Bir Başarı Öyküsü Dr. Ziya Yılmaz 

DAP Holding Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Ziya Yılmaz, şirketin yeni projelerini ve geçtiğimiz günlerde gerçekleştirdikleri başarılı halka arzlarını bu ay Gentleman okurları için anlattı…

İmza attığı projelerle “sanat eseri niteliğinde” konutlar geliştiren DAP Gayrimenkul Geliştirme, 41 yıldır Türkiye’nin nitelikli konut ihtiyacını karşılayan konutlar geliştiriyor. Geçtiğimiz günlerde “DAP Gayrimenkul Geliştirme” olarak başarılı bir halka arz da gerçekleştiren şirketin gelecek projeksiyonunu ve halka arz sürecini DAP Holding Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Ziya Yılmaz’dan dinledik… 

Gentleman: Ziya Bey yakın zamanda DAP Gayrimenkul Geliştirme başarılı bir halka arz gerçekleştirdi. Bununla başlayalım. Nasıl bir arz oldu? Beklentileri karşıladı mı? 

Ziya Yılmaz: DAP Ailesi olarak, ilkleri hayata geçirme vizyonuyla hareket eden, sanat eseri niteliğinde konutlar geliştiren, konut sektörünün gelişimine büyük katkıları olan bir grubuz. DAP’ın vizyonunu anlatırken, sürekli olarak verdiğim bir örnek var… Bizler, küçük kum tanelerinden sanat eserleri üretiyoruz. Sadece bugünün değil, 50 yıl sonrasının bile değerine değer katacak konutlarını geliştiriyoruz. Beklentileri iyi analiz ediyor, verileri yorumluyor, bilimin ışığında projelerimizi üretiyoruz.

Halka arzını gerçekleştirdiğimiz DAP Gayrimenkul Geliştirme, tamamen markalı konut geliştiriciliğine odaklı bir şirket… Bugün Türkiye’de kentleşme oranındaki yükseliş eğilimi, nitelikli konut ihtiyacı, nüfus artışı, evlilikler, boşanmalar ve tek başına yaşamayı tercih eden bireyler nedeniyle her yıl 700 binin üzerinde yeni konuta ihtiyaç var.  Özetle konut ihtiyacı sürekli artıyor… 

Geldiğimiz noktada tüm bu şeffaflık süreçlerimizin kamu otoritesi tarafından da tescillenmesini istedik ve kendimize halka arz hedefi koyduk. Biz ilk günden bu yana, konut geliştirirken her projeyi kendi başına bir halka arz süreci gibi yönettik.  Şimdi ise yatırımcılarımız, hem konut alırken hem de hisse senedine yatırım yaparken bu kazanca ortak oluyorlar. Biz de Türkiye için katma değer üretmeye, nitelikli konut üretmeye, konut alıcısına ve nihayetinde de hisse senedi yatırımcısına fırsatlar sunmaya devam edeceğiz. 

G: Ne kadarlık bir halka arz gerçekleşti?

Z.Y: DAP Gayrimenkul Geliştirme’nin yüzde 15’ini, yüzde 27,2 gibi bir cazip bir iskonto oranıyla halka arz ettik. Bugün DAP Gayrimenkul’e ortak olanlar, başta Levent projesi olmak üzere bundan sonra hayata geçireceğimiz tüm projelere de ortak olmuş olacaklar. Altını çizmemiz gereken en önemli husus da şu: Hali hazırda elindeki tüm projeleri bitirecek finansal güce ve güçlü nakit akışına sahip bir şirketi halka arz etmiş olduk. 

Şeffaflığı ilk günden bu yana şirket anayasasına koymuş bir şirketiz. Her bir konut satışı bizim için kendi içinde bir halka arz demek. Borsaya kote olmadan önce bunu konut alıcısına anlatıyorduk, şimdi de borsa yatırımcısına anlatıyoruz.

G: DAP son yıllarda adından söz ettiren pek çok markalı proje geliştirdi. Bugüne kadar kaç kişiyi konut sahibi yaptınız?

