“Lüks, Zarafet ve Cazibe” Raffles İstanbul

Büyüleyici tarihe ve eşsiz bir kültüre sahip olan İstanbul’a farklı bir perspektif sunma misyonuyla öne çıkan Raffles İstanbul, şehrin kalbinin attığı yerde, canlı ve renkli yaşam tarzının adresi Zorlu Center’da misafirlerine lüks bir deneyim vadediyor…

İstanbul’un güzelliklerine açılan bir kesişim noktasında bulunan Raffles İstanbul, tarihi yarımadadan başlayarak Adalar ve Boğaz manzarasının tadını çıkartmamıza imkan verirken gastronomiden müziğe, modadan sanata kusursuz hizmet anlayışıyla daha iyi bir Istanbul deneyimi yaşamamızı sağlıyor. Gentleman Dergisi olarak bizler de şehrin kalbinde kendine özgü lüks konsepti ile öne çıkan Raffles Istanbul’u ve Otel Genel Müdürü Andrew Steele’i mercek altına aldık ve merak ettiklerimizi sizler için sorduk…

Gentleman: Raffles Istanbul ile yollarınız nasıl kesişti?

Andrew Steele: Kariyerim boyunca Mandarin Oriental, Shangr-La, Hayman Island, Browns London, Fairmont Maldivler gibi ultra lüks markalar ile çalıştım. Ultra lüks denince akla gelen bir diğer marka olan Raffles’a transfer imkanı doğduğunda bu seçkin profesyonel ekibin bir parçası olma fırsatı bana sunulduğu için çok memnun oldum. Ayrıca en sevdiğim şehirlerden biri olan İstanbul’da yaşama düşüncesi benim için gerçekten harikaydı, böylece Raffles Istanbul hikayem başlamış oldu.

G: Kendinizden de bizlere bahseder misiniz?

A.S.: Ailem dört kuşaktır Hong Kong’da yaşıyor ve ben İngiliz – Avusturalyalıyım. Tahmin edersiniz ki hayatımın büyük bir kısmını Asya’da yaşayarak ve çalışarak geçirdim. Hong Kong ve Avusturalya’da eğitim gördüm; üniversiteye İsviçre’de gittim. Çok sevgili eşim Endonezya’lı, evimiz Bali’de. Kızımız bizimle birlikte İstanbul’da, oğlumuz üniversite için Avusturalya’da yaşıyor. En büyük tutkum tabii ki seyahat etmek, lezzetli yemek yemek ve pişirmek diyebilirim. İlgi alanlarım arasında tarih, kültür, mimari, tasarım, antika ve sanat koleksiyonculuğunu sayabilirim. Fitness, scuba dalış, snowboard ve yoga ise en sevdiğim ve aktif olarak yaptığım sporlar. Ben ve eşim beraber yemek pişirmeyi ve bir sofra etrafında güzel vakit geçirmeyi çok seviyoruz, bu sebeple çok sosyal bir çiftiz diyebilirim; hayatın her yerinden insanlarla tanışmaktan ve vakit geçirmekten çok keyif alıyoruz.

G: Raffles Istanbul’a değinecek olursak, hangi detaylarıyla öne çıkıyor?

