Sektöründe öncü çalışmalara imza atan başarılı iş insanı Sadettin Saran, “İçindeki Dağı Aş” isimli kitabıyla okurlarının karşısına çıktı…
İlk kitabı “İçindeki Dağı Aş”ı eylül ayında yayınlayan Sadettin Saran, geçtiğimiz günlerde düzenlediği imza gününde sevenleriyle bir araya geldi. Saran gençlere ilham kaynağı olabilmek adına yaşam boyu edindiği tecrübeleri kaleme aldığı kitabının öyküsünü Gentleman okurları için anlattı.
Gentleman: “İçindeki Dağı Aş” zirveden manzarayı izleyen adamın öyküsü değil diyor kitap tanıtımında. Nasıl bir adamın yolculuk hikayesi bu?
Sadettin Saran: Ben hep çok çalıştım, disiplinli oldum, takım çalışmasına önem verdim ama daha önemlisi, hayal ettim. Maddi manevi hatalar yaptım; hatalarımdan hep öğrendim, hatalarımı tekrar etmedim. Hayatımda yapmadığım tek bir şey var; o da denemekten ve umut etmekten hiçbir zaman vazgeçmedim. Bu kitap benim yol hikâyem ve yolculuk boyunca öğrendiklerim…
G: “Ben yaptım siz de yapabilirsiniz” mesajını verdiğiniz bir kitap bu. Gençlere neler anlattınız?
S.S: Kitabı yazmak için beni en çok motive eden faktörlerden biri de gittiğim yerlerde gözlemediğim şey, gençlerde hep bir endişe ve ümitsizlik hâkim. Bu kitapta gençlere ümit vermek ve benim için çok önemli olan şu mesajları vermek istiyorum; Asla pes etmeyin, kendinizi hep geliştirin, bahanelere sığınmayın, hayal edin, başkalarının hayallerinizin önüne geçmesine izin vermeyin, konfor alanınızdan çıkın, değişen dünyaya adapte olun ve Atatürkçü olun.
G: Bunca yoğunluğunuz arasında nasıl karar verdiniz yazmaya. Eserin doğuş ve sizin üretim süreciniz hakkında bilgi alabilir miyim?
S.S: Gençleri çok seviyorum. 10 yıldır, yılda en az 5-6 üniversiteye giderek gençlerle buluşuyorum. Ekip arkadaşlarımızla birlikte gelen tüm talepleri değerlendiriyor, kimseyi geri çevirmemeye özen gösteriyoruz, bunun için liselere de gittiğimiz oldu. Tüm Türkiye’yi dolaştık, dolaşmaya devam da ediyoruz. Zamanla anlattıklarımı kitaba dökmem için talep gelmeye başladı. Yayınevim de teşvik etti, ortaya bu kitap çıktı.
G: Paylaşmanın önemine vurgu yaptığınız bölümler var kitapta. Paylaşmak sizin için oldukça önemli bir başlık. Paylaşmanın sizin için öneminden bahseder misiniz?
S.S: Annem Geraldine Saran’dan hayatım boyunca şu sözü duydum: “Kendini kötü hissettiğinde, git birilerine iyilik yap oğlum”. Annemin sözünü dinleyip başkalarına yardım etmeye başladığımda anladım ki kendi mutluluğum üzerinde de büyük bir etkisi var iyilik yapmanın. Biz insanlar sosyal varlıklarız, başkalarına yardım eli uzatmak önce bizleri iyi ediyor. Deneyin, haklı olduğumu göreceksiniz. Birine iyilik yaptığınızda aslında kendinize iyilik yapmış oluyorsunuz. Bana gelince; ben spor ile başardım. Bu yüzden gençlere daha çok spor aracılığı ile destek olmaya çalışıyorum. Boş beyin şeytanın oyun alanıdır diyerek, 21 yılda 22 tane spor salonu açtık ve devlete devrettik. Şimdi 23’üncüyü Fethiye’de açıyoruz. İki şartımız var; salonlarımız sarı lacivert olacak ve çok özel bir durum yoksa adı Atatūrk Spor Salonu olacak. Ömrümüz yettikçe bu salonları açmaya devam edeceğiz.
G: Sizin hayatınızda önünüze çok engeller çıktı mı? Bunları nasıl aştınız? Umutsuzluğa hiç kapıldığınız zamanlar oldu mu mesela?
S.S: Herkes gibi benim de karşılaştığım zorluklar, önüme çıkan engeller oldu. Pes etmedim, bahane üretmedim. Ben hiç yenilmedim; ya kazandım, ya öğrendim. Pes etmek, iki kere yenilmektir. Hem rakibinize hem de kendinize…
G: Kitabın gelirini Darüşşafaka Cemiyeti’ne bağışlayarak örnek bir davranış da sergilediniz. Biraz bu süreç hakkında da düşüncelerinizi almak isteriz.
S.S: Babam Darüşşafaka’da okudu, mezun oldu ve buradan çıkarak devlet bursuyla yurtdışında eğitim alma imkânı buldu. Darüşşafaka Cemiyeti babam gibi binlerce çocuğu okutarak ülkemize kazandırdı. Ülkemize birçok önemli isim yetiştirdi. Bu yüzden kitabımızın gelirleri Darüşşafaka Cemiyeti’ne gidiyor.