Türkiye’nin ünlü şeflerinden biri Yağız İzgül… Kendini, “Profesyonel yemek yiyici” ve “Lezzet düşkünü” olarak tanımlıyor. Yaptığı lezzetli yemeklerin yanı sıra sunuculuktaki başarısı ve yeni girişimleriyle de dikkat çekmeye devam ediyor…
Ünlü şef Yağız İzgül’ün beş yaşından beri gönlünde yatan aslan yemek merakı… Bu ilgisi ona iş alanında da ilham vermiş. İTÜ Jeofizik Mühendisliği bölümünden mezun olduktan sonra yemek tutkusu daha ağır basınca, kariyerine bu alanda devam etmeye karar vermiş. Yağız İzgül, ilk olarak ailesinin desteği ile Kanyon’da bir restoran açarak sektöre girmiş. Daha sonra “İyi ızgara yapmak ve iyi yemek yemek” için aile işi demir-çelik dökümü ile yemek sektörünü birleştirerek döküm malzemeden tavalar geliştirmeye karar vermiş. Bu yolla da restoran lezzetini evlere getirmeyi hedeflemiş. Türkiye’de ilk kez döküm tava yaparak imzasını attığı markasını iki sene içinde 10 kat büyütmeyi başarmış. Kısacaı 10 parmağında 10 marifeti olan biri Yağız İzgül…

Yağız bey öncelikli sizi biraz tanıyarak başlayalım…
1977 Mart ayında başlıyor her şey… Yaramaz, tembel bir çocukluk ama her daim zeki ve parlak… Bu şekilde başlayan ve yine parlak sayılabilecek bir eğitim hayatının parçası oluyorum. Aslında mühendis olmak üzereyim ama içimde her daim kalan bir yemek tutkusu… Sonrasında hepsini birleştiriyorum, hem mühendis, hem yemekçi, hem de girişimci… Hecha, Burger Project, şeflik danışmanlık derken yemeğin her tarafındayım…
Siz aslında İTÜ Jeofizik Bölümü mezunusunuz. Şef olma maceranız nasıl başladı? Yemek sevdanız daha mı ağır bastı?
İçimdeki esas tutku yemekti zaten ve baktım ki okuldan sonra istediğim bir şeyler olmuyor, taşlar yerine oturmuyor; ben de bu tutkumu gerçekleştirmek üzere yola çıkmaya karar verdim. İyi de yapmışım…
Siz kendinizi “Profesyonel yemek yiyici” ve “Lezzet düşkünü” olarak tanımlıyorsunuz. Profesyonel yemek yiyici nasıl olunur? Biraz açar mısınız?
Yemeği hakkıyla yiyen kişi demek (gülüyor). İki çatlada tadına bakmayan, yemek turları seyahatleri yapan, yediği yemekten keyif alan… Aslında biraz da şaka olarak söylemiştim o sözü ama, açmak gerekirse sanırım bu şekilde bir tercih yapmak doğru olacak.
Daha çok mutfakta tercih ettiğiniz ürün ve malzemeler neler? Hangi mutfaklar uzmanlık alanınız?
Öyle bir ayrım yapmıyorum ama soğan sarımsak ve tereyağının yeri benim için ayrıdır. En basit malzemeleri bile şahlandırbilirsiniz bunlarla…

