Games United Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Bilgehan Baykal’dan Türkiye’de her geçen gün hızla büyüyen oyun sektörünün geleceğini ve bu alanda büyümek isteyenler için “altın” önerilerini dinledik.
Oyun sektörü dünyada olduğu gibi Türkiye’de de son yıllarda büyük bir ivme ile büyüme kaydediyor. Oyun sektöründe yeni pek çok stüdyo ve proje birbiri ardına hayata geçiyor. Bu gelişim global oyun geliştiricilerinin de dikkatini çekmiş durumda. Yatırımcıların gözdesi haline gelen Türk oyun sektörüne adım atmak isteyenler ve bu alanda büyümeyi arzulayanlar için Games United Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Bilgehan Baykal ile bir araya geldik ve ondan altın önerilerini dinledik.


Gentleman: İlk olarak gelenektendir, sizi tanıyarak başlayalım…
Bilgehan Baykal: 47 yaşındayım, İstanbul doğumluyum. İstanbul Teknik Üniversitesinde makine mühendisliği okuduktan sonra iktisat alanında yüksek lisans ve doktora yaptım. Uzun yıllar bilişim sektöründe çalıştıktan sonra son 5 yıldır melek yatırımcılık alanında biyomedikal, enerji ve e-ticaret gibi alanlarda melek yatırımcı olarak faal oldum, TR Angels’ın geçen dönem yatırım komitesi başkanıydım. 2021 Şubat ayındaki kuruluşundan beri de Games United yönetim kurulu başkanıyım.


G: Oyun sektörüne nasıl girdiniz?
B.B: Özellikle melek yatırım alanındaki faaliyetlerimiz nedeniyle çok sayıda startup projesini inceliyor ve değerlendiriyoruz. Bu minvalde yeni bir girişimin başarı kriterlerine dair oluşan tecrübemizi belirli bir dikeyde kendimiz hayata geçirebilir miyiz diye düşünen bir grup ortaktık. Deregüle bir endüstri olması, büyüme potansiyeli, global ölçeklenebilme kapasitesi ve Türkiye’ye has avantajları nedeniyle oyun alanına yatırım yapmaya karar verdik. Oyun endüstrisi kendisine has dinamikleri olan, oldukça hızla dönüşen bir endüstri olduğu için bu konuda Türkiye’deki en tecrübeli hızlandırıcı organizasyonlarından Game Factory ile ortaklık kurduk.
G: Özellikle pandemi ile son yıllarda pek çok gencin, girişimcinin ve yatırımcının oyun sektörüne yöneldiğini görüyoruz. Türkiye’de oyun sektörü hızlı bir büyüme trendinde mi?
B.B: Türkiye’de ciddi bir büyüme olduğunu söyleyebiliriz. Özellikle mobil oyun tarafında elde edilen ciddi başarılar var. Buradaki büyümeyi bütün dünyadaki mobil oyun pazarındaki büyümeden bağımsız düşünmek doğru değil. Özellikle pandemi sırasında online mecrada geçirilen zamanın artmasıyla hypercasual dediğimiz daha hızlı tüketilen ve temel gelir modeli reklama dayanan oyunlar ile casual dediğimiz gelir modeli daha ziyade reklam içi satın almaya dayanan oyunlarda ciddi bir patlama yaşandı. Rollic, Peak ve Dream gibi şirketlere yabancı şirketlerin yatırım yapması ile alt taraftaki stüdyolar ve oyun geliştirici adedinde ciddi bir artış yaşandı. Bu minvalde bundan sonraki süreçte beklentim, mecralardaki ayrışmadan ziyade mobil, PC, akıllı televizyon vb. mecraların hepsinde ya da çoğunda aktif olabilecek oyun ve içerikteki dönüşümün büyümeyi etkilemesi olacak.
G: Peki daha çok ne tür alanlarda oyunlar ilgi görüyor?
B.B: Türkiye hypercasual oyun üretiminde çok başarılı. Bunun yanı sıra Match 3D dediğimiz farklı seviyelerden oluşan, farklı 3 boyutlu objelerin farklı oyun mekanikleri ile bir araya getirilmesi ile oynanan oyun janrasında oldukça başarılı.