Z.Y: İlk günden beri, yatırım yaptığımız bölgelere değer katma vizyonuyla hareket ediyoruz.  Proje geliştirdiğimiz bölgelerin karakteristiğine uygun, yenilikçi projelere imza atma önceliğimizle, nesilden nesile miras olarak bırakılan, mimarisi ve konsepti ile yıllar boyunca değerini koruyacak eserlere imza atmanın gururunu yaşıyoruz.  Bunu yaparken de ‘’Gayrimenkulde geleceği görmek için geçmişe bakmak gerekir’’ diyoruz. 

Dünya çapında birincilik ödüllerinin sahibi olan İstMarina’dan, dünya mimarisinde bir ilk olan Burgu Kule’ye, Hitit mimarisini günümüze taşıyan Vazo Kule’den, ‘Sağlıklı Ev’ konseptiyle Türkiye’de yeni bir akım başlatan Ormanköy ve lüksü sağlıkla buluşturan Nişantaşı Koru’ya kadar on binlerce kişiyi ev sahibi yaptık.  Girdiğimiz bölgelere değer katmakla kalmıyor, bulunduğu şehirlerin siluetini değiştiren ve bölge için sembol sayılan kalıcı eserleri hayata geçiriyoruz.  

G: Sizin projeleriniz mimari açıdan da farklılığını ortaya koyan çizgilere sahip. Ulusal ve uluslararası alanda ödüllü projelerinizde var. Genelde mimari açıdan olmazsa olmazlarınızdan bahseder misiniz bizlere?

Z.Y: Bugüne kadar dünya çapında çok sayıda uluslararası ödül getiren projelerimiz var. Müşteri deneyimini en iyi tasarlayan ve sunan marka, Bölgesinin Getiri Potansiyeli Yüksek Konut Projesi, Konut, Otel, Ticari alan ve Sosyal tesislerimizde En İyi Tasarım Ödülü gibi sayısız kurum ve kuruluştan ödüller kazandık. Mimaride olmazsa olmazımız sadece bugünü değil bundan 50 yıl sonrasını da düşünerek projelere imza atmamız.  Bulunduğumuz şehre ve ülkemize değer katacak mimari tasarımlar ve projeler geliştirmek en büyük önceliğimiz. Bunu yaparken de dönemin ruhuna ihtiyaçlarına uygun, müşterilerin beklentilerini karşılayan projeler geliştiriyoruz. Dünyada tüketici beklentilerinin değişimi, salgın etkisi, konfor anlayışının artması gibi etkenlerle konut beklentileri değişti. Tüketiciler kendilerine çok güçlü argümanlar sunulmasını istiyor. 

Mesela pandemi ile beraber insanların beklentileri de değişti. Daha yatay, şehrin merkezinde, bahçeli veya en azından balkonlu evlere inanılmaz bir talep doğdu. Öyle ki 1+1 evlere bile yarım oda büyüklüğünde balkon yapıyoruz. Pandemi döneminin ardından yüksek kat dönemi artık bitti diye düşünüyorum. 1999 depremi konut sektörü için bir milattı. Korona süreci de bu anlamda bir milat oldu. Yüksek katlı, camları açılmayan projelerin artık hayatımızda yeri kalmadı. Öncelik, insanların hayatlarını geçirdikleri evler oldu. Az katlı, geniş balkonlu, teraslı ve bahçeli konutlara önümüzdeki dönemde de inanılmaz bir talep olacak. Biz bu süreci pandeminin en başında gördük ve tüm planlarımızı bu yeni sürece göre şekillendirdik. Hem Türkiye’de hem de Avrupa’da tescilli hale gelen ‘Sağlıklı Evler’ konseptinin ilk örneğini Çekmeköy’deki Ormanköy projesinde hayata geçirdik.

Bir evin sağlıklı olabilmesi için 5 kriteri karşılaması gerekiyor.

SAĞLIKLI BİR EV NASIL OLMALI?

