Türkiye’nin en modernist dönemine damgasını vuran yapılarından biri olan Swissôtel Büyük Efes Oteli, Türk seramik sanatçılarının sanat anlayışını da sergileyen bir mekân olarak dikkat çekiyor. İzmir’in “Şehir Oteli” hedefiyle yerli ve yabancı misafirlerini üst düzey hizmet kalitesiyle ağırlayan Büyük Efes, Ege’nin ilk, Türkiye’nin ise ilk 5 yıldızlı otelleri arasında ikinci olmanın da gururunu taşıyor…

2016 yılından bu yana Accor çatısı altında faaliyetlerine devam eden Swissôtel Büyük Efes Oteli, İzmir’in sosyal yaşam alanı ve buluşma noktalarından biri. 2008’deki açılışından bu yana uluslararası yemek festivalleri, sosyal sorumluluk projesi olan Swissôtel Çocuk Karnavalı ve Büyük Efes Bağ Bozumu gibi büyük etkinlikleriyle “şehrin oteli” olmaya devam ediyor. İzmir’in incisi Swissôtel Büyük Efes Oteli’ni, Genel Müdürü Rıza Elibol’dan dinledik…
Gentleman: Rıza Bey, öncelikle sizi biraz tanıyarak başlayalım…
Rıza Elibol: Egeli olmaktan mutlu ve gururlu bir Egeliyim. Selanik’ten göç edip İzmir’e yerleşen bir ailenin çocuğuyum. Ancak ilkokula giderken İzmir’den İstanbul’a taşındık. Turizm sektöründeki kariyerime 1977 yılında, turizm otelcilikte okurken staj yaptığım İstanbul Etap Oteli’nde başladım. Ardından 1980 yılında turizm ve otelcilik eğitimi almak için İsviçre’ye gittim. Eğitimim bittiğinde hemen çalışmaya başladım. Sırasıyla Kuveyt, Bahreyn, Nijerya, Abu Dabi, ardından tekrar Bahreyn’de görev yaptım. Türkiye’ye dönüşüm Ankara Hilton’a transferim ile oldu. Ardından Antalya Sheraton’da Genel Müdür Yardımcılığı yaptım. 15 yılı kapsayan bu süreçte mutfak departmanında başladığım kariyerimde bulaşıkhane şefliğinden restoran müdürlüğüne, yiyecek içecek müdür muavinliğinden müdürlüğüne kadar yükseldim. Intercontinental Grubu’ndan gelen teklifi değerlendirerek Kazakistan’ın yeni başkenti Astana’ya genel müdür olarak gittim. Üç buçuk yıllık zorlu bir sürecin ardından Hilton grubundan gelen teklif üzerine Konya Hilton’a genel müdür olarak atandım ve orada 2002-2005 yılları arasında çalıştım. Otel satılınca eski şirketim beni geri çağırdı. Önce Özbekistan’ın başkenti Taşkent’te, ardından da Kazakistan’ın eski başkenti Almaata’da görev yaptım. Bu sırada İzmir’den, Swissôtel Hotels&Resorts zincirinden bir teklif geldi. Yıllar sonra kendi memleketimde çalışacak olma düşüncesi beni heyecanlandırdı ve teklifi kabul ettim. 45 yıllık bu kariyer serüvenimde 8 değişik ülke değiştirdikten sonra tam 11 yıldır İzmir’deyim… En uzun kaldığım şehir…




G: Swissôtel zarifliği ve misafirperverliği ile dünyaca tanınıyor. Swissôtel markasıyla buluşma hikayenizin detaylarını sizden dinlemek isteriz…
R.E: İsviçre’de Turizm Otelcilik eğitimi almış bir Türk olarak Swissôtel markası ile çok uzun yıllardır tanışmaktayım. Swissôtel zincirinin en prestijli otellerinden İstanbul’daki Swissôtel The Bosphorus’un ve İzmir’deki Swissôtel Büyük Efes’in Türkiye’deki yeri, hizmet kalitesi her zaman ilgimi çekmiş ve takdire şayan olduğuna inanmışımdır. Ayrıca Swissôtel Büyük Efes’in sahibi olan MV Holding’in Türkiye’deki üstün başarısı, Sayın Murat Vargı’nın Türkiye’deki yatırımları, ileri görüşlü vizyonu Swissôtel Büyük Efes ile yolumun kesişmesindeki en büyük etkenlerden oldu. Bir Egeli olarak Ege’nin ilk 5 yıldızlı oteli, Türkiye’nin ise ilk 5 yıldızlı otelleri arasında ikinci olan Büyük Efes Oteli mirasını gururla taşıyan Swissôtel Büyük Efes’te Genel Müdür olmak benim için çok değerli…
G: Swissôtel Büyük Efes hangi detayları ile İzmir’e değer katıyor?
