Mercedes-benz Fashion Week geçen ayın en dikkat çekici etkinliği oldu.

Sonbaharın en önemli etkinliklerinden biri de hiç kuşkusuz Mercedes-Benz Fashion Week. Uzun süren bir hazırlığın ve beklentilerin ardından gerçekleşen moda haftası, moda sektörüne verilen önemli bir destek. Peki nasıl ortaya çıktı, gelişti ve beklentiler neler? Tüm sorularımızı Mercedes-Benz Otomobil Grubu Pazarlama ve Satış Türkiye Direktörü Şükrü Bekdikhan yanıtladı.

Mercedes-Benz Fashion Week’ın oluşum öyküsünü anlatır mısınız?
Mercedes-Benz 2015 senesinde moda sektörüne globalde verdiği desteğin 20. yılını geride bıraktı. Bugün Berlin, Moskova, İstanbul, Pekin’den Paris, Milano ve Londra’ya farklı moda etkinlikleri ile işbirliklerine imza atıyoruz, 40’tan fazla ülkede 50’den fazla moda platformunu destekliyoruz. Hem genç ve yetenekli tasarımcılara, hem de moda dünyasının duayen isimlerine sahip olduğu benzersiz ağın bir parçası olma fırsatı tanıyoruz. Bu işbirliğinin temelleri ise tasarımın, otomobil ve moda dünyasının ortak paydası olduğu düşüncesiyle atıldı. Mercedes-Benz markasının köklü geçmişinin ve başarısının en büyük sırrı olan tasarım ruhunu, bu ruhu paylaşan moda endüstisiyle buluşturma arzusu, Mercedes-Benz’in ilk moda işbirliğine ilham verdi.

Türkiye’nin bu organizasyona katılımı nasıl oldu?
Türkiye’nin moda anlamında sahip olduğu potansiyele yürekten inanıyoruz, bu işbirliğine başlarken de uzun sozluklu bir birlikteliği sürdüreceğimiz düşüncesiyle Mercedes-Benz Fashion Week Istanbul’un isim sponsoru olduk. Markamızın global ölçekte moda işbirliklerinden ötürü İstanbul’da modanın yükselişini, moda haftası oluşumunu bir süredir takip ediyorduk. Dünya çapında moda etkinliklerini düzenleyen IMG’nin İstanbul’da moda haftası organizasyonunu üstlenmesi, bize doğru zamanın geldiğini gösterdi.

Mercedes-Benz Fashion Week Istanbul’dan beklentileriniz neler?
Mercedes-Benz olarak dünya çapında gelişmekte olan moda pazarlarına destek veriyoruz. İstanbul da bu bağlamda dünyanın alternatif moda merkezlerinden biri olma yolunda emin adımlarla ilerliyor. Ülkenin halihazırda sahip olduğu güçlü tekstil sektörü, yetenekli tasarımcılar ve uluslararası bir vizyonla birleştiğinde, Türk tasarımının dünyada söz sahibi olmaması için bir sebep yok. İstanbul ise gerek zengin kültürel kimliği, gerekse şehrin kendine has enerjisi ile milyonları kendine çeken bir şehir. Tüm bunları bir arada değerlendirdiğimizde, Mercedes-Benz Fashion Week Istanbul’u ilk aşamada bölgesel, ikinci aşamada ise küresel bir moda merkezi olarak konumlanması kaçınılmaz.
“Marka ve tasarımcılara gerek tanıtım ve iletişim, gerekse satış anlamında bütünleşik bir platform sağlıyoruz” şeklinde bir yorumunuz var. Bu platformun ekonomiye katkısı ne olmakta? Değerlendirir misiniz?
Mercedes-Benz Fashion Week Istanbul kapsamında düzenlenen The Core Istanbul, ticari bir showroom formatında, marka ve tasarımcıların koleksiyonlarını bir çatı altında topluyor ve hem yerli hem de yabancı satın alma sorumluları The Core Istanbul’u ziyaret ederek koleksiyonları keşfetme ve sipariş verme şansı buluyorlar. Bu sezon da 50 ülkeden satın alma sorumluları The Core Istanbul’u ziyaret etti, aralarında prestijli mağaza gruplarının temsilcileri de bulunuyordu. Bu ziyaretlerin marka ve tasarımcılara yeni satış noktaları olarak geri dönmesini diliyoruz.
Organizasyonun ilk yıllarıyla bugün gelinen noktayı kıyaslar mısınız?
Mercedes-Benz Fashion Week Istanbul, 8. sezonunu oldukça başarılı bir biçimde geride bıraktı. Sektörün duayen tasarımcıların hep birlikte yeniden etkinlik takvimine dahil olması, etkinliğin ticari ayağını oluşturan The Core Istanbul’un 250’nin üzerinde yabancı satın alma sorumlusunu ağırlaması, yeni etkinlik alanı Zorlu Performans Sanatları Merkezi’nin prodüksiyon olanakları, IMG’nin tecrübesi, Getty Images ve InDigital’in eşzamanlı olarak tüm etkinlik görsellerini uluslararası ölçekte paylaşmaları gibi etkenler bir arada değerlendirildiğinde Türk modası anlamında, ilk sezondan bugüne etkinliğin hep yükselen bir ivme sergilediğini söyleyebiliriz.

