MEKANIN PERFORMANSI ETKİLEDİĞİ FİKRİNDEN YOLA ÇIKAN TASARIMCILAR, OFİSLERİ SÜRPRİZLERLE DONATIYOR… HERMAN MİLLER TASARIMLARI ÇALIŞILAN MEKANDA İNSAN UNSUNURU MERKEZE KOYUYOR… DİĞER ANDAN POLTRONA FRAU TV KOLTUĞUYLA AKŞAM EVE DÖNÜŞÜN KEYFİNİ MÜJDELİYOR
Sabah dokuzda işe gidip altıya kadar masadan kalkamadan çalışmak tarih oluyor, “iş” kavramı yeniden şekilleniyor… Peki, küresel teknoloji devlerinin ofislerinin fenomen olduğu bir dönemde mekanlar kullanıcılarına nasıl ilham veriyor?
Herman Miller, Fantoni ve Poltrona Frau ürünleri ile Türkiye’de hizmet veren BMS Ofis ekibi böyle anlatıyor ofis ve tasarım ikilisini…

Yapılan araştırmalarla özellikle genç kesimin hala yüz yüze iletişimi tercih ettiğini belirtiyorlar. Bu paralelde sosyal ağlar ya da uzaktan bağlantılar önemli olsa da, kararlar karşılıklı görüşmeler sırasında veriliyor. İnsanların güvenlik, aidiyet, amaç sahibi olma ve değerli hissetme gibi temel ihtiyaçları var ve bir çalışma ortamı tüm bunları karşılayabilmeli. “Bir ofis tasarlıyorsanız, topluluk hissi ve aidiyeti ön plana alarak, merkeze insanları koymalısınız” diyor BMS Ofis yöneticilei.
Çalışan insanların işe gitmeleri için en büyük motivasyonların başında sürpriz hissi, gidecekleri mekana dair heyecan duymaları ve birlikte çalıştıkları insanlar geliyor.
Tabii keşke herkesin sevimli bir ofise ve harika bir iş hayatına sahip olabileceğini garanti edebilsek, ancak insan ilişkilerinin de işin içine girmesiyle durum karmaşıklaşıyor. Yine de çalışma mekanının performansı etkilediği fikrine sonuna dek katılmamak elde değil. Daha iyi kurgulanmış mekanlar tatmin sağlıyor, devamsızlığı azaltıyor ve böylece üretkenlik artıyor. Sürekli aynı işi yaptığını düşünen, iş için ayakları geri giden, motivasyonsuz bir toplulukları günümüzde tamamen değiştirmek mümkün!

Herman Miller‘ın yaşayan ofisleri bu araştırmalar sonucunda ortaya çıkmış. Pek çok örnekte, günün sonunda insanlar işlerini bitirip ofisten çıkmaya başladıklarında mekanların yavaş yavaş kaybolduğunu görüyoruz. Ofisler gelişen, evrimleşen bir ortam vaat etmeli, yaşayan bir mekan olmalı. Ofis; farklı kurguları, farklı ruh hallerini dikkate almalı ve insanlara kendi vakitlerini kontrol imkanı tanımalı. Kısaca sıcaklaşmalı, hissetmeli, nefes almalı ve dokunmalı.

Hollanda’da başlayıp dünyaya yayılan bir trend var; Faaliyet Temelli Çalışma (Activity Based Working). Bu trend temelde şu sorudan yola çıkıyor: “Bugün neyle ilgileneceğim, buna göre nerede çalışmalıyım?” Mesela, bu söyleşiden sonra fotoğrafçınız gidecek ve çektiği fotoğrafları düzenleyecek; en verimli şekilde çalışabileceği yer neresi? Bu, “Evet, şimdi masama oturup gün bitene kadar çalışacağım” gibi bir şey olmamalı. En iyi fikirlerin genelde yürürken, koşarken, metrodayken, bisiklete binerken ya da duştayken aklımıza geldiği kaydediliyor. Bu paralelde, Herman Miller’da verimli ofisin anlamının, insanların üretimlerine ilham sağlayacak yeni mekanlar olduğunun da altı çiziliyor.
MAÇ KEYFİ İÇİN ÖZEL KOLTUK
Sadece ofisteki rahatlık değil bir de eve dönüş var. Akşam sakince bir film ya da heyecanlı bir maçı izlemek için yapılan hazırlıklar.. İşte bu noktada devreye Poltrona Frau’nun özel koltuğu giriyor.
Lüks İtalyan deri koltuk üreticisi Poltrona Frau’nunev sinema salonları için hazırladığı koleksiyon sinema ya da maç keyfi için birebir olarak tanımlanıyor.
Dünyadaki ev sineması kültürü teknolojinin ilerlemesiyle birlikte yükselen bir trend ve Poltrona Frau’nun yıllardır tiyatro ve oditoryum salonlarındaki ustalığını evlerdeki sinema konforuna dönüştürdüğü belirtiliyor. Marka motorize mekanizma ile hareket edebilen özel koleksiyonu Gulf Stream jetler için tasarladığı koltuklardan ilham alarak yarattmış.