Genç yaşında girdiği havacılık sektöründe ‘kendi hikayesini kendi yazan’, yazmaktan da keyif alan TAV Havalimanları Holding CFO’su Burcu Geriş ile kariyerindeki başarılarını ve hobilerini konuştuk.


TAV Havalimanları Holding bünyesine girdiği 2005 yılından itibaren pek çok başarılı projeye imza atmış isimlerden biri Burcu Geriş… 2013 yılında Women’s Forum tarafından ‘Rising Talent’; ardından da 2015’te de Dünya Ekonomik Forumu tarafından ‘Genç Küresel Lider’ unvanını alan Geriş, 2016-2022 yıllarında Türkiye’nin en etkin 50 CFO’sundan da biri seçildi. Geriş, başarılarıyla ülkemizi temsil etmesinin yanında kendini “eğitimli ve kariyer sahibi bir Türk Kadını” olarak tanıtıyor…
Gentleman: Burcu Hanım öncelikle sizi biraz daha yakından tanıyarak başlayalım… Bankacılık sektöründen geldiğinizi biliyoruz. Hatırı sayılır bir süre banka sektöründe çalıştıktan sonra havacılık sektörüne nasıl giriş yaptınız? Bu geçiş sürecini ‘radikal’ olarak değerlendirebilir miyiz?

Burcu Geriş: Aslında pek de bilinçli ve radikal bir geçiş olarak değerlendiremeyiz, olaylar tamamen tesadüf eseri gelişti. Banka benim için iyi bir okuldu, çalıştığım 6 yıl boyunca hazine ve proje finansmanı bölümlerinde finansın ve bankacılığın birçok detayını öğrenme olanağı buldum, deneyim kazandım. Ancak öyle bir an geldi ki, kendimi büyük bir çarkın parçası gibi hissettim, istediğim katma değeri ekleyemediğimi ve kendimi yeterince gösteremediğimi düşündüm ve kendimce risk alarak bir iş bulmadan bankadan istifa ettim.
G: TAV ile tanışma hikayenizi merak ediyoruz. Yollarınız nasıl kesişti?
B.G: Sene 2005, piyasalar açıktı, bankadan ayrılınca birçok iş teklifi geldi, bunlardan biri de o sıralar ismi çok da duyulmamış olan TAV’dandı. Atatürk Havalimanı’nın 2. dönem ihalesi yeni kazanılmıştı ve Proje Finansmanı bölümüne müdür yardımcısı aranıyordu. Şirkette o dönemin CEO’su Sani Şener’in önderliğinde bir heyecan, yüksek enerji, aile ruhu ve başarma azmi hakimdi. Daha ilk görüşmeden burada gerçek bir katkım olabileceğine inandım, teklifi kabul ettim ve TAV’ın büyüme ve kurumsallaşma hikayesinde yerimi aldım. Sonrası zaten herkes tarafından bilinen TAV’ın başarı hikayesi: 2006’da harka arz öncesi fonlara satışlar, 2007’de halka arz, 2012’de ADP’nin ortak olması, yurtiçi ve yurtdışında toplam 15 havalimanı yatırımı, sayısız proje ve finansmanın sağlanması… Geriye dönüp baktığımda TAV’a katılmanın o dönemde çok da bilinçli olmayan ama sonucunda çok doğru bir karar olduğunu görüyorum.
G: Finansal geçmişinizi şu an bulunduğunuz konumunuz üzerinden değerlendirdiğinizde ne gibi avantajlar ve dezavantajlar görüyorsunuz?
B.G: Ben hayatta her şeyin seçimlerden ibaret olduğunu düşünürüm. Her seçim aynı zamanda bir vazgeçiştir: diğer opsiyonlardan vazgeçiş…Aldığım her kararda, hep ileri baktım, hiçbir zaman geri dönüp de keşke şöyle yapsaydım, böyle yapsaydım diye düşünmedim. Seçimlerim ve seçimlerimin getirdiği sonuçlardan mutlu olarak yaşadım, seçmediklerimden dolayı suçluluk veya pişmanlık hissetmedim. Dolayısıyla konuya avantaj/dezavantaj olarak da hiç bakmadım. Doğru zamanda bilerek veya bilmeyerek doğru kararları verdiğimi düşünüyorum. Bir karar verdikten sonra da hiç pes etmeden, vazgeçmeden çok çalışarak sonuca ulaşmayı hedefledim. Bunu yaparken de hep iyi ve dürüst bir insan olmayı, insanları kırmamayı, kimsenin omuzlarına basmadan yükselmeyi kendime ilke edindim.