G: Melek yatırımcı bulmak zor mu bu işe?
B.B: Bana kalırsa melek yatırımcı bulmak zor değil ancak melek yatırımcıları tatmin etmesi kolay olmayan bir sektör oyun sektörü. Çok dinamik, çok değişken ve yatırım ile kazanç ilişkisi çoğu zaman ya körele değil ya da ciddi bir gecikme ile gerçekleşiyor. Melek yatırımcıların oyun odaklı Girişim Sermayesi Yatırım Fonlarına yatırım yapmasını daha anlamlı bulduğumu söylemeliyim.
G: Ortalama maliyet ve kazancın geri dönüşüne bakarsak nasıl bir tablo ile karşılaşıyoruz?
B.B: Oyun işinin kazanç oranı diğer sektörlere göre oldukça yüksek. Belirli bir yere kadar şirket değerlemelerinin minimum 25-30 çarpan belirli bir net kar sonrasında ise 60 çarpana kadar çıktığını görüyoruz. Bu değerlemeye ulaşırken alınan yol da diğer alanlara göre çok daha kısa.
G: İsteyen herkes oyun yazabilir mi, gençler bu işe nereden başlamalı?
B.B: Oyun geliştirmek bence bir ekip işi. Küçük bir hypercasual stüdyo 1 artist, 1 oyun tasarımcısı ve 2 oyun geliştirici ile başlayabilir. Hypercasual ’dan casuala gittikçe seviye tasarımı (level design), creative editör vb. roller eklenmeye başlıyor. Oyun sektörüne girmek isteyen gençlere ilk başta internetteki çeşitli selp-paced kursları öneririm. Bunun akabinde çeşitli hızlandırma programları veya kuluçka merkezlerindeki programlara başvurabilirler. Bana özellikle linkedinden başvuran gençlere yardımcı oluyorum.
G: Peki doğru yatırım hangi alanlara yapılmalı? Siz bu konuda tecrübelerinizi paylaşır mısınız?
B.B: Biz yeni ekiplere yatırım yaparken birkaç parametreye bakıyoruz. Oyun fikirleri, yaratıcılık, özgün oyun mekanik tasarımları, oyun dünyasına olan ilgiye değer veriyoruz. Genç arkadaşların sosyal medyadaki trendleri takip etmeleri önemli. İlaveten ekiplerin portföylerine bakıp, basit projeler istiyoruz. Sonrasında zaten Games United kadrosunun da desteğiyle yetenek, işe ve yatırıma dönüşüyor.
G: Mobil oyunlar hepimizin az çok aşina olduğu bir alan. Ama son dönemlerde sıkça duyduğumuz bir kavram var; Metaverse… Biraz da işin bu yönünü bize anlatır mısınız, orada nasıl bir dünya var?
B.B: Metaverse kavramına dair biraz bilgi edinmek isteyenler için Spielberg’ün Ready Player One filmini öneririm. Metaverse dediğimiz kavram multiverse ile karıştırılıyor. Multiverse bence farklı evrenleri tarif ediyor. Facebook gibi, linkedin gibi, Roblox veya Fortnite gibi farklı Universeleri. Burada Türkçeye geçiş yapalım ve Universe tekil evren, multiverse çoklu evren, metaverse ise evrenler arası tanımlarını tanımlayalım. Metaverse dediğimiz kavrama dair sağda solda konuşulan birçok şeyi unutun. Gerçek anlamda metaverse şu bileşenlerden oluşmak zorunda: Metaverse Web 3.0 üzerinde bina edilmeli yani kişiler arasındaki bağlantı kişiden kişiye (peer to peer) olmalı. Bu da blockchain altyapısı demek. Blockchain üzerine oturmayan bir metaverse’den bahsedilemez. Farklı medya tiplerinin bir kompozisyonu olmalı. 3D web, sanal gerçeklik, karışık gerçeklik ve arttırılmış gerçeklik uygulamaları tekil veya birlikte kullanılabilmeli. Farklı evrenler arasında geçiş, iş birliği imkânı doğmalı. Fiziksel ve sanal dünya arasında ekonomik geçişkenlik sağlanabilmeli. Son olarak yapay zekâ çok önemli. Oluşturulacak avatarlar bugünkü bazı uygulamalarda gördüğümüz üzere bir sanal toplantıya gidip el sallamak veya konserde alkışlamaktan ötede olacak. Yapay zekâ sayesinde avatarlarımız bizim tüketim alışkanlıklarımızı, zevk ve hobilerimizi, zaman yönetimimizi öğrenecek ve metaverse’de bir tür klonumuz veya asistanımız gibi davranacak. Metaverse sayesinde günde çevrimiçi geçirdiğimiz 6,5 saatlik sürenin 2030’a kadar 10-12 saate kadar çıkacağını tahmin ediyorum.