1- İhtiyaç duyulduğu anda yürüyerek çıkılabilecek yükseklikteki evlere sağlıklı ev diyoruz. 

2- Sağlıklı evler geniş bir balkona sahiptir. Mümkünse geniş bir teras veya bahçesi vardır.

3- Sağlıklı ev; koru, yeşil alan veya ormana komşu olmalı. 

4- Havalandırma sistemi sağlık kriterlerine uygun olarak tasarlanmalı

Bu açıdan bakıldığında ‘Sağlıklı Ev’ dediğinizde, her dairenin havalandırma sisteminin korona sürecindeki sağlık kriterlerine uygun olarak tasarlanması ve kesinlikle birbirinden ‘bağımsız’ olması ve doğal havalandırma olması gerekiyor. 

5- Son kriter ise en son deprem yönetmeliğine göre inşa ediliyor olması…

G: Nişantaşı Koru’nun da satışları devam ediyor. İstanbul’un en değerli lokasyonlarından birinde konumlanmış durumda. Projeden biraz bizlere bahseder misiniz?

Z.Y: Nişantaşı Koru projemizi geliştirmeden önce yaklaşık 20 bin kişilik hedef kitlenin beklentilerini aldık, fikrini dinledik. Bu bilgileri DAP uzmanlığı ile harmanlayarak hazırlıklarımıza başladık.

Geleceğin lüksü konseptiyle hayata geçen projemiz iki kıtayı birbirine bağlayan dünya başkenti İstanbul’umuzun gözbebeği Nişantaşı’nda, yıllar sonra bile değerine değer katacak bir eser oluyor. 

Burada konut ve yaşam anlamında lüks ile doğayı buluşturarak önemli bir ilki gerçekleştirdik. Bahçe Villa konforunu, Nişantaşı’nda şehrin kalbine taşıdık. Doğanın ‘iyileştirme’ gücünü ön plana çıkararak daire büyüklüğünde teraslar tasarladık. 85 ila 760 metrekare arasında farklı yaşam seçenekleri sunulan ve az sayıda daire bulunan projemizde yaşam alanlarının tamamı yüksek tavanlı, geniş ve ferah daire planları ile sunuluyor.  

Sanatın, modanın ve lüksün merkezi konumunda olan Nişantaşı’nda, dev koru alanına komşu bir proje olan Nişantaşı Koru projesi için ‘yeni lüks’ kavramını tanımlamak için oluşturulan 5 kriteri şu şekilde sıralıyoruz.

Geleceğin lüksünün kriterlerini belirlerken bir danışma kurulu oluşturduk ve 20 bin kişiden aldığımız görüşlere göre geliştirdik.

Geleceğin lüksünün olmazsa olmaz 5 maddesi var;

1- Sağlıklı bir ev olmalı

Yeşilliklerle çevrili, koruyla iç içe , az katlı ve Sağlıklı Ev kriterlerine uygun şekilde tasarlanmalı.

Nasıl deprem öncesi ve sonrası vardı, artık Covid öncesi ve sonrası olacak. Konsepte başlamadan önce 4 buçuk milyon insana dokunduk. 58 bin insanın fikrini alıp insanların nasıl yaşaması gerektiğini sorarak tasarladık, düşündük ve ardından dünyada bir ilk olan Sağlıklı Evler konseptimizi geliştirdik. Nişantaşı projesini de bu konsept çerçevesinde şekillendirdik.

Bölgenin toplam yeşil alanından daha büyük, 60 bin metrekare koru alanına komşu olan ve ‘Sağlıklı Ev’ konseptinde inşa ediyoruz.