G: İş hayatınızın yanında gerek yerel gerek uluslararası birçok sektörel etkinliğe de katıldınız ve hatta ülkemizi temsil ettiniz. Bu ve benzeri durumların sizin için bambaşka bir sorumluluk yarattığını söyleyebilir miyiz?
B.G: Ülkemi, şirketimi, okullarımı (Bornova Anadolu Lisesi, Boğaziçi İşletme, Columbia Business School ve London Business School), Türk kadınını temsil etmek benim için her zaman büyük bir gurur ve onur kaynağı oldu. Uluslararası ve yurtiçi her platformda, Davos’ta Genç Küresel Lider olarak katıldığım Dünya Ekonomik Forumu’nda da, Paris’te Rising Talents seçildiğimde de göğsümü gere gere iyi eğitimli ve kariyer sahibi Türk kadınını gururla temsil ettim. Bunun tüm genç kızlarımız için ilham olmasını gönülden diliyorum. Daha da önemlisi bu olanakları genç kızlarımız için mümkün kılmanın sorumluluğunu da herkesin omuzlarında hissetmesini sağlamak istiyorum.
G: Özlem Türeci, Güler Sabancı gibi çok başarılı isimlerin de yer aldığı ‘50 CFO’ ve ‘En Güçlü 50 İş Kadını’ listesine girdiniz. Bu başarınızı nasıl tanımlarsınız?
B.G: Hayal etmek, plan yapmak, çok çalışmak, kendim olmak, pozitif olmak, vazgeçmemek. Hepsi çok klişe kelimeler gibi gelecek ama başarının gizli, büyülü bir formülü yok, tüm bunların bir kombinasyonu olarak herkesin hikayesinde farklı bir şekilde ortaya çıkıyor. Önemli olan başarıyı ve mutluluğu nasıl tanımladığımız ve anlamlandırdığımız aslında. Benim için en büyük öncelikler iç huzur, iş tatmini, etrafıma fayda yaratmak mesela…
G: Peki, bu kadar başarılı bir iş insanı olarak, zamanda geriye dönme şansınız olsa neyi ya da neleri değiştirirdiniz?
B.G: Hiçbir şeyi…
G: Profesyonel iş deneyimlerinizin sizin sosyal özelliklerinizde ne gibi etkisi oldu veya ne gibi bakış açıları kazandırdı?
B.G: İş hayatımın başlarında daha katı ve köşeliydim. İşlerin sadece kendi doğru gördüğüm şekilde ve sürede yapılmasını isterdim, hızlı karar ve sonuç alınmasını beklerdim, aksi olunca hemen moralim bozulurdu ve bunu etrafıma yansıtırdım. Hem iş hayatındaki 23 yıllık tecrübem, hem de yaşımın ve anneliğin verdiği olgunluğun etkisiyle aşırı kontrolcü olmamayı, micro-manage etmemeyi, aksilikler karsısında soğukkanlılığımı korumayı (ya da en azından korumaya çalışmayı), sorunlara karşı katı ama insanlara karşı iyi olmayı öğrendim. (“Be tough with the business, be nice with the people.”)
G: Biraz da havacılık sektöründen ilerleyelim. Artık pandemi sürecini arkamızda bıraktık diyebiliriz. Havacılık sektöründe bu süreç içerisinde neler değişti?