G: Hazır söz bu alana gelmişken, NFT ya da arsa satan veya kendince metaverse arsa satılan pek çok evren olduğunu görüyoruz. Onlarcası örneğin Caddebostan’dan daire satıyor. Tüketiciler bu anlamda nelere dikkat etmeli? Her isteyen Caddebostan’da meta dünyada arsa satabilir mi?
B.B: Ben farklı mecralarda yatırımları olan bir iş insanı olarak sanal arsa vb. yatırımlar yapmıyorum. Zira onlarca platform var bu tür satışlar yapan. Bu satışların sonunda ne olacağı da belli değil, hangi platformdan satın alım yapılmasının anlamlı olacağı da Geçenlerde duyduğum ve çok güldüğüm bir örnek, bir iş insanının evinin sanalda satın alınıp daha sonra aynı kişiye daha yüksek bir bedelle teklif edilmesi. Metaverse kavramı gerçekten fonksiyonel olmadan bu tür parasal hareketlerden uzak durmayı tercih ediyorum.
G: Peki doğru evrenlere bugün yapılacak yatırım tıpkı Bitcoin örneğinde olduğu gibi bir gelecek vadediyor mu ne dersiniz?
B.B: Web 3.0 gerçek ve hem teknolojik hem ekonomik gerekçelerle doğdu. Metaverse Web 3.0 üzerine oturan bir kavram. Bugün konuşulan ve Metaverse olarak adlandırılan birçok projenin Metaverse ile uzaktan yakından ilgisi yok. Blockchain altyapısı tam anlamıyla oturduğunda ve tıpkı internet gibi standartları oturduğunda gerçek anlamda Metaverse konuşacağız. İşin sanal ve arttırılmış gerçekliğini destekleyecek işlemci kapasitesi için en az 8-10 yıla ihtiyaç olduğu konuşuluyor. Sanırım 2030’a kadar daha çok konuşacağız yani biraz daha zamanı var gibi.
G: Dünyada oyunları milyonlara ulaşan Türk yazılımcılar da var. Türkiye bu alanda gelişiyor mu? Ne kadarlık bir ihracat kalemi var o alanda?
B.B: Oyun ihracatı anlamında oldukça başarılı olduğumuzu düşünüyorum. Sanıyorum geçen ağustos ayında Dream Games’in oyunu Royal Match ayda 1 milyon doların üzerinde gelir elde ediyordu ki bu gelirin çok önemli kısmı yurtdışı gelirleri. Türkiye hem devletin destekleri hem yazılımcılarımızın niteliği anlamında oldukça iyi bir yerde. Özellikle Web 3.0’ın gelişmesi ile şu ana dek başarılı olduğu hypercasual ve casual’ın da dışına çıkarak animasyon, blockchain vb. alanlarda da ayak izini sağlamlaştıracağımızı düşünüyorum.
G: Siz en çok hangi oyunlara meraklısınız?
B.B: Ben iyi bir Sim City ve X2Blocks oyuncusuyum. Onun dışında tower defense tarzı oyunları da seviyorum. Sadece bir mobil oyun olmasa da boş vakitlerimde lichess’te de keyifle satranç oynuyorum.
G: E spor tarafı da son yıllarda oldukça popülerleşti. O taraftan da bizlere biraz bahseder misiniz?
B.B: E-spor izleyici sayısı açısından sanıyorum futboldan sonra ikinci sıraya yerleşti. Türkiye’den çıkan çok iyi takımlar ve oyuncular var. Zaman içinde Türkiye’den e-spor kategorisine giren hit oyunlar çıkacağını da düşünüyorum.