2- Şehrin merkezinde dünyaca ünlü ve köklü bir semtte yer almalı

Nişantaşı Koru projesi, iki kıtayı birbirine bağlayan dünya başkenti İstanbul’un merkezinde, şehir dışından ya da yurtdışında gelenlerin bile mutlaka ziyaret etmeden dönmediği, dünyanın en köklü ve prestijli semtlerinden Nişantaşı’nda yer alıyor. Proje, dünyanın önde gelen lüks ve prestijli markalarının yer aldığı Abdi İpekçi Caddesi’ne 650 metre, City’s Alışveriş Merkezi’ne ise 300 metre mesafede bulunuyor. Bu anlamda Hermes, Louis Vuitton, Prada ve Gucci gibi lüksün zirvesindeki markalara da deyim yerindeyse “kapı komşusu’ konumunda. 

Uluslararası gayrimenkul firması Cushman&Wakefield’in 65 ülkenin 330 alışveriş caddesini sıraladığı araştırmada ilk 10’da yer alan Nişantaşı Abdi İpekçi Caddesi, San Francisco’daki Union Square ve New York’taki 5. Cadde’yle aynı kategoride yer alıyor.

3- Eşine az rastlanır ve sınırlı sayıda bir yapıya sahip olmalı

Mücevher gibi eşine az rastlanır, sınırlı sayıda kişinin sahibi olabileceği bir proje olan Nişantaşı Koru, 25 dönüm arazi üzerinde koruya komşu  sadece 160 seçkin kişiyi ayrıcalıklı bir yaşamla buluşturuyor.  Bahçe villa konforunu Nişantaşı’nda şehrin kalbine ilk defa taşıyan projede, dairelere bina girişi ile birlikte bahçeden de girilebilirken, teras villalarda ise mimaride doğanın iyileştirici gücü ön plana çıkarılıyor. 

4- Lüks tekne mantığıyla tasarlanmış, kişiye özel konut seçenekleri sunmalı

Lüks beklentilerini yeniden tanımlayan Nişantaşı Koru’nun en önemli ayrıcalıklarından biri yüksek tavanlar, geniş teras ve bahçeler, geniş salonlar, geniş ve konforlu odalar ve mutfaklar… 

Lüks tekne mantığıyla tasarlanan Nişantaşı Koru’da 6. katta dairenize özel Boğaz manzaralı sonsuzluk havuzları, 8 metreye varan tavan yükseklikleri, bahçe villa ve teras villa konsepti ile daire büyüklüğünde teraslar hayatınızı genişletiyor. Nişantaşı’nın dokusuna uyacak, insanın içini açacak mimari detaylar içeren proje, geniş ve ferah yaşam alanları yanında kişiye özel son derece seçkin hizmetleri lüksle harmanlayarak sunuyor.

5- Miras gibi babadan oğula geçecek, bulunduğu şehre değer katacak kıymetli bir sanat eseri niteliğinde olmalı

Koleksiyon gibi babadan oğula geçecek, bulunduğu şehre değer katacak bir miras niteliğinde olmalı.

Nişantaşı Osmanlı’dan bugüne önce saray eşrafının, sonrasında Avrupa’yla iş yapan tüccarların, daha sonra da Türkiye’nin dünyaya açılan yüzü olarak sanatın, modanın, lüksün merkezi konumunda olmuş ve olmaya devam edecek.

G: İstanbul dışında da projelere imza attınız. Onlar hangi aşamada?

Z.Y: İzmir Bornova’da kentin mimari dokusuna uygun, İzmirli kimliğini yansıtan projemizin teslimlerini tamamladık, yaşam başladı. Çeşme ve İzmir lokasyonlarında bulunan diğer projelerimiz için de planlama süreçlerimiz devam ediyor.

G: Peki yurt dışı yatırımlarınız devam edecek mi?

Z.Y: Dap imzalı projelerimizle, mimari özgürlük yönünden “ilk”leriyle bayrağımızı yurtiçinde olduğu kadar yurtdışında da gururla dalgalandırmaya devam edeceğiz. Yurt dışına açılma hedefimiz var. Geliştirdiğimiz konutun yüzde 30’u kadar dünyanın farklı şehirlerinde projeler geliştirmek istiyoruz. Bundan sonra DAP sadece İstanbul veya Türkiye’nin şehirlerinde değil, Avrupa’nın şehirlerinde de olmayı hedefliyoruz.

