İstanbul’un incisi Boğaz hattının en popüler otellerinden Four Seasons Hotels Istanbul’un Genel Müdürü Tarek Mourad başarı öyküsünü ve hobilerini bu ay Gentleman okurları için anlattı…

Tarek Mourad, otelcilik sektörünün uluslararası arenadaki deneyimli isimlerinden biri… Henüz 14 yaşında iken Kahire’deki Sheraton Oteli’nde ilk eğitimimi alarak sektöre adım atmış. Önce asansör görevlisi, sonra ‘page boy’ olmuş. Üniversitedeyken ise Concierge ekibinde, sonra resepsiyon görevlisi olarak çalışmış. Üniversite hayatının ardından yurtdışında çalışma fırsatı bulmuş. 1999’da ise Orta Doğu’daki ilk otelini Kahire’de açan Four Seasons’ta işe girerek bu ailenin bir üyesi olmuş ve ‘Oda Direktörü’ olarak çalışmaya başlamış. Daha sonra Four Seasons grubunun dünyanın farklı yerlerindeki otellerinde değişik görevlerde bulunmuş. Bugün ise Four Seasons Hotels Istanbul Genel Müdürü olarak İstanbul’da…


Gentleman: Tarek Bey, siz otelcilik sektörünün deneyimli isimlerinden birisiniz. İstanbul’a geliş öykünüzü sormadan önce otelcilik serüveninizin başlangıç yıllarına gitmek isteriz. Bu sektöre nasıl girdiniz?
Tarek Mourad: Otelcilik serüvenime başladığımda oldukça gençtim. Yakın akrabalarımın otelcilik ve konaklama sektöründe çalışması bunda etkili oldu. Henüz çok küçük yaşlarda otellere giderdim ve o özel dünyanın güzelliklerini keyifle izlerdim. 14 yaşında Kahire’deki Sheraton otelinde ilk eğitimimi aldım ve deneyim kazanmaya başladım. Önce asansör görevlisi, sonra ‘page boy’ oldum. Bu işler modern dünyada artık yok elbette. Sonra iki yıl yaz aylarında maceram devam etti. Üniversitedeyken Concierge ekibinde, sonra resepsiyon görevlisi olarak çalıştım. Üniversiteyi bitirdikten sonra yurtdışında çalışma fırsatı buldum. Bir Körfez ülkesinde kıdemli resepsiyon görevlisi olarak başlayıp Ön Büro Müdür Yardımcısı ve daha sonra Satış ve Pazarlama Direktörü oldum. 1999’da Orta Doğu’daki ilk otelini Kahire’de açmak üzere olan Four Seasons ailesine katılma fırsatı doğdu. Ben de yaklaşık 15 yıl sonra Mısır’a geri döndüm. Four Seasons grubuyla inanılmaz yolculuğum Four Seasons Cairo At The First Residence otelinde Oda Direktörü olarak başladı. Daha sonra Four Seasons grubunun dünyanın farklı yerlerindeki otellerinde değişik görevlerde bulundum. Four Seasons ile yedi otelin açılışını deneyimlediğim için kendimi çok şanslı hissediyorum.

G: Siz ilk kez 2007 yılında İstanbul’a Four Seasons Hotel Sultanahmet’in Genel Müdür’ü olarak geldiniz. Sonra Bakü’ye gittiniz ve yeniden buradasınız. Bu süreci anlatır mısınız biraz?
T.M: 2007 yılında Four Seasons Sultanahmet’in genel müdürü olmam hayatımı çok güzel bir şekilde değiştirdi ve mükemmel bir deneyim yaşadım. Sultanahmet’ten sonra Hazar Denizi kıyısındaki Four Seasons Baku otelinin açılışını yürüttüm. Yine harika bir deneyim oldu benim için. Four Seasons grubunda geçirdiğim 15 yıldan sonra Raffles’dan çok cazip bir teklif aldım. Amiral gemisi niteliğindeki bir oteli açmak gibi büyük bir görevi üstlenirken otelin çok sevdiğim İstanbul’da olması kararımda çok etkili oldu. Böylece buraya döndüm ve farklı açılardan benim için muhteşem bir deneyim olan Raffles İstanbul’un açılışını yaptım. Raffles İstanbul ailesinin bir parçası olduğum için kendimi çok şanslı buluyorum. Çok başarılı bir lüks deneyim sunduğuna inanılan bir otelin açılışını gerçekleştirdik. Bunun üzerine şirket benden bu kez de Ürdün’de Amman’daki ilk otelini açmamı istedi. Açılış gecikiyordu ve o dönem Four Seasons bana çok sevdiğim İstanbul’a geri dönüp Sultanahmet ve Bosphorus otellerini yönetmemi teklif etti.
