Montblanc, dünyada kalem dendiğinde akla ilk gelen lüks markaların başında yer alıyor. Türkiye distribütörlüğünü Rotap’ın yaptığı markanın kalem dışında da bir birinden özel ve yüksek kalitedeki ürünleri büyük ilgi görüyor. Geçtiğimiz günlerde İstanbul’a gelen Montblanc Dünya CEO’su Nicolas Baretzki ile bir araya geldik ve markanın alameti farikasını bizzat kendinden dinledik…

Bir asırdan fazladır dünya liderlerinden krallara, iş dünyasının öncülerinden Hollywood’un yıldızlarına kadar herkesin cebine girmeyi başarmış bir marka o… En kritik sözleşmelerden dünyada ses getiren büyük transferlere, dev anlaşmalarından evlilik akitlerine kadar atılan pek çok değerli imzada onun izi var… Adını Avrupa’nın en yüksek dağından alan MontBlanc’ın hikayesini markanın dünya Ceo’su Nicolas Baretzki bu ay Gentleman Dergisi’ne anlattı…
Gentleman. Mr. Nicolas Baretzki, dünyanın en önemli lüks markalarından biri olan Montblanc International’ın en tepesindeki isimsiniz. Kariyer basamaklarını nasıl tırmandınız?
Nicolas Baretzki. Basamaklardan başlarsak epey uzun bir hikâye olabilir. Montblanc’da ilerlemeden söz ederken aklıma hep ilk olarak Atölye geliyor, her şeyin başladığı yer. Montblanc bir lüks ürünler markasından lüks yaşam tarzı markası haline geldi. Bugün artık iş yaşamı ve lüks yaşam tarzı birbirlerine karşı yarışmıyorlar. Deri ürünler de bu tarzın en önemli simgelerinden biri ve giderek Montblanc’da daha da önemli bir yer ediniyorlar. Birkaç ay önce aramıza katılan yeni kreatif direktörümüz ile Montblanc’ın deri ürünlere yaklaşımında devrim yaşanıyor. Son dönemde İtalya’da oldukça vakit geçirerek deri endüstrisindeki dostlarımı, üreticileri ziyaret ediyor, rakiplerimizi gözlemliyorum. İtalya deri konusunda müthiş ilham verici bir yer. Montblanc deri ürünler alanındaki bu inovatif dönemde tasarım unsurları ve bir hikâye anlatma konusunda son derece detaycı. Ancak bana göre deri konusunda hala yolun başındayız.

G. Montblanc ailesine ne zaman katıldınız?
N.B. 2013 yılında Uluslararası Satış Direktörü olarak katıldım. 2017 yılında ise CEO görevine geldim. Bu pozisyonda yaklaşık beş yıl oldu diyelim.
G. Dünyada kalem dendiğinde akla ilk gelen markalardan biri Montblanc. Ancak farklı ürünleriniz de bulunuyor. Belirttiğiniz üzere deri ürün gamı genişleyecek. Müşterilerinizden bu konuda ne gibi tepkiler alıyorsunuz?
N.B. Her şey en başta Atölye’nin yaptıkları ve işe olan inancı ile başladı. Biz herkesin dünyada bir iz bırakabileceğine inanıyoruz. Biz insanların hayattaki yolculuğunun bir parçası olmak için buradayız. Farklı sektörlerde olma fikri aslında müşterilerimizle gelişti. Sabah uyanıp yatağınızdan kalkıyorsunuz, hazırlanıp belki spor salonuna gidiyorsunuz, oradan ofise geçiyorsunuz. Yanınızda sırt çantası, yazı aksesuarlarınız vs oluyor. A noktasından B noktasına giderken biz birçok farklı ürünle müşterilerimizin yanında olmayı arzu ediyoruz. Montblanc her zaman için insanların özel anlarına eşlik etti. Örneğin bir baba çocuğuna mezun olduğunda Montblanc hediye ediyor ve çocuk tüm hayatı boyunca Montblanc’ı gördüğünde o mutlu anı hatırlıyor. Bu bizim için gurur verici. Ancak yavaş yavaş müşterilerimizin kendileri için de bir Montblanc ürünü almak isteyeceği noktaya geliyoruz. Kendi hareketli yaşamları içinde onlara destek olacak ürünler sunuyoruz. Bu, marka için büyük bir adım.


G. Kalemle özdeşleşmiş bir markasınız ancak saat, mücevher, gözlük, deri eşya ve parfümde de iddialı ürünlerle müşterilerinizle buluşuyorsunuz. Bize gelecekteki koleksiyonlarınızdan bahseder misiniz?