G: Biraz da yeni yatırımlarınızı konuşalım. Yeni sürprizleriniz var mı?

Z.Y: Bu zamana kadar mimarisiyle dünyanın da dikkatini çektiğimiz Adam Kule, Dalga Kule, Z Ofis ve İstMarina gibi birçok ilke imza attık ve 30’a yakın proje geliştirdik. 

Levent’te de yeni bir projeye başlıyoruz. Levent’teki projemiz, şehrin merkezinde, yeşil alana erişimi bulunan, iş, sanat, kültür, eğitim ve sağlık merkezlerinin tam ortasında country tarzı bir yaşam imkânı sunuyor. Aynı zamanda Levent bölgesinin en büyük projesi olacak olan bu yeni projemizin hem Levent’in hem de İstanbul’un yeni yüzü niteliğinde olacağını gönül rahatlığıyla söyleyebilirim. 103 bin metrekarelik devasa bir alanda projemizi geliştiriyoruz.  İstanbul’un finans ve iş merkezi olan Levent’te yer alan yeni projemizde ön talepleri almaya başladık bile. Konut sayımızın 70 katı talep aldık. Önce kendi müşterilerimize sonra da piyasaya arz edeceğiz. Bu projemiz de sağlıklı ev konseptinde olacak ama sağlıklı evi bir de country konseptiyle buluşturacak, bu nedenle yine geleceğe miras nitelikte özel bir proje tasarladığımızı belirtmek isterim. İstanbul’un finans ve iş merkezi olan Levent’te yer alan proje; Büyükdere Caddesi, Levent, Etiler, Şişli gibi köklü semtlerin kesişme noktasında ve köprü bağlantı yollarının yanı başında, İstanbul’un iki yakasına da hızla ulaşılacak şehir içi ulaşım akslarının tam merkezinde yer alıyor.

G: Döviz kurundaki artış gayrimenkul sektörünü ve fiyatlarını nasıl etkiliyor?

Z.Y: İnşaat girdilerini oluşturan demir ve çimento başta olmak üzere son 18 ayda tüm maliyet kalemlerinde yüzde 400-500’lere varan artışlar görüyoruz. 

İnşaatın ana girdi kalemlerinden olan emtia fiyatları, sadece Türkiye’de değil, tüm dünyada artmış durumda. Fakat bizde yaşanan durum biraz daha farklı…

Bu durumu şöyle açıklayayım; Pandemi nedeniyle Batı pazarının üretim üssü olan Çin ve Hindistan kapandı. Ticaret yavaşladı, sevkiyat ağını bozdu. Savaştan dolayı Rusya ve Ukrayna’da kapandı. Batı’nın özellikle çimento, demir, çelik ve yan ürünlere yönelik alım talepleri Türkiye’ye döndü. Şimdi bakıyorsunuz, Batı ülkeleri için kur farkından dolayı çok ucuzuz. Bu durum ciddi manada yurtdışı talebe neden oldu. Bu talebi gören üretici, iç piyasaya mal vermektense ihracata yöneldi. İçerde de fiyatı şişirdi. Mesela ahşap ürünleri dünyada yüzde 400-500’lere artmadı. 

Küresel emtia fiyatlarındaki bu artış ister istemez bizim gibi konut geliştiricilerinin maliyetlerini de ciddi anlamda etkiliyor. Bizler, maliyet artışlarını göze alarak bir fiyatlamayla işe başlıyoruz. Fiyatımızı ilk alanların karlı olacağı şekilde, bitime kadar revize ederek proje geliştiriyoruz. 

Mevcut durumda konut geliştiricileri bu maliyet artışlarını fiyatlara pek yansıtmadı. Konutta fırsat dönemi devam ediyor.Ancak bu yılın ikinci çeyreğinden itibaren maliyetlerin etkisini konut fiyatlarında çok net hissedeceğimizi düşünüyorum.

