İki Kadının Varoluş Öyküsü “Sırça”

Butik, zamansız ve kendi içinde harmonisi olan camlar “Sırça” koleksiyonlarında hayat buluyor. Markanın hikayesini ve tasarım öykülerini cama gönül vermiş iki kardeş olan Elif Şakar ile Ebru Kafadar’dan dinledik…


Sırça’nın temelleri 2014 yılında Elif Şakar ve Ebru Kafadar kardeşler tarafından atıldı… Girişimci iki kadın olarak bir cam markası oluşturma arzusuyla çıktıkları bu yolculuklarında bugün emin adımlarla ilerlemeye devam ediyorlar… İmzalarını attıkları cam tasarımları ise onların hayat kurgularının birer yansıması olarak haklarında da pek çok ipucu veriyor bizlere…
Gentleman: Elif ve Ebru Hanım öncelikle sizleri biraz tanıyarak başlayalım…
Ebru Şakar: Yıllarca iç mimari alanında farklı çalışmaların ve projelerin içinde yer aldık. Dekorasyon dünyasıyla hep içiçe olduk. Girişimci iki kadın kardeş olarak beraber bir cam markası oluşturma arzumuz hep vardı. Camın naif kırılgan ama dayanıklı saydam mizacıyla bizim hayata bakışımız, yaşam kurgularımız çok özdeşleştiği için cama kendimizi hep yakın hissettik. Türk sanatında müthiş bir geçmişi ve yeri olan cam sanatıyla belki de bu yüzden farklı bir gönül bağı kurduk. Yaşam kurgularımızı, karakterlerimizi oluşturan özelliklerimizi vurgulayan koleksiyonlar oluşturduğumuza inanıyorum. Her ikimizi de serüvenci, gezgin, doğa tutkunu, kalıpları zorlayan, girişimci, enerjik, sportif, sanatsever olarak tanımlayabiliriz. Bizi yeni tanıyanlar hakkımızdaki tüm ipuçlarına camdan hikayelerimizi okuyarak ulaşabiliyor. Bunu izlemek olağanüstü bir his…


G: Sırça’nın temellerini 2014 yılında attınız. Bu işe başlama öykünüz nasıl oldu?
Elif Şakar: Her ikimizin de çok yoğun olduğumuz bir dönemdi 2014 yılı. Markanın adı bile henüz oluşmamışken çok özel bir proje için koleksiyon üretmeye başladık. Aslında koleksiyonların siluetleri tasarmcı Ebru Kafadar’ın biriktirdiği arşivinde çizim olarak duruyordu yıllardır. Bu heyecan verici projenin itici gücüyle kolları sıvadık. Önce marka ismimize karar verdik. Benim edebiyata olan düşkünlüğüm ile Sabahattin Ali’nin “Sırça Köşk” romanı; markamızın adının ortaya çıkışında esin kaynağı oldu. Firmamızın kuruluşuyla beraber, markamızın ortaya çıkmasına vesile olan heyecan verici projeyi de tamamladık ve beğeni dolu geri bildirmler aldık. Projeler, üretim, koleksiyonlar ve satış noktaları arka arkaya devam etti.
G: Sırça’nın iki kardeşin; Elif Şakar ve Ebru Kafadar’ın hayat kurgusunun cama yansıması olduğunu öğrendik… Doğru mu?
Elif Şakar: Kesinlikle doğru. Özümüzde olan her duyguyu camdan öykülermize yansıttık. Yaşama dair biriktirdiklerimizi, mücadelemizi, sıfırdan bir marka yaratma arzumuzu, azmimizi, hayallermizi, camın renkli, ışıklı dünyasında işlevsel formlara dönüştürerek kendimizi, dünyayı algılayışımızı tarif ettik.