B.G: Havacılık sektörü tarihinin en büyük krizini atlattı. Pandemi sırasında özellikle 2020 ilkbaharında çok zor dönemler geçirdik, 3 ay boyunca terminallerimize kilit vurduk, sıfır uçuş, sıfır gelirle geçirdik. Terminallerimiz, ofislerimiz karanlık ve sessizdi, çok iç acıtıcı bir durumdu. Öte yandan giderlerimiz son hız devam ediyordu, binlerce çalışanımız ve devam eden yükümlülüklerimiz vardı. Bu dönemde çok olumsuz senaryolar çiziliyordu, havacılığın 2026-27 hatta 2028 yılına kadar 2019 seviyelerine geri dönemeyeceği konuşuluyordu. Biz pandeminin en başından beri soğukkanlılığımızı kaybetmedik, bizim yatırımcılara verdiğimiz mesaj, yolcu sayılarında 2019 sayılarına kıyasla 2021 yılında yüzde 50, 2022’de yüzde 80-85, 2023’te yüzde 95-100 civarı bir telafinin olacağı yönündeydi ve şimdiye kadarki gerçekleşmelerden bunun doğru olduğunu görüyoruz. İnsanlar uçmaya, seyahat etmeye hasret kaldılar ve birikmiş bir talep var. Tarihte de büyük savaşlar ve ‘Büyük Buhran’ gibi ekonomik krizler sonrasında hep “intikam tüketimi” (revenge consumption) dönemleri olmuş, pandemi sonrasında da bu birikmiş talebin açığa çıktığını, yolcu sayılarının hızla 2019 seviyelerine yaklaştığını ve hatta bazı havalimanlarımızda aştığını gördük. Pandemi sırasında giderlerimizi iyi kontrol ederek 2 yılda 363 milyon Euro değerinde bir tasarruf sağladık. Ayrıca Almatı Havalimanı gibi çok büyük bir satın alma gerçekleştirdik. Halen işletmekte olduğumuz Antalya Havalimanı’nın ihalesini kazanarak 2052 yılına kadar işletme hakkını elde ettik. Pandemi döneminde yaptığımız bu önemli yatırımlarla portföyümüzün ortalama durasyonunu 8 yıldan 30 yıla çıkardık ve TAV’ın geleceğini güvence altına aldık.
G: Türkiye gerek coğrafyası gerek nüfusuyla tam bir göbek noktası. Dünyada en fazla hava trafiğinin de gerçekleştiği ülkelerden biri. Peki siz, uluslararası deneyimleriniz ve gözlemlerinizden de yola çıkarak Türkiye’de havacılık sektörünü nasıl değerlendirirsiniz?
B.G: Türkiye havacılık sektörünün büyüme potansiyeli ve şoklara dayanıklılığı çok yüksek. Bunu daha önce yaşadığımız sayısız krizle tecrübe etme imkânı bulduk, 1999 Marmara depremi, 9/11, ekonomik krizler, terör saldırıları, domuz gribi, kuş gribi, volkan kül bulutu ve son olarak da Covid pandemisi gibi her şoktan sonra Türk havacılığının V şekilli hızlı bir toparlanma yaşadığını gördük. Bu bizi yeni yatırımlarımız için yüreklendirdi ve Türk havacılığına duyduğumuz bu güvenle en son Aralık 2021’de Antalya Havalimanı ihalesini 7.250 milyar Euro+KDV kira bedeliyle kazandık. Ayrıca 765 milyon Euro yatırımla havalimanı kapasitesini 80 milyon yolcuya çıkarmak için inşaata başladık.
G: TAV halihazırda yurtiçi ve yurt dışında hangi havalimanlarında hizmet veriyor?
B.G: Sektörde 25’inci yılımızı kutlarken, TAV’ı 8 ülkede 15 havalimanı işleten ve hizmet şirketleriyle birlikte ayak izi 29 ülkede 90 havalimanına ulaşan bir dünya markası haline getirmenin gururunu yaşıyoruz. Türkiye’de Antalya, Esenboğa, İzmir, Bodrum, Alanya, Kazakistan’da Almatı, Gürcistan’da Tiflis ve Batum, Tunus’ta Monastir ve Enfidha, Makedonya’da Üsküp ve Ohrid, Suudi Arabistan’da Medine, Hırvatistan’da Zagreb havalimanlarını ve Letonya Riga havalimanı ticari alanlarını işletiyoruz.
G: Orta ve uzun vadede yeni yatırım planlarınız olacak mı?
B.G: Nijerya Lagos ve Karadağ havalimanları şu an için radarımızda. Lagos Havalimanı’nda geçen hafta “tercih edilen işletmeci” seçildik. Gerekli onayların alınmasından sonra otorite ile müzakarelere başlayacağız. Ayrıca yurtiçi ve yurtdışında oluşabilecek diğer fırsatları da değerlendirmeye devam edeceğiz.