G: Bir de konut kredisi faizleriyle ilgili de beklentileri var sektörün. Sizin bu konudaki beklentileriniz neler?

Z.Y: Konut sektörü tüm sektörlerle iç içe bir sektör. Ekonominin 230 sektörünü besleyen bir alandan söz ediyoruz. Bu nedenle ekonominin gerçek anlamda dinamosu… Gayrimenkul tarafı hareketlendiğinde ekonominin diğer alanlarının da hareketlendiğini görüyoruz. Dolayısıyla konut kredileri, satışları, satışlar da yeni yatırımları hızlandırıyor. Bizler de şu an konut kredisi kullanımını tavsiye ediyoruz. Mevcut konjonktüre ve enflasyona göre de bunu fırsat olarak görüyoruz. Şu an konut almak çok avantajlı. Birinci el ve ikinci el satışlar topyekûn artıyor, bu da piyasayı canlandırıyor. 

G: Biraz da hobi diyelim. Spor yapar mısınız?

Z.Y: Evet fitness ve boks sporu ile ilgileniyorum  3,5 yıl oldu. Her zaman spor yapmayı seven bir insan oldum. Bu nedenle projelerimizin içinde de spor alanlarına önem veriyoruz. Türkiye’de en çok spor alanı yapan konut geliştiricisiyiz. Her projemizde mutlaka spor alanları yapıyoruz. Özellikle bizim holding binasının yakınında yaptığımız büyük bir fitness merkezi var, oraya boks salonu da yaptık, hocalar eşliğinde 3,5 yıldır düzenli bir şekilde spor yapıyorum. Hemen hemen her sabah mutlaka ya fitness ya da boks yapmaya çalışıyorum.  

G: Peki spor dışında neler yaparsınız?

Z.Y: Şantiye geziyorum.  Yazın ise balığa çıkmaktan keyif alırım.  Ben denizi çok seven biriyim. Teknede kitap okumaktan da büyük keyif alırım. 

G: Peki dizi seyreder misiniz mesela?

Z.Y: Pandemi dönemlerinde tüm dünyada olduğu gibi bizde  de bu oldu. Sokağa çıkma yasağı dönemlerinde gece 03:00 -04:00’lara kadar dizi izlediğim zamanlar oldu. Bir günde 10 bölüm bitirmişliğim var. Tarihe aşırı merakım olduğundan, tarih temalı yapımları özellikle tercih ediyorum. Bizim işimizin içinde aksiyon hiç eksik olmadığından olsa gerek, aksiyon filmlerini de çok severim (gülüyor). 

G: Çocuklarınızla ilişkiniz nasıldır? Ziya Yılmaz, nasıl bir babadır?

Z.Y: Nasıl bir baba olduğumu öncelikle tabii ki çocuklara sormak lazım, ama evlatlarıma mümkün olduğu kadar çok zaman ayırmaya çalışıyorum. Birbirinden değerli 5 çocuğum var. En küçük olan ikizlerimizin 6 yaşı bitti 7 yaşına girdiler.  Onlara da düzenli olarak spor yaptırıyorum, özellikle boks ve basketbola gidiyorlar.  Pazar günleri özellikle onlara ayırmaya gayret ediyorum.  Cumartesi çalışıyoruz ama bazen işe onlarla gidiyorum. En büyük kızım 23 yaşında.  Londra’da hukuk okudu şu anda burada bizimle çalışıyor, hukuk bölümünde. İkinci kızım ise Londra’da mimarlık okuyor.  Üçüncü kızım ise şu anda lisede okuyor üniversiteye hazırlanıyor.  

G: Peki hepsinin sizin işinizi mi yapmasını istiyorsunuz?