N.B. Kategorileri genişletmek markaya hizmet eder. Hangi global sahnelerde hangi kategorilerin yer alabileceğini düşünüyoruz ve planları ona göre yapıyoruz. Mesela UltraBlack gibi bir konsept yarattığımızda StarWalker kalem, sonra kulaklık, Summit saat, deri ürünler, hepsi bu konsepte dahil oluyor. Olabileceğinin en iyisini yansıtan kategorilerle Montblanc temalı global sahneler yaratmayı seviyorum. Daha genç, daha duygusal ürünler ekliyoruz. Marka elçileri de belli amaçlarla seçiliyorlar. Çok takipçisi olan herhangi bir aktör istemiyoruz, bizim için belli bir felsefesi olması önemli. Örneğin Spike Lee kendine ait bir hikâyesi olan ve bunu aktaran bir sanatçı. Biz bir duygu yaratmak istiyoruz dediğimizde bunu gerçekten yapıyoruz. Örneğin Dublin’de Cillian Murphy ile görüştüm. Kendisi bugüne dek başka herhangi bir marka için reklam yapmamış. Sadece birileri istiyor diye bir marka için konuşamayacağını belirtti. Ancak Montblanc’ın marka elçisi olmayı kabul etti çünkü bu marka için gerçekten bir şeyler yapmak istemiş. Spike Lee ile yaptığımız işleri izlemiş; kendisine çok saygı duyduğunu ve Montblanc’ın da bu saygıyı hak ettiğini düşündüğünü söyledi. İşte bu gerçekten karşılıklı güven demek.

G. Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de Influencer Marketing hızla büyüyor. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?
N.B. İnsanlar bence şu anda gördüklerinin gerçek olmasını istiyorlar. Ancak ileride neyin gerçek neyin tamamen sahte olduğunu ayırt etme baskısı olacak. Biz daha uzun vadeli ilişkiler kurmayı seviyoruz. Cannes Film Festivali kapanışında Pierre Niney ile konuştum. Kendisi dokuz yıldır bizimle iş birliği içinde. Ona artık çok ünlü olduğu için büyük ihtimalle birçok markadan teklif aldığını, neden hala bizimle çalıştığını sordum. Henüz kariyerinin başlarındayken ona inandığımız için kendisini ailenin bir parçası gibi hissettiğini söyledi. Bu duygu bizim için çok önemli. Kimi zaman kendiliğinden Instagram’da Montblanc ile ilgili bir post yayınlıyor, kimse istemediği halde…
G. Sizin gibi markalar yalnızca popüler olmanın değil, bir klasik haline gelmenin önemini hep vurgulayacak sanırım…
N.B. Herkese saygım var. Ancak Montblanc gibi yazı dünyasından gelen bir miras taşıyorsanız, otantik olmaya ve içeriğe önem vermeye mecbur hissediyorsunuz kendinizi. Bunu dünyaya borçlu olduğunuzu düşünüyorsunuz. Bizim ürünlerimiz gelip geçici ürünler değil, tam aksine ömür boyu kalıcı. Bu da size farklı bir bakış açısı sağlıyor.
G. Yazı araçları dışında ürünler ekledikçe müşterileriniz de farklılaşıyor mu? Yeni Montblanc müşterileri sizce kimler?
N.B. Bu oldukça sık karşıma çıkan bir soru ve aslında yanıtlaması oldukça zor. Bir Montblanc’ın klasik müşterileri var; geleneksele ilgi duyan koleksiyoncular. Bir de her kategoriden gelen genç bir kitle var. Daha çok iş birliği ürünlerini seviyorlar, daha dinamik ve ‘cool’ olanları. Ancak aslında ikisinin de satın alma eyleminin arkasında aynı felsefe bulunuyor. Her iki taraf da ürünün saflığını, arkasındaki hikâyeyi, el işçiliğini seviyor. Yani her iki kitle de aslında aynı sebepten satın alıyor.
G. Ferrari, Sherlock Holmes, Marilyn Monroe, Greta Garbo gibi markalaşmış isimlerle iş birliği içinde sunuduğunuz ürünleriniz var. Hangi koleksiyonlar daha çok tercih ediliyor? İsimlerin kadın ya da erkek oluşu satışlarda fark yaratıyor mu?