G: İş için gelmeden önce İstanbul tanıdığınız bir şehir miydi?
T.M: İstanbul’a iş için geldiğim 2007 yılında sunduğu tüm güzellikleriyle bu şehre ve ülkeye aşık oldum. O zamandan beri her fırsatta Türkiye’nin kesinlikle favorim olduğunu söylemeye devam ediyorum.
G: Boğaz Hattı’nın en önemli otellerinden biri konumundasınız. Okurlarımızın pek çoğu mutlaka oteli çok iyi tanıyor ama daha gelme fırsatı bulamamış olanlar için bize biraz rakamlarla burayı anlatır mısınız?
T.M: Four Seasons Hotel Bosphorus, adından da anlaşılacağı gibi İstanbul Boğazı’nın güzelliklerine bakıyor. Bir yakadan diğer yakaya yüzebileceğiniz kadar yakın konumda, dünyanın iki kıtasını buluşturan Boğaz kıyısında en romantik ve görkemli manzaralara sahipsiniz. Boğaz’ın hem kıyısında hem kalbindeyiz. Başka bir deyişle, oturduğunuz yerden hiçbir çaba sarf etmeden hayat boyu unutmayacağınız bir deneyim yaşayabiliyorsunuz. Four Seasons Hotel Bosphorus böyle benzersiz bir konumda ve ortamda olduğu için çok şanslı, çünkü aynı zamanda tarihi bir sarayda yer alıyor. Bildiğiniz gibi Atik Paşa Sarayı, Osmanlı İmparatorluğu’ndan bu yana tarihe tanıklık etmeye devam ediyor. Four Seasons Hotel Bosphorus, ekibin sunduğu muhteşem misafir deneyimlerinin, leziz yiyecek ve içeceklerin, misafirlerimizin her dakikasına keyif katan ikramlarımızın ötesinde fiziksel ortamı ve konumuyla da hem bu olağanüstü şehrin kalbinde olduğu için hem de dünya standartlarında bir otel olarak bence gerçekten rakipsiz deneyimler yaşatıyor.
G: Dünyanın pek çok ülkesinde otelleri bulunan bir grupsunuz ve siz de çok önemli şehirlerdeki otellerde bulundunuz. Peki Four Seasons Hotel Bosphorus’u özel kılan özelliklerini kendi çerçevenizden nasıl anlatırsınız?
T.M: Kesinlikle en iyilerden biri olduğumuza inanıyorum. Konumumuz da bizi benzersiz kılan avantajlarımızdan biri. Bir otel olarak daima müşteri memnuniyetini hedefleriz, misafirlerimizin “Keşke daha uzun süre kalabilsem” demelerini ve tekrar gelmelerini isteriz. Lüks otelcilikte şehrin açık ara en iyi deneyimlerinden birini sunuyoruz. İstanbul’un kalbinde, her şeyin yaşandığı bir konumda yer aldığımız için de şanslı olduğumuzu belirtmem gerekiyor. Misafirlerimiz tercihleri ne olursa olsun aradıkları deneyimlere kolayca erişebiliyor ve bu nedenle de tekrar tekrar gelmek istiyorlar. Evden uzakta evlerinin konforunda konaklamak için bizi seçmeleri ve sunduğumuz üstün kaliteli deneyimler de öne çıkmamızı sağlıyor. Four Seasons’ı marka vaadimiz ve benzersiz misafir deneyimlerini tutarlı bir şekilde sunmamız, ayrıca muhteşem konumumuz ve güzel ortamımız, artı olarak sürekli yeni deneyimler yaşatmamız nedeniyle tercih ettiklerine inanıyorum. Bu sayede misafirlerimiz, evlerinin rahatlığını hissettikleri bu ortama geri dönüyorlar. Çünkü alıştıkları keyfin yanı sıra her gelişlerinde yeni deneyimler de bulacaklarını, yine özel hissedeceklerini biliyorlar. Bunların hepsini mümkün kılan ise en değerli varlığımız olan çalışanlarımız. Her etkileşimde misafirlerimiz için harikalar yaratma tutkusu ile çalışıyorlar. Herhangi bir noktada bir sorun olursa derhal nedenini tespit ederek yanıt veriyor, sorundan ders alıyor ve misafirlerimizle daha çok bağ kurarak bir sonraki deneyimlerini geliştiriyorlar.
