Dior Sonbahar 2020 Erkek Koleksiyonu

Gençlik, yaşam enerjisi ve yeninin ruhu. Christian Dior’un 1947’de yarattığı “New Look” prensipleri arasında yer alan bu üç olgunun, 2. Dünya Savaşı sonrası yeniden doğuşu sağlayan bakış açıları olduğunu söylemek mümkün. Mösyö Dior sınırları aşmayı ve dünyayı – Amerika kıtasını fethetmeyi kendine bir hedef olarak belirlemişti. Onun hikayesinden ve vizyoner felsefesinden ilham alan Dior Erkek Koleksiyonları Artistik Direktörü Kim Jones, Miami’de yapılan Sonbahar 2020 defilesinde bizzat Mösyö Dior ile diyaloğunu nasıl inşa ettiğini göstermiş oldu.

İşlemeler, boncuklar, kumaşlar ve dikim teknikleri, modaevinin mirasına atıfta bulunarak defileyi izleyenlerin hayallere dalmasını sağlayacak bir estetik vizyon sergiliyor. Böylelikle Kim Jones’un, Maison’un Haute Couture geleneğini sürdürdüğü açıkça görülüyor. Tropik yün ceketler ve elde dikilen düğmeler New Look ikonu Bar Suit’i hatırlatırken; sınırlı sayıda üretilen metal Saddle Bag bir kez daha yeniyi vurguluyor.

Dior’un şapka tasarımcısı Stephen Jones tarafından tasarlanan Fransız bereler ve Bob şapkalar, bahar dallarıyla süsleniyor. Çiçek motiflerinin, piton baskıların, ekoselerin ve çizgilerin Dior’un imza motifi Oblique’le kombinlenmesiyle oluşturulan beklenmedik harmoni, koleksiyonu ön plana çıkaran detaylar arasında kendine yer buluyor. Siluetler, kültürlerin kaynaşması ve ilham anlamında verimli bir zemin teşkil eden Amerikan ve Fransız kimliklerinin birleşimiyle ortaya çıkıyor. Amber çiçeği, pasifik mavisi, safran sarısı ve pastel tonların yoğun ve parlak kullanımı, Miami Beach’in art-deco mimarisini yansıtıyor. Yeni aksesuarlarda kanvas üzerine basılan Dior Oblique’in tutti-frutti motifiyle birleşimi göze çarpıyor. Koleksiyonun ruhu tıpkı şıklığın yeni özü gibi; eğlenceli ve hafif.

Maison’un sanatla her zaman tutkulu bir ilişkisi oldu. Sanata karşı duyulan bu tutku, Dior’un yaratıcılık perspektifine her zamankinden daha fazla etki ediyor. Defilenin Art Basel Miami’nin açılışının yapıldığı akşam gerçekleşmesi elbette bir tesadüf değil. Bir başka bilinçli seçimse lokasyon üzerine: Defilenin yapıldığı alan, Mösyö Dior’un tasarımcı olmadan önceki mesleği olan sanat galericiliğini yaptığı ilk iş yeri Rubell Müzesi’nin hemen karışında. Atıflar, Kim Jones’un davetiyesinden koleksiyon için iş birliği yapılan sanatçı ve tasarımcı Shawn Stussy’ye kadar sürüyor. Karşı kültür ve sörfün yaratıcı dünyasının kesişim noktasında çalışmalarını sürdüren çok yönlü yetenek Stussy, bu koleksiyon için Dior logosunu grafiti stilinde yeniden yorumluyor ve yeni desenler tasarlıyor. Onun vizyonu aynı zamanda mücevher tasarımcısı Yoon Ahn’a da ilham oluyor.

Sürükleyici bir enstlayasyon olarak tasarlanan defile alanı ise izleyicileri sanatçının evrenine çekiyor; güneş ışığı ile aydınlanan dalga görünümündeki podyum “Dior” ismindeki harflerle donatılmış. Defile Dior için yüksek değer taşıyan “Joie de Vivre”’in simgeleri; hareket, yaratıcılık, ruh ve özgürlüğün bir kutlaması niteliğinde.

Dior Erkek Sonbahar 2020 koleksiyonunun parçası olarak, Dior ve Kim Jones ikonik basketbol markası Jordan ile güçlerini birleştirerek Air Jordan 1 ayakkabısının sınırlı sayıda satışa sunulacak bir versiyonunu tasarladılar. Bu iş birliği Jordan ile Parisli bir Haute Couture markasının ilk ortaklığı olma özelliğini taşıyor. İş birliği, Fransa ve Amerika Birleşik Devletleri arasinda otantik bir kültürel diyaloğun temellerini atıyor.