N.B. Tüm dünyadaki mağazalara baktığımda müşterilerin yarısı kadın. Erkekler için hediye alıyorlar. Elbette kendileri için de saat, çanta vs. alanlar oluyor, ancak kadınların büyük çoğunluğu hediye almak için giriyor. Aslında bugün Ferrari gibi bir marka ile iş birliği yaptığınızda bu sadece erkeklere hitap eden bir üründür diyemeyiz. Burada sınır belki ancak aşırı feminen bir ürün sunduğunuzda ortaya çıkar. Ben bir ürün çıkarırken, bu erkek veya kadın için midir diye düşünmekten çok, firmaya ne getirir diye düşünmeyi seviyorum. Verdiği mesaj nedir, bununla neyi vurgulamak istiyoruz? Elbette Ferrari gibi bir marka ile iş birliği yapınca müthiş bir başarı elde edeceğimizi biliyorum. İki marka da çok güçlü, ikisi birleşince koleksiyonun arzulanma düzeyinin artacağı aşikâr. Greta Garbo gibi isimler ise daha niş bir kitleye hitap ediyor. O dönemin filmlerini, müziklerini sevenler ilgi duyuyor. Çok farklı kitlelerden müşterilerimiz var. Örneğin Çin’de 70 şehirde bulunuyoruz. Kimilerinde doğrudan kendimiz değil, franchising aracılığı ile varız. Geçtiğimiz yıl e-ticaret yolu ile Çin’de 360 şehre teslimat yaptık. Bu demek oluyor ki markamız yerlerini hiç bilmediğimiz müşterilere dahi ulaşıyor. Neden? Çünkü hem ürünün içeriği sağlam, hem de elimizde bu küçük amblem gibi bilinirliği çok yüksek bir değer var. Elinizde tuttuğunuz kalem büyükbabadan kızına, oradan torununa, onun çocuğuna kadar gidebiliyor. Şimdiki gençler de bunun farkındalar ve böyle bir ürüne sahip olmak istiyorlar.
G. Çin örneğinden ilerleyecek olursak, Montblanc şu an kaç ülkede mevcut? En çok satış nerelerde yapılıyor?
N.B. Sayı olarak bir şey diyemem ama lüks ürünlerin satıldığı her ülkede varız. Bu da Montblanc’ın farkını gösteren özelliklerden biri. İlk günden bu yana Montblanc lokal çalışmayı hedeflemişti. Bundan 26 yıl önce resmi olarak Hindistan’a ilk lüks ithal malı gönderen firma Montblanc oldu. Yine Brezilya’ya ilk giden firmalardan biriyiz. Brezilya’da hala çok güçlü bir pazarımız var. Çin’de ilk bağlantımız 25 yıl önce kuruldu. Afrika’da da yine öncü markalardan biriyiz. İnsanlar bizi havaalanlarında görüyorlar, seyahat ederken rastlıyorlar. Dünyanın her yerinde var olan bir markayız. Öte yandan en büyük pazarlarımız diğer lüks tüketim ürünleri ile aşağı yukarı aynı; Çin, Kuzey Amerika, Avrupa pazarı, Orta Doğu, Hindistan… Meksika’da ve Brezilya’da ne kadar güçlü olduğumuzu görmek de şaşırtıcı bu arada. Suudi Arabistan’a da giriş yapmak üzereyiz. 11 mağaza ile girip yedi butiği de devralacağız. Asla şehirlerin peşinde olmadık, müşterilerimizin nerede olduklarına ve onlara nasıl yakın olabileceğimize baktık hep.
G. Siz iş dışında vaktinizi nasıl geçiriyorsunuz ve Montblanc hayatınızın neresinde yer alıyor?
N.B. Yoğun çalışıyorum ama hayatta bir denge olması gerektiğine de inanıyorum. İki çocuğum var, ailemle birlikte seyahat etmeyi çok seviyorum. Bu büyükbabamdan bana geçen bir özellik; aileye verilen önem. Seyahat ederken yanımda hep Montblanc ürünleri oluyor elbette. Kötü olsam da hobi olarak golf oynuyorum. Oyun sırasında Summit saatim kolumda oluyor, zira delikten ne kadar uzaklıkta olduğumu bilmek istiyorum. Montblac için hep kaliteden, değerlerden söz ettik ama aslında en önemli özelliklerinden biri de ürünlerin işlevselliği. Yalnızca estetik kaygısı içinde değiliz. Tüm güzel ürünlerimizin bir amacı var. Boynunuza taktığınız kolyede el işçiliğini görebilirsiniz, valizi seyahat ederken, kalemi yazarken kullanabilirsiniz. Müşterilerimiz çok pahalı bir ürünü alıyorsa bunu uzun süre kullanmak istiyor.