Binicilik Tutkusu ve Mimari

Uluslararası arenada farklı tipolojilerdeki yapıların mimari ve iç mimari tasarım ve uygulama projelerine imza atan Mimark Mimarlık, Kurucu Mimar Kaan Kutsal Alkan’ın binicilik tutkusundan gelen tecrübesiyle dünyanın çok farklı ülkelerinde binicilik tesisi projelerini hayata geçiriyor. 

Farklı yapı tipolojilerinde uzmanlaşan ekibiyle 10 yılı aşkın süredir mimari ve iç mimari proje ve uygulama faaliyetlerine devam eden Mimark Mimarlık binicilik tesisleri tasarımı alanındaki uzmanlığının son örneğini binicilik kültürünün yaygın olduğu ve dünyanın en önemli  binicilik tesislerine ev sahipliği yapan Abu Dhabi’de uyguluyor. At ve binicilik tutkusunu yansıtan, bölgenin coğrafi ve iklimsel koşullarına uygun olarak projelendirilmiş çok özel bir yapı olan Abu Dhabi Binicilik Tesisi’nin uygulaması halihazırda devam ediyor. Toplamda sekiz at için tasarlanan yapı, 4+4 olmak üzere tam simetrik bir kompozisyona sahip. Projenin detaylarını ve markası Mimark’ı Mimar Kaan Kutsal Alkan’dan dinledik… 

Kemer Country Villa Projesi

Gentleman: Kaan Bey biraz bize kendinizden bahseder misiniz?

Kaan Kutsal Alkan: İnsanın kendisinden bahsetmesi hep zor gelir ama çok kısaca isterseniz İstanbul Teknik Üniversitesi mezunu bir mimarım. Doğaya, doğal olana ve tarihe önem veririm. Mimarlık ofisimiz bile şehirden uzakta, Kemerburgaz’da yeşillikler içinde ve tarihi surların eteklerinde yer alıyor. 

İstanbul Binicilik Tesisi

G: Mimar olma hayaliniz ilk nasıl başladı. Sizi ne etkiledi?

K.K.A: Tarabya’da kendini dülger olarak tanımlayan, benim ise Gepetto ilan ettiğim Marangoz XX ustanın çırağı olarak farkında olmadan başladım mimarlık hayatıma. Kendi bahçemize Gepetto ustanın da yardımıyla inşa ettiğim ağaç ev o kadar popüler oldu ki semtin farklı bölgelerinden çocuklar aileleriyle gelip ağaç evimden yaptırmak istediler. Ustayla çeşitli ağaç evler yaptık, yaparken ilk baktığımız şey ağacın cinsi olurdu, dayanıklılık önemliydi. Ağaç evler dışında ahşap arabalar, kızlara bebek evleri de siparişler arasındaydı. Para da kazandık birlikte. Daha sonraları komşumuzun oğlunun mimar olduğunu öğrendim, kendisiyle konuşurken, ‘mimar’ ne demek onu da öğrendim, ‘Eh, ben zaten mimarmışım’ dediğimi hatırlıyorum. 

G: Mimark Mimarlığı ne zaman kurdunuz?

K.K.A: Uzun yıllar kurumsal projelerde çalışıp çok değerli tecrübeler kazandım. Bu kazanımlar arasında Eren Talu’nun yanında geçirdiğim süre ayrıca değerlidir. Kendisinin yalın ve bir o kadar da sürprizli modern mimari anlayışı, özgün stili her zaman ilham verici olmuştur.  Tüm bu tecrübeler ve deneyimlerle birlikte gelen enerjiyle, kendi bakış açımı tasarlayacağım projelere yansıtmak arzusuyla Mimark Mimarlık’ı on yıl kadar önce kurdum. 

G: Bugüne kadar imza attığınız projelerden de bizlere bahseder misiniz?

K.K.A: Konut, restaurant, ofis & ofis binaları, Binicilik Tesisleri gibi farklı fonksiyonlarda pek çok özel projeye imza attık. Tasarladığımız her proje kişiye özel, tekil ve benzersizdir, tıpkı her insanın birbirinden farklı, özel ve benzersiz olduğu gibi. Bu tasarım bakış açısını sürdürülebilir ve verimli alanlar yaratmak ile birleştiririz. Teknolojik gelişmeler insanları binalara, evlere, odalara hapsederken bizler ise Doğaya sırtımızı dönmeden tam tersine onu kucaklayan yapılar yaratmaya çalışıyoruz. Kemer Country özelinde yarattığımız restorasyonlarda olduğu gibi, evlerin klasik değerlerini koruyup, bugüne, bugünün ihtiyaçlarına adapte ediyoruz. 

G: Yurt dışında yürüttüğünüz çalışmalar neler?

K.K.A: Katar’da binicilik tesisi projemiz devam ediyor. Pandemi süreciyle birlikte görüşmeleri geciken projelerimiz var, onlarda yakında tamamlandığı zaman paylaşabiliriz. 