R.E: Otelimiz Büyük Efes Oteli’nin 58 yıllık mirasını gururla taşıyan, 2016 yılından itibaren Accor çatısı altında faaliyetlerini sürdüren İzmir’in sosyal yaşam alanı, bir buluşma noktası. 2008’de açılışımızdan bu yana uluslararası yemek festivallerimiz (Italyan, Meksika, Taylan, Lübnan…), sosyal sorumluluk projemiz olan Swissôtel Çocuk Karnavalımız ve Büyük Efes Bağ Bozumu gibi büyük etkinliklerimiz ile hedefimiz “şehrin oteli” olmaya devam etmek. 40 bin metrekarelik bir alanda 12 bin metrekarelik yemyeşil bahçelerimiz şehrin nefes almasına destek veren bir vaha niteliğinde. 55’i süitlerden oluşan 402 odamız ile hem iş hem turistik amaçlı seyahat eden misafirleri ağırlamak üzere kurgulanmış bir yapıya sahip. Türkiye’nin en modernist dönemine damgasını vurmuş olan Büyük Efes Oteli, Türk seramik sanatçılarının sanat anlayışını da sergileyen bir mekân olma işlevini, Swissôtel Büyük Efes İzmir adı altında yenilenirken de kaybetmedi. Otelin bünyesinde bulunan Bedri Rahmi Eyüboğlu’ndan Attila Galatalı’ya birçok ünlü sanatçıya ait yapıtlar, yenilenen binanın da çeşitli ortak alanlarında sergilenerek değerlendirildi. Çağdaş Türk sanatının bu önemli başyapıtlarına eklenen Büyük Efes koleksiyonuyla da, mimari tasarımında öne çıkan unsur, yine sanat oldu. Birçoğunu Türkiye’nin önemli sanatçılarının yaptığı ve devasa bir sanat galerisini andıran otelimizde, Büyük Efes Sanat koleksiyonu çatısı altında önemli sanat eserleri sergileniyor. Hem Türk Çağdaş Sanatı hem de İzmir için tarihi bir değere sahip olan bu eserler, oteli ziyaret eden konuklar için birer sürpriz niteliğinde. Örneğin otelimizin girişinde misafirleri dünyaca ünlü Kolombiyalı sanatçı Botero’nun 2.5 metre boyundaki Atlı Adam heykeli karşılıyor. Bu heykel İzmir’de ve Türkiye’de ortak mekanda sergilenen bu ebatta ilk Botero heykeli. Ayrıca otel odalarımızın her birinde Türk çağdaş sanatının önemli temsilcilerinden Devrim Erbil’in, her oda için farklı renklerde tasarladığı, İzmir’i anlatan çalışmaları bulunuyor. Misafir memnuniyeti ile çalışan memnuniyetinin paralel olduğuna inancımız ile kendi sektörümüzde yaklaşık 400 çalışanımızla örnek bir amiral gemisiyiz, önemli bir referans noktası ve öncü uluslararası bir markayız. Yeni yeteneklerin geliştirilmesi amacıyla, lise stajyerlerine ek olarak İzmir’deki tüm üniversitelerle aktif işbirliğimiz var, her dönem derslere konuk oluyoruz, sahada teknik eğitim veriyoruz ve stajyer olarak başlayan arkadaşlarımızı ekibe kalıcı olarak kazandırmaya çalışıyoruz.
G: Otelin konseptini ve hikayesini de sizden dinlemek isteriz?
R.E: 1960’lı yıllarda henüz inşaat sektörü emekleme aşamasında ve malzeme çeşitliliği sıkıntısı çekerken, heykel, seramik, vitray ve tuvallerin mekâna kazandırdığı cazibeyi düşünerek tasarlanan Büyük Efes Oteli projesi modernizmin bireyi ve mimarı özgürleştirdiği bir tavırla ortaya kondu. 1964’te kapılarını açan bu mimari tasarımda sergilenen modernizm, hem uluslararası bir estetiği yansıtıyor, hem de üzerinde inşa edildiği ülkenin ikliminden, toprağından, kültüründen alınmış çağdaş sanat yapıtlarıyla bezeli bütünsel bir estetiği sahipleniyordu. Büyük Efes Oteli’nin mimari tasarımının öğeleri olan yerleşik sanat yapıtları, o dönemin önde gelen genç sanatçıları tarafından yapılmış olduğundan, bugün her biri bir koleksiyon parçası olarak sanatsal değerlerinin zirvesine çıkmış durumda. Bu yüzden üzerinden 58 yıl geçtikten sonra korunarak binanın yeni tasarımında da aynı işlevi yüklenen bu yapıtlar, 20. yüzyıl modern mimarlık mirasını da günümüze aktarıyor.