A.S.: Raffles İstanbul, misafirlerine en iyi hizmeti ve deneyimleri sunma becerisiyle şehirde ve ülkede yerleşik bir simge haline gelmiştir. En küçük odalarımızın 65 metrekare olduğunu ve bu metrekarenin diğer otellerde suit kategorisinde oda olarak değerlendirildiğini düşünürsek misafirlerimiz için fark oluşturan konforlu bir yaşam alanı sunduğumuzu söyleyebiliriz. Tüm odalarımız, süitlerimiz ve rezidanslarımız, şehrin ikonik nefes kesen panoramik manzaralarına ve devasa balkonlara sahip. Bulunduğumuz yerden tüm şehri nerdeyse görüyoruz. Boğaz manzaralı odalarımızda, süitlerimizde ve rezidanslarımızda Avrupa yakasından Asya yakasına,  köprü ve onunla birlikte gelen tüm Boğaz manzarasını, ünlü Kız Kulesi ile Boğaz’a girişi ve tarihi yarımadanın üzerinde gün batımını görebilirsiniz. Yani dediğim o ki, İstanbul’un tüm enerjisini Raffles Istanbul’dan hissedebilirsiniz. Tüm konaklayan misafirimiz için özel ‘Butler’ hizmetimiz var. Kendini işine adamış profesyonellerden oluşan, 30 yıllık hayatımda gördüğüm en iyi ekiplerden biri. Her Raffles misafirine olağanüstü kişiselleştirilmiş bir hizmet sunuyorlar. Ayrıntılara verdikleri dikkat inanılmaz, bir o kadarda kişisel. Spa’mız, sağlıklı yaşam ve rahatlama için doğal gün ışığı alan şehirdeki tek SPA. Bunun yanı sıra bir bütün kata yayılan birinci sınıf olanaklara sahip harika bir dinlenme ve yenilenme alanı. Ziyafet ve toplantı alanlarımız etkinlikler ve konferanslar için olağanüstüdür. Zorlu Center ve PSM’ye erişim, otelin bir diğer önemli değeridir. Restoran ve bar tarafımızda bazı değişiklikler olacak, bu kısmı lütfen takipte kalın.

G: Hangi mimarlarla çalıştınız?

A.S.: Otelin mimarı Emre Arolat, iç mimaride ise HBA ve Canvas ile çalışıldı. İstanbul’un o tarihini ve zengin geçmişini otelin ruhuna yansıtmak için ‘İstanbul Rüyası’ çerçevesinde sanatla iç içe bir proje yapıldı. Açılıştan beri aynı mimari yapıyı koruyoruz, otelde sanat turları veriyoruz. Bizim için hikayemizi anlatmak çok kıymetli. Ancak dünyada başka hangi mimarlarla çalıştığımı soracak olursanız Rem Koolhass & David Gianotten of OMA, Kengo Kuma of Kengo Kuma and Associates, Sou Fujimoto of Sou Fujimoto Architects, Andra Matin of Andra Matin Architects and Elora Hardy of Ibuku Architecture gibi isimler ile çalıştığımı söyleyebilirim. Girişimci dönemime ait olan Potato Head projesi sırasında, grubun Grup Genel Müdürü olarak 7 yıllık kariyerimde bu inanılmaz mimarlarla çalıştığım ve Potato Head Başkanı Ronald Akili ile güzel mekanlar ve misafirperverlik projeleri yarattığım için inanılmaz derecede şanslı hissediyorum kendimi. 

G: Raffles Istanbul’un konsepti ve lokasyonu ile ilgili öne çıkan özellikleri nelerdir? 

A.S.: Az önce biraz bahsettim, Raffles İstanbul’un ‘İstanbul Rüyası’ çerçevesine oturtulmuş bir konsepti var. İstanbul kültürel açıdan çok zengin bir şehir, dünden bugüne tarihe şahitlik etmiş, bir çok medeniyete ev sahipliği yapmış. ‘İstanbul Rüyası’ bu tarihi iç mimarisinde konu edinirken aynı zamanda Raffles için özel olarak tasarlanmış 224 sanat eserine ev sahipliği yapıyor. Lokasyon olarak şehrin kalbindeyiz diyebilirim. Tarihi yarım adaya, şehrin hip mahallelerine, Zorlu Center’a, PSM’ye kolayca ulaşabilirken Boğaz’ın güzel manzarasının keyfini de çıkarabileceğiniz özel bir noktadayız.

G: Otel içerisinde yer alan çeşitli konseptlerden ve değişik dünya mutfaklarına ait restoranlarınız olduğunu biliyoruz. Bunlar hakkında da bilgi verir misiniz?