Z.Y: “İlla bu işi yapacaksınız” diye bir isteğim ya da zorlamam yok açıkçası.  Her zaman söylüyorum, biz küçücük kum tanelerinden koskoca eserler yapıyoruz. Zor bir iş icra ediyoruz, dışarıdan görüldüğü gibi değil. Ülkeye, bayrağa, millete faydası olan; iş dünyasının içinde başarılı insanlar olsunlar istiyorum.  Biz eski ve köklü bir firmayız ve her yıl binlerce konut üretiyoruz. Olduğumuz yerlere katma değer sağlayan, bulundukları bölgelerin değerini yükselten ve olduğumuz sektöre vizyon katan bir markayız.  Bizden sonra gelecek nesillerin de tabii ki bunu devam ettirmesini isteriz, bakış açımız bu…

G: Gayrimenkul sektörü yatırımcılar tarafından talep gören cazip ve zor bir sektör. Siz bu süreçleri nasıl yönetiyorsunuz?  Ziya Yılmaz bu zorlukları nasıl aşıyor?

Z.Y: Benkarakter olarak aşırı mücadeleci bir adamımdır.  İnandığım bir şeyde sonuna kadar giderim.  Pek çok şirket var sektörde ama inanılmaz zor ve vizyon gerektiren bir iş bizimki.  Kapasite ve donanım gerektiriyor.  Siz bu konutu bugün satıyorsunuz ama 2-3 yılda üretebiliyorsunuz.  Bir süreci var. Ülkemizin ve dünyanın inişli çıkışlı olduğu dönemleri oluyor.  Son zamanlarda görüyoruz ki artık dünyada da çok büyük krizler oluyor. Etrafımızda savaşlar yaşanıyor ve siz bunun içinde mücadele ederek ülkenize değer katmaya çalışıyorsunuz.  Emtia fiyatları son 2 yılda 5- 6 kata yakın arttı.  Siz bununla mücadele etmek ve en doğru şekilde yönetmek zorundasınız. Ekibinizi doğru yönlendirmek zorundasınız. Çünkü ekibiniz bunu göremeyebilir ama sizin böyle bir şansımız yok. Sizin bu öngörü ve bilgiyi ekibinize de yansıtıp, onların da aynı şekilde sizinle beraber mücadele etmelerini sağlamanız gerekiyor.  O nedenle bunlar kolay şeyler değil.  Mesela diyelim ki gıda sektöründesiniz. Bugün pazardan ürünü gider alır akşam onu yemek haline getirir servis yapar sabah kar ve zararınızı görürsünüz. Bizdeki öyle bir şey değil. Bir araziyi geliştirmek için en az dediğim gibi 2-3 yıl emek veriyorsunuz.  Bazı araziler var neredeyse 8-10 sene emek vermeniz gerekiyor.  İnşa edip sonra teslim ediyorsunuz. Teslim ettikten sonra da mümkün olduğu kadar oturan insanların rahat etmesini sağlamaya çalışıyorsunuz.  Ben mimariye de çok önem veriyorum, projenin A’dan Z’ye her şeyiyle bizzat ilgilenmeye çalışıyorum. Dairenin içini insanlar istedikleri gibi değiştirebilir ama dairenin mimarisi kalıcıdır. Bu nedenle mimari ve tasarıma çok önem veriyoruz.  O kütlenin duruşu firma olarak bizim için duruş ve bakış açısı anlamında çok önemlidir.  Mücadele ederek ve çözüm üreterek o noktaya getiriyoruz.

G: Ziya Yılmaz kendin nasıl şımartır?

Z.Y: Kendimi değil projeleri şımartıyorum. Projelerin konseptlerini maliyet artışlarına rağmen güzelleştirerek onlara görsel değer katarak şımartıyorum. Bu sayede sanat eseri niteliğinde farklı ve ülkemize değer katan kalıcı projeler yapıyoruz.

G: Alışverişe gider misiniz?

Z.Y: Çok alışveriş sevmem ama eşref saatime denk gelirse o an alabildiğim kadar alırım. O anki moduma bağlı. Ama alışveriş yapalım dendiğinde mağaza mağaza gezmeyi sevmem…

G: Saat sever misiniz?

Z.Y: Bir şey görüp beğeniyorsam düşünmem, alırım. Bu arazi için de geçerli (gülüyor)…