Mercedes-Benz’in organizasyonda yer alan otomobillerinin seçimi nasıl yapılıyor? Bu yıl hangi modeller vardı? Neden?
Mercedes-Benz olarak, dünya çapında sponsorluğunu üstlendiğimiz moda haftalarının her sezonunda, Karlie Kloss, Georgia May Jagger, Tilda Swinton, Dree Hemingway, Doutzen Kroes, Natasha Poly gibi isimlerin başrolde olduğu moda kampanyaları sunuyoruz. Bu sezonun global kampanyası ise İsveçli Christian Larson’ın yaratıcı yönetmenliğinde, yenilenen Mercedes-Benz CLA’yı İngiliz müzisyen Eliot Sumner ve Alman model Lucie Von Alten ile bir araya getiren, “Arzuları ateşler” isimli moda kampanyamızdı. Kariyerinde daha önce Lady Gaga, Beyoncé ve Kylie Minogue gibi isimlerle çalışmış olan yönetmen Larson’ın ateşle oynama teması çerçevesinde güzelliği, duyguları ve asiliği distopik bir dünya tasvirinde tanımladığı kampanyanın yıldızı yenilenen CLA, moda haftası boyunca alanda “Arzuları ateşler” kampanya görselimizle birlikte sergilendi. Ayrıca sportif karakterli modelimiz GLC Coupé, etkinlik mekanı Zorlu PSM’in ana girişinde hafta boyunca MBFWI misafirlerini karşıladı.
Her yıl desteklediğiniz tasarımcıların seçimlerinin nasıl yapıldığını anlatır mısınız?
Mercedes-Benz olarak tüm dünyada sponsorluğunu üstlendiğimiz moda haftalarında destekleyeceğimiz tasarımcıları özgün stil, yaratıcılıklarını yansıtan yetenek ve kaliteli işçilik gibi kriterleri göz önünde bulundurarak seçiyoruz. Seçtiğimiz isimlerin tasarımdaki başarıları dışında markalarını geliştirme hedefleri, uluslararası bir vizyona sahip olmaları da bizim için oldukça önemli. Bu doğrultuda ilk 5 sezonumuzda Türkiye’de genç ve yetenekli tasarımcıları destekleyerek, Özlem Kaya, Zeynep Tosun, Gül Ağış, Hande Çokrak ve Gülçin Çengel’in defilelerini “Mercedes-Benz presents” adı ile sunduk. Geçtiğimiz sezon ise, Türkiye’de moda sektörüne büyük emek veren Moda Tasarımcıları Derneği Başkanı Mehtap Elaidi’nin 15 yılı geride bırakan moda kariyerini onurlandırarak “Mercedes-Benz celebrates Mehtap Elaidi” defilesini sunduk. Bu sezon ise yine Türk moda sektörünün bugünkü konumuna gelmesinde büyük emeği olan, İstabul’da moda haftasının gerçekleştirilmesinin Bahar Korçan’ı onurlandırarak “Mercedes-Benz celebrates Bahar Korçan” sergisini sunduk.