A.S.: Otel içerisinde iki farklı restoranımız var; Rocca ve Isokyo. Rocca bizim kahvaltıdan akşam yemeğine servis veren dünya mutfağından eşsiz lezzetler sunan restoranımız. Yeşillikler içindeki yeni Teras’ı yemek yemek için ve küçük molalar için harika.  Isokyo ise isminde gizli olduğu gibi, Istanbul’dan Tokyo’ya Pan-Asya mutfağından lezzetler sunan restoranımız. Özenle hazırlanan her tabağın benzersiz bir gastronomik deneyim olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim.

G: Ajandanızda gelecek dönemlere ait yeni projeler var mı?

A.S.: Şu anda değerli misafirlerimiz için üzerinde çalıştığımız bir kaç proje var, paylaşmak için henüz daha çok erken. Fakat çok güzel olacaklarını sizle paylaşabilirim.

G: Özellikle yoğun olarak müşteri profiliniz olarak tarif edebileceğiniz bir kitle var mı?

A.S.: Çok güzel bir denge yakaladık. Dünyanın her yerinden olduğu gibi yerel Türkiye’nin farklı bölgelerinden de misafirlerimiz var.

G: Önümüzdeki sezon adına yapacaklarınız ve beklentileriniz neler?

A.S.: Rocca Terrace’ımızda yeni sezonluk menüler için çalışıyoruz ve misafirlerimiz ile buluşması için sabırsızlanıyoruz. Geri kalan projelerimizin hepsi şu anda yapım aşamasında, daha önce de bahsettiğim gibi kesinlikle harika olacak.

G: Boş zamanlarınızı nasıl değerlendirirsiniz?

A.S.: Keşfediyorum. Kızımla yapmayı en sevdiğim şeylerden biri onu tarihi yerleri keşfetmeye götürmek. Her hafta bir yer belirleyip, o yer hakkında araştırma yapıp, okuyup sonrasında hafta sonunda seçtiğimiz o yeri deneyimliyoruz. Bence bu olduğunuz şehirden maksimum verim almak ve öğrenmek için çok önemli. Bunun yanı sıra yeni restoranlar ve kafeler keşfetmeyi çok seviyoruz. Şehrin farklı mutfaklarını deneyimlemek çok keyifli. Boğazda vapura binip martılara simit vermeyi de bir o kadar seviyoruz.

G: Hobileriniz?

A.S.: Önceki sorularda da bahsettiğim gibi, seyahat ve yemek tutkunuyum. Tarih, mimari, tasarım, antika ve sanata ilgiliyim. Hemen hemen her gün fitnessa gidiyorum. Scuba diving, snowboard ve yapabildiğimde yoga yapmakta hobilerim arasında.

G: Stilinizi nasıl tanımlıyorsunuz?

A.S.: Kendi stilimi cana yakın, kibar ve alçakgönüllü olarak tanımlarım. Moda konusunda her zaman klasik bir İngiliz şıklığına yöneliyorum diyebilirim, zamansız, fonksiyonel ve pratik.

G: Bir ‘Centilmen’ için olmazsa olmaz dediğiniz özellik/özellikler sizin için nedir?

A.S.: Gençliğimde büyükannem bana her zaman bir centilmenin görgülerinin kusursuz olduğunu ve kişinin kendine, etrafındakilere davranışından kendini ele vereceğini söylerdi. Durumun ne olduğu fark etmeksinizin, bir centilmen davranışlarının her zaman kibarlık ve zerafet çerçevesi içinde olmasına özen göstermeli. Dürüst, alçakgönüllü ve başlalarına değer veriyor olmalı. Başkalarının ihtiyaçlarını gözetmeli, kendi ihtiyaçlarının önüne koymalı. Burada aslında önemli nokta karşılık beklemeksizin karşı tarafa nasıl davranıldığı. Kadınlara ve çocuklara nezaket göstermesi. Kiplings’in şiiri “IF” ile de birlikte bu işaretler ve özelliklerin gerçek bir centilmene ait karakteristik özellikler olduğuna inanıyorum. Beni bugün olduğum centilmen yapan şeyler de bunlar diyebilirim.