Marslılar geliyor…

Yeni Zelanda’nın Auckland kentinde gerçekleştirilmekte olan 36. Amerika Kupası’nda yarışan yelkenliler şekil ve performans açılarından bilim kurgu filmlerinden fırlamışa benziyorlar. Bir hız ve teknoloji gösterisine dönüşen yarışta adrenalin en üst seviyede. 

Şayet Kraliçe Victoria, 22 Ağustos 1851’de, kendilerinin huzurunda gerçekleştirilmiş olan ilk Amerika Kupası’nın, yani yelken dünyasının en eski ve en ikonik yarışının şu anda nerelere geldiğini görmüş olsaydı, kesinlikle uzaylıların Dünya’ya indiklerini ve kupayı kazanmak için bu gösterişli tekneleri kullandıklarını düşünürdü. 

Amerikan uskunaları, İngiliz Royal Yacht Squadron tekneleri ve AC75’ler 36. Amerika Kupası’nı elde etmek için yarışmaya başladılar bile. Bu yelken yarışlarının “uzaylı” havasına bürünmesine, çalışmaları 34. Amerika Kupası’nda AC72 katamaranlarında başlatılan foiling yelken çeşidi ön ayak oldu. O yılın savunucusu Golden Gate Yacht Club’ın Larry Ellison önderliğindeki takımı BMW Oracle’dı. 

“Foil”lar teknenin her iki tarafına eklenen küçük kanatlardır. Tüm tekne gibi bu kanatlar da karbondan yapılır ve rüzgârın geldiği yöne göre dönüşümlü olarak suyun içine girerler. Tıpkı uçak kanadı gibi, belirli bir hıza ulaşıldığında tekneyi fark edilir derecede yukarı kaldırırlar. Yarattıkları hidrodinamik destek ile teknenin sudan kurtulmasını, böylece azalan sürtünme sayesinde, yarış bölgesindeki rüzgârdan dört-beş kat daha hızlı ilerlemesini sağlarlar. Yani 10 knot gerçek rüzgâr gücü ile 18 km/s gidilebilecekken, tekne 90 km/s hıza ulaşabilmektedir. Foil 2013 yılında San Francisco’da kullanılmaya başladıktan sonra Bermuda’da gerçekleşen bir sonraki yarışta da yine katamaranlara, yani çift gövdeli teknelere uygulandı. Bunlar daha küçük olan AC50 tekneleriydi. Şimdilerde Auckland, Yeni Zelanda’da yarışan ve foil uygulanan tekneler ise ilk defa tek gövdeliler. Yeniliklere her zaman açık olan Amerika Kupası, tıpkı motosiklet dünyasında MotoGP’nin ya da otomobil dünyasında Formula 1’in olduğu gibi hem teknoloji hem de performans açılarından maksimum seviyelerin yaşandığı bir yarış. Ancak her güzel şeyin bir bedeli vardır; bir takımın Amerika Kupası’nı katılımını desteklemek için 100 milyon euro’luk bir bütçeyi gözden çıkarmak gerekiyor. Bu da ancak ciddi sponsorlar sayesinde mümkün oluyor. Sponsor firmalar da elbette bunca yatırımdan sonra yalnızca yelken tutkunlarına değil, çok daha geniş kitlelere ulaşmak istiyorlar. İşte Amerika Kupası’nı da hem tasarım, hem de performans bakımından Marslı gibi görünen foiling teknelere iten şey bu; bu tekneler sayesinde yelken sporu görsel medyada çok daha geniş ve homojen bir kitlenin ilgisini çekiyor. 

Bu yılki yarış Auckland’da Prada America’s Cup World Series (Covid-19 sebebi ile iptal edilmeyen tek etabı, kupanın Savunucu’su Emirates Team New Zealand kazandı) ile başladı. Bunu takiben Luna Rossa Prada Pirelli, Ineos Team UK ve American Magic takımları Prada Cup için yarıştı ve burada ise kazanan Luna Rossa Prada Pirelli oldu. Tüm bu yarışlarda çok daha açık ve net bir şekilde, farklı açılardan alınan, modern görüntüler, ayrıca yarışların kısa ve hızlı olması, hedeflendiği gibi yalnızca yelken tutkunlarına değil, tüm hız meraklılarına hitap edebiliyor. Takımlar rakiplerine karşı avantaj sağlamak için hata payını sıfıra indirmeye çalışıyorlar. Sizin veya rakibinizin rotasındaki bir hava boşluğu ya da çok emin olmadığınız bir manevra sizi saniyeler içinde birkaç yüz metre ileriye veya geriye götürebilir. Bu da yarışın gidişatını tamamen değiştirebilir. Tıpkı American Magic’in Luna Rossa’ya karşı avantajlı durumdayken son dubada alabora olması ve ancak ilkyardım ekiplerinin ve hatta rakip takımların zamanında müdahalesi ile batmaktan kurtulması gibi. 

36. Amerika Kupası’nda ille de bir kusur arayacaksak katılımcı sayısının azlığı diyebiliriz. Fahiş bütçeler ve AC75 yelken klasmanının projecilere ve denizcilere çıkardığı teknik zorluklar, uygun olabilecek birçok takımın hayallerini suya düşürdü. Prada ile hem Luna Rossa’nın hem de kupanın sponsoru olan, İtalyan sendika başkanı Patrizio Bertelli, birçok kez Amerika Kupası’nın daha masrafsız ve daha az karmaşık olması gerektiğini belirtse de bu noktadan geriye dönüş zor gözüküyor. Dolayısıyla foiling tekneleri bu sporun şimdisinde ve geleceğinde mutlaka olmak zorunda. Tabii Amerika Kupası’nı Bertelli’nin takımı kazanır ve ve Savunucu olursa Challenger of Record ile birlikte kuralları da kendisi belirleyebilecek. Bu durumda herkese bol ve iyi esen rüzgâr dilemekten başka yapacak bir şey kalmıyor.