Sizin bir aile işiniz ile şeflik tarafınızı birleştirerek çıkardığınız döküm tava işiniz var? Onu da biraz anlatır mısınız, döküm tava işini yapma fikri nasıl doğdu? İstediğiniz gibi ürünler bulamadığınız için mi yapmaya karar verdiniz?
Evet aynen öyle. Profesyonel mutfak anlayışını ve kalitesini evlerinize getirmek istedim aslında. Çok da iyi oldu. Hecha markasından önce Türkiye’de döküm demirden gereçler üreten bir marka yoktu. Farkında olmadan bir ilk olduk, sonra hemen taklitler başladı tabii ama yine de bir sektörün önünü açmış olmanın bana verdiği manevi bir haz var.
Restoranlarda yapılan ürünler ile evde de leziz yemekler yapmak mümkün mü? Bazı püf noktaları paylaşmak ister misiniz okurlarımızla?
Tabii ki mümkün… Hiç vakit kaybetmeden bir Hecha tava edinsinler. Ben Hecha’yı kurarken kafamdaki tek amaç sizin bu sorunuzun cevabıydı aslında. Profesyonel mutfakları evlere taşımak… Ürünleri bu şekilde geliştirdim. Üstün ısı tutma özelliği ile dökümde pişen her yemeğin tadı, lezzeti bambaşka olur.
Evde de yemek yapar mısınız? Yoksa yemek yapmak sizin için sadece bir iş mi?
Evde sadece sevgilim için yemek yapıyorum (gülüyor).
İşinizle ilgili olarak siz bazı yemek programlarında jüri üyeliği ve sunuculuk da yaptınız? İşin o kısmı nasıl? Türk izleyicisinin yemek programlarına ilgisini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Şayet yemeği öğrenmek istiyorsa artık bunun için özel yayın yapan kanallar var. Onları takip ediyorlar; ancak reality ya da şov niteliğinde programlar olduğunda durum değişiyor. Aslında televizyon seyircisini kestirmek çok da kolay değil, işin içinde bir sürü değişken var. Bakın şimdi izdivaçlardan geçilmiyor mesela talep o yönde.
Televizyon tarafı için yeni projeleriniz olacak mı?
Bir kaç kanalla flört halindeyim şu an.
Türkiye’de pek çok gurme var. Sizin gurmelerle aranız nasıl? Eleştiriye açık biri misiniz?

Türkiyede çok gurme yok, hatta yok gibi bir şey… Tanışma fırsatı bulduğum tek gurme Haldun (Tüzel) abi ile aram çok iyidir; sohbet ederiz yemek üzerine… Eleştiriye de açığımdır…
“Burger Project”i de soralım. Nasıl bir konsepti var. Bildiğimiz burgerden farklı olarak ne sunuyorsunuz? Hedef kitleniz kimler?
Farklı olarak lezzet ve samimiyet sunuyorum. Zaten çok iyi bir noktaya geldik. İnsanlar artık lezzetin peşinden geliyorlar bizim mekanımız da çok göz önünde bir yerde sayılmaz ama buna rağmen bazen misafirlerimizi bekletmek ve hatta kapıdan çevirmek bile durumunda kalıyoruz. (Beklemek istemeyenleri tabii ki, sonradan ayrıca misafir ediyoruz). Bu şekilde bir samimiyet geliştirmiş olmak çok hoş bir duygu. Hedef kitlemiz diye bir ayrım yapmıyoruz ama gelen kitle genelde birbirini tanıyan ortak bir çevre hissi oluşturuyor…
Resim Altı:
“Ben kendimi yemek için yaşayan biri olarak rahatlıkla tarif edebilirim. Ama son derece gelişkin bir damağım ve algım olmasına rağmen asla bir gurme olduğumu iddia etmedim. Gurme yorumcudur, yemek yapmak zorunda değildir. O yemekten tat alan, sonuna kadar o yemeğin verdiği zevki yaşayan ve o an için hedonizmin doruklarına çıkan kimsedir”
Resim Altı 2:
“Yemek konusunda bir kitap hazırlamak her zaman en büyük hayallerimden biriydi” diyen Yağız İzgül, 2014 yılında Silverline Ankastre sponsorluğunda “Hikayesi Tadında Yemekler” kitabını çıkararak, bu hayalini de gerçekleştirdi. Kitapta, pratik bilgiler, püf noktaları ve gülümseten hikayeleriyle 50 seçkin tarife yer verdi.
Resim Altı 3:
Yağız İzgül, Eylül ayında yeni bir yemek yarışması projesiyle ekranlara geri döndü.
Lifetime’de ekranlara gelen minik yeteneklerin profesyonel şeflere karşı yarıştığı “Büyümüş de Şef Olmuş” adlı yarışma programını Melda Tuna ile birlikte sunan Yağız İzgül, ekranlar karşısındaki geleceğin büyük şeflerine ilham veriyor.
Resim Altı 4:
Yağız İzgül, Lucca’nın eski işletmecisi Bahadır Gürcüer ve Selim Onan ile birlikte geliştirdiği “Burger Project” girişimiyle de dikkat çekiyor. Ortakları mutfak kökenli olan Burger Project girişimine daha sonra Ceylin Atay da katıldı. Burger Project, adı üzerinde hala gelişmekte olan bir proje. Armutlu’da yeni açılan tasarım ofisleri, minik butikler ve hip mekanlar arasında küçük bir hamburger dükkanında hizmet veren Burger Project’te, ekmekleri ve etleri özel olarak üretilen burger’ler yapılıyor.