G: Sizin biniciliğe olan tutkunuz işinize de yansıdı ve Abu Dhabi’de bir binicilik tesisi tasarlıyorsunuz. Bu proje hakkında detaylı bilgi alabilir miyiz?

K.K.A: Mimari uzmanlık gerektiren özel alanlardan biri olan ‘Binicilik Tasarımı’ (Equestrian Design) üst düzey disiplinlerarası birliktelik gerektiren bir çalışma alanıdır. Bir binicilik tesisi tasarlanırken tesisin yapılış amacı, burada yaşayacak olan at sayısı ve tercih edilecek malzemeler gibi pek çok faktörün cevabını bilmek gerekiyor. Biz tasarımından uygulamasına özenle çalıştığımız binicilik tesislerinde merkeze atları koyarız; onların sağlığını ve kendilerini doğal ortamlarında hissetmeleri sağlayacak detayları düşünürüz. Doğal malzeme seçiminden vazgeçmeyiz, sürdürülebilir peyzaj alanları ve binicilerin konforu bizim için önemlidir. Temiz hava, doğal havalandırma ve ışık projelerimizin olmazsa olmazlarıdır. Abu Dhabi Binicilik Tesisi de bu alandaki çalışmalarımızdan bir tanesi. Toplamda sekiz at için tasarlanan yapı, 4+4 olmak üzere tam simetrik bir kompozisyona sahip. Ahır alanları dışında bir adet eyerlik, bir adet seyis odası, iki adet depo, iki adet yıkama ve bağlama alanı bulunuyor. Dışarıdan bakıldığında oldukça sade ama bir o kadar da güçlü bir duruşu olan yapı klasik hatları ile dikkat çekiyor.

G: Proje ne zaman tamamlanacak?

K.K.A: Proje pandemi sebebiyle uygulamasına geç başlanmış bir proje oldu, tamamlanması yaklaşık bir yılı bulacaktır.

G: Benzeri bir projeyi Türkiye’de de gerçekleştirme düşünceniz olur mu?

K.K.A: Türkiye’de hali hazırda tamamladığımız ve çalışmaya yeni başladığımız çok değerli ailelere ait Binicilik Tesisleri var. İsimlerini maalesef paylaşamıyorum.

G: Söz binicilikteyken sizin bu merakınızın nasıl başladığını da soralım…

K.K.A: Binicilik mimarlık gibi çocukluk tutkularımdan biri, nasıl başladı sorusuna genetik miras olarak cevap verebilirim.

G: Daha çok ata binmek için nereleri tercih ediyorsunuz?

K.K.A: Kemer Country, Alkuzu Binicilik Okulu ve Hollanda’da at biniyorum. 

G: Peki binicilik dışında da merak duyduğunuz alanlar var mı?

K.K.A: Fotoğraf çekmek de beni heyecanlandıran, anda tutan ya da zamandan koparan bir deneyim.

G: Otomobil konusunda ne tarz araçları tercih edersiniz?

K.K.A: Biniciliğe paralel Range Rover kullanıcısıyım, onun dışında Mini Cooper hayranıyım.

G: Mutfakla aranız nasıl, sevdiğiniz restoranlar hangileridir?

K.K.A: Mutfakla aram, Toskana ve Provans bölgesine olan hayranlığımla paralel olarak ‘makarna’ ekseninde dolaşıyor. İtalyan anlamında Osteria Salvatore, Vagabondos, yöresel lezzet Erdal Chef Göktürk, boğaz klasiği Bebek Balıkçısı sevdiğim restoranlar arasındadır. St. Marco Meydanı’ndaki 300 yılı geride bırakmış Caffe Florian da, bugün-geçmiş-masal arasında büyülü atmosferi ile vazgeçilmezlerimdendir. 

G: Sık sık iş ya da gezi için yurt dışına çıkıyorsunuzdur mutlaka. Hayranı olduğunuz kentler nereler?

K.K.A: Doğayı pastoral bir manzara olarak kullanıp, onun parçası olabilen mimari yapılar yaratmalarıyla hayran olduğum İtalya; rengarenk, eklektik, enerjik ruhunu tüy gibi yumuşatıp mimariye aktaran İspanya ve şehirleri her daim hayranı olduğum bölgelerdir.

G: İstanbul’da da son yıllarda pek çok konsept proje yükseliyor. Hatta pek çok mimarımız yurt dışında da projeler gerçekleştiriyor. Bu konuda gençlere neler söylemek ve önermek istersiniz?

K.K.A: İkonik yapılara imza atmak, bir şehirde çekim merkezi yaratacak değerde yapılar tasarlamak şüphesiz çok önemlidir. Ancak sadece ikonik olma hevesiyle ‘ikonikmişçesine’ binalar da görüyoruz. Bu sebeple önemli olan başucumuzdaki 600 yıllık Ayasofya, Kapalıçarşı ve sayısız tarihi yapı gibi, olduğu bölgenin ruhunu yansıtan, kimliği olan, çevresine ve doğasına saygılı, fonksiyonu başarılı çalışan yapılar yaratabilmek için ‘özgün olmaya’ değer vermeleri yönünde olacaktır.