Mercedes-Benz Türk olarak 2016 yılını nasıl geçirdiniz? Değerlendirir misiniz?
Öncelikle 2016 yılını henüz sonlandırmadık, yılın son ayları satışları önemli ölçüde etkileyen kritik aylardır. Bu nedenle yılı değerlendirmek henüz mümkün değil ancak geride bıraktığımız ilk 9 aya baktığımızda Mercedes-Benz Otomobil Grubu olarak otomobil pazarında başarı grafiğimizi yükselterek trend yaratmaya devam ettiğimizi söyleyebiliriz. Bu yılın ilk 9 ayında Türkiye’de otomobil pazarı geçen yılın aynı dönemine göre %2,3 küçülürken Mercedes-Benz Otomobil Grubu olarak %2,1 büyüme gösterdik ve premium segmentte Türkiye’deki pazar payımız %39,9 oldu. Sene sonunda ise özellikle yeni ürünlerimizin vermiş olduğu ivmelenmeyle birlikte 2015 yılının üzerinde bir satış rakamına ulaşmayı hedefliyoruz. Yılın son çeyreğindeki satışlar tüm pazarın gelişimi açısından belirleyici olacaktır.
Yeni modelleriniz hakkında bilgi verir misiniz?
2016 yılında otomobil modellerimizdeki yenilenmenin yanı sıra pazara sunduğumuz çok sayıda yepyeni modelimiz de oldu. Ocak ayı itibariyle pazara sunduğumuz ve Mercedes-Benz ailesinin en sportif üyesi olan yeni C-Serisi Coupé, iddialı tasarımı ve sportif yapısıyla modern ve lüks kavramlarını bir arada sunuyor.
Pazara sunulduğu günden bu yana kompakt ölçüleri, etkin güvenlik donanımları ve özellikle şehiriçi kullanım için sunduğu işlevselliği ile smart fortwo ve smart fortwo cabrio, kendine has bir yaşam tarzının sembolü olarak Türkiye pazarında yerini aldı. smart’ın yepyeni 4 kişilik versiyonu smart forfour ise sıradışı ve yeniliklere açık kişilerin otomobil tercihleri arasında en üst sıralarda yer almaya hazırlanıyor.
Sene başında satışına başladığımız Mercedes-Benz GLS ise SUV dünyasında standartları belirleyerek “SUV dünyasının S-Serisi” konumunu güçlendiriyor. Premium SUV dünyasının tek tam boy yedi kişilik aracı olan GLS sunmuş olduğu son derece geniş iç mekanla dikkat çekerken lüks kavramını; hayranlık uyandıran konfor, etkileyici dinamizm ve sınıf lideri güvenlik özellikleriyle harmanlıyor.
2016 yılının Mayıs ayından itibaren satışa sunduğumuz ve yepyeni bir tasarıma ve bir çok teknolojik yeniliğe sahip olan yeni Mercedes-Benz E-Serisi markamızın otomotiv endüstrisinde geldiği noktayı göstermesi açısından en önemli lansmanlarımızdan biri oldu.
Rüya otomobillerimizden yeni SL ve SLC de 2016 yılında otomotiv pazarına sunduğumuz yeni modellerimizden ikisi. Kompakt roadster sınıfının gözde otomobili, 20’nci yıl dönümüne tamamen yeni bir teknik yapı, tamamen yeni bir tasarım ve yeni bir isimle yollara çıktı.
Haziran 2016 itibariyle bayilerimizde yerini alan Mercedes-Benz SL ise, 60 yılı aşkın süredir tüm dünyadan spor otomobil tutkunlarının hayranlığını kazanmış ve bir dünya ikonu haline gelmiş durumda.
Çok yeni pazara sunduğumuz GLC Coupé, C-Serisi Cabriolet ve S-Serisi Cabriolet modellerimiz de satışa sunulduğu andan itibaren büyük beğeni ve ilgi topladı.