G: Sürdürülebilirlik sizin önem verdiğiniz başlıklar arasında yer alıyor. Bu anlamda yürüttüğünüz çalışmalar hakkında da sizden bilgi almak isteriz.
T.M: Four Seasons Hotels İstanbul olarak çevre farkındalığı ve koruması alanında öncüler arasında yer alıyoruz. Dünyanın iyiliği, güzel doğamızın ve çevrenin korunması için üzerimize düşeni yapıyoruz. 2008 yılında, o dönemin yüksek yatırım maliyetlerine rağmen tüm aydınlatma armatürlerimizde enerji tasarruflu ampullere geçtik ve Türkiye’de bunu yapan ilk otellerden biri olduk. 2009’da İstanbul’da düzenlenen 5’inci Dünya Su Konferansı’nda Bureau Veritas’ın verdiği lüks yeşil otel ödülüne layık bulunduk. Otel operasyonlarımız genelinde karbon ayak izimizi azaltma ve çevreyi koruma çabalarımız bize bu ödülü getirdi. Otel genelinde plastik kullanmama stratejimizi geçtiğimiz yıl 1 Eylül itibarıyla hayata geçirdik. Odalara etiketli geri dönüşüm kutuları yerleştirmenin yanı sıra hem misafirlerimizi hem çalışanlarımızı ortak alanlarda da geri dönüşümü desteklemeye teşvik ediyoruz. Kendi şişe suyumuzu kullanıyoruz. Tüm departmanlarımız plastik atıklarını sıfırlamak için çalışıyor. Bu amaçla ambalaj olarak kağıt veya yıkanabilir torbalar kullanıyoruz, örneğin havluları bu şekilde sunuyoruz. Ayrıca, artan yiyecekleri hayvan barınaklarına gönderiyoruz. Otel genelinde doldurulabilir kaplar kullanmaya özen gösteriyor ve sensörlü musluklarla su israfını önlüyoruz.
G: Oteller sadece konaklama yerleri olmanın ötesinde mutfaklarıyla da misafirlerine unutulmaz deneyimler sunuyorlar. Four Seasons yeme-içme konusunda neler vadediyor?
T.M: Muhteşem Boğaz manzaralı Four Seasons Hotel Bosphorus, AQUA Restaurant & Bar’da dinamik programlar ve seçkin menüler sunuyor. Zuhal Olcay, Ayşegül Aldinç ve Yeni Türkü gibi sevilen ve özlenen sanatçıların ve grupların canlı müzik performansları, yetenekli şeflerimizin hazırladığı yaratıcı ve lezzetli yemeklerle unutulmaz deneyimlere eşlik ediyor. Daima en taze mevsim ürünleriyle hazırlanan menüde lezzetli bir deniz mahsulleri seçkisi de yer alıyor. Yalı Lounge & Bar’da geleneksel bir İsviçre yemeği olan Raclette ile kış aylarında sıcak bir lezzet, ayrıca Sushi N’More geceleri ve DJ performansı eşliğinde Negroni kokteyller gibi çeşitli programlar sunuyoruz. Grace Brands ise zarif sunumlarıyla çay saatlerini benzersiz bir deneyime dönüştürüyor.
G: Sanata da değer verdiğinizi biliyoruz. Otel olarak sanat özelinde neler yapıyorsunuz?