G: Sırça’da ne tür ürün çeşitleri var?
Ebru Kafadar: Sırça abartısız güçlü tasarımlarla kendini ifade eden ve her biri kendi hikayesini yansıtan koleksiyonların yer aldığı özel bir dünya. Beykoz’da değerli cam ustalarının tek tek elde farklı ölçülerde üfledği, farklı formlardaki vazolar, küllükler, mumluklar, abajurlar, aplik ve lambaderlerden oluşan yirmi koleksiyonu içeriyor.
G: Koleksiyonlarınız hakkında da bilgi alabilir miyiz?
Ebru Kafadar: Her koleksiyonda, her ürün aslında tektir. El işçiliği olan objelerimiz, aslında her seferinde cam ustaları tarafından yeniden hayat buluyor. Her obje renk, form, kalınlık anlamında birbirinden farklılıklar gösterebilmektedir. Işık ve camın birlikteliği ortaya sürprizli, etkileyici ve de bulunduğu ortma müthiş enerji veren sonuçlar çıkarıyor. Tasarladığimız özel aydınlatma diskleriyle koleksiyonların aydınlatma elemanına dönüşmesini sağladık, bu sayede de sadece bir cam vazo olmaktan daha da fazlasını sunabiliyoruz. Özellikle vazolar çiçek, camın yansımaları ve ışık ile görsel bir şölene dönüşmektedir.
G: Hedef kitleniz kimler?
Elif Şakar: Sanata , dekorasyona , iç mimariye, estetiğe, cama tutkun herkes bizim hedef kitlemizdir.
G: Satış noktalarınız nereler? Büyüme hedefleriniz hakkında da bilgi alabilir miyiz?
Elif Şakar: Perakendede Beymen Mağazaları,Rapsel ve Layla Dekorasyon mağazalarındayız . İstanbul dışında farklı illerimizde mağazalar ve mimarlarla çalışmaktayız. Aynı zamanda tüm Türkiye’deki önemli mimari projelerin içinde yer aldık ve almaya devam ediyoruz. Arzumuz Sırça’yı sadece Türkiye’de değil dünyada önemli bir cam markası haline getirmek. Bunun için önemli fuarlara katılmaya gayret ediyoruz.
G: Yerli müşterileriniz dışında yurt dışından da müşterileriniz oluyor mu?
Elif Şakar: Yurt dışında Amerika , Özbekistan,Abu Dhabı,Rusya, Makedonya ve İngiltere ‘de ihracat yaptığımız müşterilerimiz var.
G: Tasarımcılarınız hakkında da bilgi alabilir miyiz?
Ebru Kafadar: Tüm tasarımlarımızı ben yapıyorum. İç mimari alanda yoğun olarak çalıştığım yıllarda özellikle cam aydınlatma tasarlıyordum. Bazılarını ürettirip denemeler yapıyor, ışik ve camın birlikteliğinden müthiş keyif alınabileceğini görebiliyordum . Aslında Sırça bir aydınlatma markası olarak doğacaktı, ancak Elif’in de anlattıği gibi muhteşem bir Bodrum projesine objeler tasarlarken buldum kendimi. Tasarımlar markalaşmadan önce ortaya çıkmısti bile. O günden beri de hem fonksiyonel, hem de dekoratif objeler tasarlıyorum. Tasarım bazen çok sancılı, bazen de kolaylıkla olabiliyor. Cam ustalarımız gerçekten de işlerinin ehli, Türkiye de renkli üfleme cami üfleyebilen ender kişiler. Butik, zamansız, kendi içinde harmonisi, bütünluğu olan koleksiyonlar ve kombinasyonlar üretmeye gayret ediyorum .

G: Siz cama şekil veriyor musunuz?
Ebru Kafadar: Biz kendimiz cama şekil vermiyoruz. Bu işi yillarını bu işe vermiş Türk cam üfleme ustalarına bırakıyoruz. Üfleme cam gerçekten müthiş bir tecrübe, el çabukluğu ve grup çalısması istiyor. En ufak bir hatada tüm emeğiniz boşa gidebiliyor.
G: Biraz da boş zamanlarınızda neler yaptığınızı soralım…
Elif Şakar: Ben Elif Şakar olarak en başta edebiyat diyebilirim bu sorunuza. Şu anda bir roman üzerinde çalışıyorum. Okumak, yazmak, şarkı söylemek… ki bu konuda müzik akademisine devam etmekteyiz. Yıllardır müzikle de içiçeyiz. Ebru ile beraber sahne aldığımız bir çok konserimiz oldu.
Ebru Kafadar: Elif’in de bahsettiği gibi müzik ruhumuzun gıdası ve onunla müthiş besleniyoruz. Bu aland akendimizi geliştirmeye devam ediyoruz. 2019 yılı için gerçekleştirmeyi arzu ettiğimiz planlarımiz var müzik alanında.
G: En keyif aldığınız hobiniz?
Elif Şakar: Edebiyat ve müziğin yanı sıra klasik otomobil rallileri en keyif aldığım hobim. Rallide pilot olarak yıllardır yarışıyorum .
Ebru Kafadar: Müzik dışında en sevdiğim hobim spor. Çocukluk yıllarından beri sporun içinde büyüyünce, sporsuz bir hayat düşünülemez oluyor. Bunun da dışında haftalık takip ettiğim seminerler, atölyeler de var. Kültür ve sanatın tarih içındeki değisımi ve gelişimi çok ilgimi çekiyor.

G: Aileniz hakkında da biraz bilgi alabilir miyiz?
Elif Şakar: Eşim üst düzey yönetici, 17 yaşında bir oğlumuz var.
Ebru Kafadar: Eşim mimar ve 15 yaşinda bir de oğlumuz var. Kendisi de sporcu.
G: Hafta sonları birlikte neler yaparsınız?
Elif Şakar: Aslında bizi ailecek birleştiren en önemli hobimiz klasik otomobilimizle katıldığımız ralliler. Eşim de aynı zamanda benim co-pilotum. Bugüne dek birçok Tosfed Türkiye birinciliklermiz oldu. Ama bizi asıl sevindiren oğlumuzun co-pilot olarak geçen yılki Türkiye şampiyonluğu oldu. Ralliler dışında ailecek sinemaya ve Fenerbahçe Eurolig basket maçlarına gitmeye bayılıyoruz.
Ebru Kafadar: Oğlumla beraber spor yapmaktan büyük keyif alıyorum. Hepimizin ortak merakı sinema ve de uzun yürüyüşler .
G: Son olarak eklemek istediklerinizi soralım…
Ebru Kafadar: Sırçayı iki kardeş iki kadının varoluş öyküsünden yola çıkarak kurduk. Umarım markamız tüm girişimci kadınlara ilham verir. Dört yılda çok hızlı yol aldık, çok keyifli işlere imza attık. Hayalimiz “hayal etmeyi asla bırakmamak” oldu. Camdan öykülerimizin dünyadaki tüm cam tutkunlarına ulaşması dileğiyle. Gentlemen dergisine bu güzel röportaj için teşekkür ederiz.