G: Sizi biraz da profesyonel hayatınızın dışında tanımak isteriz. Burcu Geriş iş dışındaki vaktini nasıl değerlendirir, boş zamanlarında neler yapar?
B.G: Seyahat etmek, ailem ve arkadaşlarımla vakit geçirmek, spor yapmak, kulağımda müziğim ve podcastlerimle bol bol doğa yürüyüşü yapmak. Özellikle pandemi sonrasında sıradan gibi görünen küçük mutlu anların, sevdiklerimizin ve doğanın kıymetini daha da fazla anlar olduk.
G: Modayla aranız nasıl? Sevdiğiniz markalar var mıdır?
B.G: Çoğu kadın gibi modayla aram gayet iyi (gülüyor). Yıllar içinde kendime has bir tarz oluşturdum. Önemli olanın son moda veya baştan aşağı marka kıyafetler giymek değil, kendine yakışanı bilmek ve taşıyabilmek olduğunu düşünüyorum. Ayakkabı ve çantalara ekstra bir düşkünlüğüm var. Son zamanlarda yükselişte olan Saint Laurent’i çok beğeniyorum. Ayrıca Balmain, Alexander McQueen, Dior, Chanel gibi dünya klasikleri beğendiğim markalar arasında.
G: En sık seyahat ettiğiniz rotalarınız?
B.G: Ana hissedarımız Fransız Groupe ADP olduğu için iş için en sık Paris’e gidiyorum. Onun dışında havalimanlarımızın bulunduğu Kazakistan, Suudi Arabistan ve Antalya iş için son seyahat ettiğim yerler. İş dışında ise İtalya, İspanya gibi Akdeniz rotalarını çok seviyoruz, en son Amalfi sahillerine ve Toskana bölgesine gittik. Şu anki Ekim-Kasım programım Suudi Arabistan, New York, Amsterdam, Londra şeklinde.
G: En son okuduğunuz kitap?
B.G: En son Kiracı/Javier Cercas, İnsanın Anlam Anlayışı/Victor Franklin ve Yürümenin Felsefesi/Frederic Gros kitaplarını okudum. Özellikle başarılı insanların biyografilerini okumayı seviyorum. Steve Jobs, Jeff Bezos, Richard Branson, Warren Buffet gibi ikonların biyografilerini keyifle okudum. Edebiyatta Sabahattin Ali ve Stefan Zweig favorilerim. Ayrıca yürüyüşlerimde sesli kitap ve podcast dinlemeyi de çok seviyorum
G: Profesyonel kariyerinizin yanında aktif bir sosyal medya kullanıcısısınız. Sosyal medya üzerinden en sık aldığınız yorum nedir?
B.G: Sosyal medya üzerinden en sık aldığım soru her şeye nasıl yetişebildiğim, iş-aile-sosyal hayat dengesini nasıl kurduğum ve kariyerimde nasıl yükseldiğim üzerine. Bu sorulara mümkün olduğunca içten ve dürüstçe cevap vermeye çalışıyorum. Herkes gibi benim de 24 saatim var ve işin sırrı denge, planlama ve belirli seçimler yapıp, yapmadığımız seçimlerle ilgili suçlu hissetmemekte yatıyor bence. Her zaman kendim gibi oldum, pozitif olmaya, etrafıma katkı yaratmaya çalıştım ve bunun sosyal medyayadaki profilime de yansıdığını, iş ve özel hayatımda olumlu geri döndüğünü görüyorum.
G: Son olarak öncelikle kadınlar başta olmak üzere iş hayatına yeni atılan genç profesyoneller için tavsiyeleriniz alarak noktalayalım…
B.G: Söylemesi kolay, yapması biraz daha zor ama hap şeklinde özetlersek: Hayal edin, hedef koyun, plan yapın, çalışın, çok çalışın, asla vazgeçmeyin, kendiniz gibi olun, pozitif olun, etrafınızı pozitif ve sizi yukarı çeken insanlarla çevreleyin, yaptığınız seçimlerle ilgili pişmanlık ve suçluluk duymayın, iyi bir insan olun…