T.M: Four Seasons Hotel Bosphorus olarak sanata çok önem veriyoruz. İç ve dış mekanlarda sürekli sanat eserleri sergilendiğini görebilirsiniz. Terasımız adeta bir açık hava müzesi gibi, misafirlerimiz de sanatla çevrili olmayı çok seviyor. Çağdaş sanatçılara eserlerini sergileyebilecekleri bir platform sunmaya devam ediyoruz. Bugüne dek pek çok önemli yerel ve uluslararası sanat sergisine ev sahipliği yaptık. Bu sayede misafirlerimize sürekli gelişen olağanüstü sanat deneyimleri de sunabiliyoruz.
G: Hep Boğazı konuştuk ama Four Seasons Hotel Sultanahmet’in de renovasyonu bahar aylarında tamamlanmış olacak. Yenilenen odalarıyla, yeni hizmetleriyle misafirlerine yeniden hizmet vermeye başlayacak. Yeni haliyle misafirleri neler bekliyor?
T.M: Four Seasons Hotel Sultanahmet’in renovasyon süreci devam ediyor. Beklentilerin ötesinde bir deneyim sunmak için yürütülen yenileme çalışmaları yaz başında tamamlandıktan sonra misafirlerimize kapılarını yeniden açacak. Benzersiz Ayasofya manzaralı terasımız yıl boyu açık olacak. Eşsiz tarihi ruhu, lezzetleri ve hizmet kalitesi ise değişmeyecek. Harika bir hamam ve spa deneyiminin de sunulacağı otelimiz, yenilenen tasarımıyla misafirlerimize sunduğu lüks deneyimi daha da ileriye taşıyacak.
G: Bir “Urban Resort” olarak bahar ve yaz aylarında gerçekleştirilecek planlarınız neler?
T.M: Lider bir marka sorumluluğuyla pozisyonumuzu korumak için sürekli dinliyor ve öngörüyor, başkalarının henüz keşfetmediği yeni boyutları araştırıyor ve düzenli olarak sunduğumuz hizmet ve ürünlerin parçası haline getiriyoruz. Sektöre baktığımızda daha çok farklı kuşakları kapsayan geniş ailelerin seyahatleri, benzersiz deneyim arayışları, hikaye anlatımı ve verimli zaman kullanımı gibi trendlerin öne çıktığını söyleyebiliriz. Misafirlerimiz için hikayeler ve unutulmaz anılar yaratmaya devam edeceğiz.
G: Pandemi sürecinde aşılarla beraber dünyada bir rahatlama oldu ama yeni varyantlarla sıkıntılı süreç hala devam ediyor. Bu durum sizi ve sektörü nasıl etkiliyor?
T.M: Başarımıza büyük katkısı olan yerli misafirlerimize ne kadar teşekkür etsem az. Yerel pazarın desteği sayesinde süreci bu kadar başarılı bir şekilde atlatabildik. Sağlık ve güvenlik önlemlerini uygularken misafirlerimize keyifli zaman geçirebilecekleri güzel bir atmosfer yaratabildik. Dünyanın her yanından misafirleri ülkeye çekmeyi başardık. Türkiye, sadece bir iki pazara bağlı bir ülke değil. Türkiye son 10 yıldır pek çok pazardan, özellikle Uzak Doğu, Avrupa, Afrika, Orta Doğu ve Kuzey Amerika’dan turist çekmeye devam ediyor. Pandemi sürecinde ülke bazında bazı kısıtlamalar nedeniyle farklılıklar olsa da aşı ve seyahat uygulamalarına bağlı olarak misafirlerimizi ağırlamaya devam ediyoruz.
G: 2022 için durum nasıl olur? Sizin genel anlamdaki beklenti ve öngörüleriniz neler?
T.M: Dünyada ve Türkiye’de aşılamanın yaygınlaşmasıyla birlikte 2021 yılında lüks turizmde ciddi bir artışa tanıklık ettik. Otelimizde hem hafta içi hem hafta sonu çok iyi doluluk oranlarına ulaştık. Oda fiyatlarının belli seviyelere ulaşmasının ülke turizmi için de iyi bir gösterge olduğunu düşünüyorum. Aşılama uygulamaları ve seyahat kısıtlamaları çerçevesinde misafirlerimizi ağırlamaya devam ediyoruz. Önümüzdeki dönemde önlemlerin yaygınlaşmasıyla birlikte daha çok turistin seyahat edeceğini öngörüyoruz. Four Seasons Hotel Sultanahmet yeniden açılacağı için de çok heyecanlıyız. Türkiye’nin ve dünyanın her yanından daha fazla misafiri ağırlayabileceğiz.
