röportajımda şöyle cevap vermiştim: 100 kişiye sorsanız hiç kuşkusuz 100 farklı cevap alırsınız. Herkes için kendini özel ve ayrıcalıklı hissettiği lüks alanı farklıdır ve ‘lüks’ kavramına bir fiyat koyamazsınız. Benim için lüks tanımı hep çok net olmuştur: Zihinsel, fiziksel veya finansal açıdan endişesiz olarak yaşayabilmek. Ancak, bu kadar çıldırtıcı belirsizliklerin olduğu bir pandemi sürecinden geçtikten sonra bu soruya çok daha net cevap verebilirim. Gerçek lüks, çok pahalı bir fiyat etiketinden ziyade sağlık ve mutluluk ile ilgilidir. Hala lüksü aynı şekilde tanımlıyorum.

G: Giyim tarzınızdan ve sevdiğiniz markalardan da bizlere bahseder misiniz?

T.Ç.E: Benim için moda başlı başına bir tutku ve marka bir tercihtir. Bir kıyafet beni yansıtabildiği anda ve zamansız bir parça olduğuna ikna olduğumda kalbimi kazanıyor. Bu anlamda, Chanel, Fendi ve Dior en çok tercih ettiğim markalar.

G: Sevdiğiniz rotalar?

T.Ç.E: Londra, New York, Antigua ve Bangkok… Bu yerler içinde kaybolduğum, keyif aldığım ve kendimi yeniden keşfettiğim lokasyonlar.

G: 8 Mart Dünya Kadınlar Günü sayımızın kapak konuğu olarak, kadınların iş hayatında daha aktif olabilmeleri için vermek istediğiniz mesajınızla sohbetimizi noktalayalım…

T.Ç.E: “Dünyada her şey kadının eseridir.” Mustafa Kemal Atatürk…