G: Biraz da hobi diyelim, iş dışı vakitlerinizde neler yaparsınız?
T.M: Dürüst olmak gerekirse, zamanım olduğunda uyumayı tercih ediyorum. Biliyorsunuz, günün 8 saati uyumaya, 8 saati eğlenmeye ve 8 saati çalışmaya ayrılmalı. Ben de birini ya da diğerini abartmamaya çabalıyorum. Sağlıklı, tutkulu, sıra dışı ve eğlenceli kalmak istiyorsanız böyle yapmanızı öneririm. Ben hayatımın bu döneminde futbolu oynamak yerine izlemeyi tercih ediyorum. Futbol hayatımda önemli bir yer tutuyor. Film izlemek de bana hem keyif hem ilham veriyor. Pek faydalı değil ama tatlılara çok düşkünüm. Serbest zamanlarımda çocuklarımın yaşı gereği ailemle gezmeyi seviyorum. Ayrıca seyahat etmek de en zevk aldığım şeylerden biri.
G: Moda ile aranız nasıl? Sevdiğiniz markalar hangileridir?
T.M: Ben bir lüks tutkunuyum. Detaylarıyla özel olan ve paranızın hakkını en iyi şekilde veren seçkin markaları seviyorum. İnsanlar, en iyi markaların en pahalı markalar olduğu gerçeğini de unutma eğilimindedir. Detaylarıyla benzersiz ve üstün değer sunan markaları tercih ediyorum.
G: Saat konusunda tercihiniz?
T.M: Saatleri seviyorum ve kendimi mütevazı bir koleksiyoncu olarak niteliyorum. Sevdiğim markaların listesi çok uzun, klasik olarak Patek Philippe ve Audemars Piguet gibi markalar olurdu. Ben de bunları sayabilirim ama daha ziyade detayları ve benzersizlikleriyle farklılaşan modelleri tercih ediyorum. Mütevazı, bütçeme uygun saatleri almaya çalışıyorum.
G: Mısır, son yıllarda çıkardığı futbolcularla da konuşuluyor. Muhammed Salah ve Galatasaraylı forvet Mustafa Muhammed bunlardan ilk akla gelenler. Sizin futbolla aranız nasıl ve bu çıkışı nasıl değerlendiriyorsunuz?
T.M: Futbol izlemek bana çok zevk veriyor. Hayatımın büyük bir parçası olan futbolu babam ve hatta annem de sevdiği için çok şanslıyım. Babam gerçekten gördüğüm en iyi futbolculardan biri. 26 yaşındaki oğlum da futbol oynuyor. Çok rekabetçi olduğu için bazen birlikte oynuyoruz. Bazen dünyanın farklı yerlerine gidip lig maçlarını izliyoruz. Ben, sıkı bir Beşiktaş taraftarıyım, oğlum ise Fenerbahçe’yi tutuyor. İkiz kızlarım da futbol oynuyor ve Beşiktaş’ı tutuyorlar.
G: Türkiye’de tuttuğunuz bir takım var mı?
T.M: Eskiden lig şampiyonu kim olursa onu tutardım. Artık Beşiktaşlıyım, net.
G: Sevdiğiniz mutfaklar hangileri?
T.M: Doğu kıyıları ağırlıklı olmak üzere tüm Akdeniz mutfakları.
G: Biraz da ailenizden bahseder misiniz?
T.M: Ailem çok gürültücüdür. İnanın çok ama çok yüksek sesli, kavgacı ve çılgın bir ailem var. Ama o denli renkli, eğlenceli sıcak, samimi, heyecanlı, esprili ve yenilikçiler.
G: Son olarak eklemek istediklerinizle sohbetimizi noktalayalım…
T.M: Lüks turizm müşterisi artık tümüyle deneyim arayışında. Onlar için yarattığınız atmosfer, anlattığınız hikayeler, yaşadıkları anılar, kişiye özel dokunuşlar, farklı detaylar tercih nedeni oluyor. Size duydukları güven de kararlarını etkiliyor. Biz de Türkiye’de benzersiz Four Seasons kalitesiyle en unutulmaz deneyimleri yaratmak için çalışıyoruz.