G: Swissôtel Büyük Efes’te hangi mutfaklar sunuluyor?
R.E: Otelimizin bünyesinde yer alan tüm restoranlarımızda, geleneksel Türk ve çağdaş dünya mutfaklarının en seçkin örneklerini sunuyoruz. Otelimizin Executive Chef’leri hep alanında en iyiler arasında yer alıyor. Fransız, Avusturyalı Executive Chef’ler ardından son yıllarda, Orta Doğu’da uzun yıllar deneyim kazan Executive Chef Sedat Buğday ve ekibi her zaman mevsime uygun yeni menüler hazırlayarak misafirlerimizin deneyimlerini daha keyifli hale getirmek için çalışıyor. Genç şeflerimiz arasında ise Chaine des Rotisseurs’un Genç Aşçılar yarışmasında dereceye girenler olduğuna da ayrıca değinmek isterim. Otelimizin ana restoranı Café Swiss, başta Türk ve İsviçre Mutfağı olmak üzere, Avrupa mutfaklarının en güzel örnekleri ile misafirlerimizi kahvaltı, öğle yemeği ve açık büfe Pazar brunch’larında ağırlıyor.Şehirdeki en iyi yemek deneyimini yaşatmak üzere tasarlanmış 9’uncu katta bulunan Equinox restoranımız, İzmir Körfezi’nin benzersiz güzellikteki manzarası eşliğinde dünya mutfağından örnekleri, şık bir atmosferde denemek isteyenleri büyülüyor. Equinox’un hemen yanında yer alan Sky Bar, nefes kesen deniz manzarası, canlı müziği ve etkileyici sunumlarla hazırlanmış lezzetli kokteylleriyle misafirlerimize keyifli saatler vadediyor. Hem açık hem de kapalı alana sahip olan Aquarium Mezzes&Grill, haftanın belirli günlerinde canlı müzik eşliğinde zengin meze çeşitleri eşliğinde ızgara alternatifleri sunuyor. Otelimizin lobisinde ev yapımı çikolaları, pastaları kurabiyeleri ile Swiss Gourmet damaklarda unutulmaz lezzetler bırakıyor.
G: Misafir profili açısından yerli-yabancı profili nasıl?
R.E: Otelimiz %60 Türk, %40 yabancı misafirlerimize hizmet veriyor. Özellikle iş amaçlı, kongre seyahati yapan misafirlerimize sadece konaklama amaçlı değil aynı zamanda etkinlik alanı olarak hizmet veriyoruz. Toplam 7,316 metrekarelik alan üzerinde benzersiz teknolojik donanımıyla dikkat çeken bölünebilir 19 toplantı salonu, konferans ve balo salonlarıyla Büyük Efes Kongre Merkezimiz her türlü etkinlik ve organizasyon için kusursuz mekan alternatifleri sunuyor. Hem az önce bahsettiğim iş amaçlı seyahat eden misafirlerimizi bir “resort”a gelmiş gibi dinlendirebilmek hem de İzmir’e turistik tatil amaçlı gelen misafirlerimize şehrin tam merkezinde “resort” kalitesinde tatil keyfi sunmak için çağdaş ve şık tasarımıyla 5 bin 500 metrekarelik bir alanda yer alan Pürovel Spa&Sport merkezimizde Alpler’den ilham alan sağlıklı bir yaşam tarzı sunuyoruz. Her türlü kişisel hizmet ve konforu sağlamak için tasarladığımız Pürovel’de, 14 bakım odamız, çiftler için özel Presidential Wellness Suite, hidroterapi odası, solaryum, dinlenme alanları, Türk Hamamı, buhar odası, sauna, jakuzi, kapalı ve açık yüzme havuzları, pilates stüdyoları, grup fitness dersleri ve personal training hizmetleri misafirlerimiz ile buluşuyor. Ayrıca İzmir’in en büyük havuzları arasında yer alan ve 1964’te Büyük Efes Oteli zamanındaki büyük balık şeklini koruyan efsanevi açık havuzumuz ve yemyeşil bahçelerimizde yer alan açık tenis kortumuz ile tüm misafirlerimize keyifli anlar vadediyoruz.
G: Otelinize bu sene ne yenilikler geliyor ve 2022’den neler bekliyorsunuz?
R.E: Her yıl olduğu gibi bu yıl da şehirdeki sanatsal ve kültürel aktivitelere destek olmaya, Accor’un sürdürebilirlik programı çerçevesinde Planet 21 projelerimize devam ederek pozitif misafirperverliğe herkesi ortak etmeye devam edeceğiz. Otelimizin lobisi ve 9’uncu katımızda yer alan Equinox restoran ile Sky Bar’ımızı yeni konseptler eşliğinde İzmir ile yeniden buluşturacağız.
G: Biraz da hobi diyelim… Siz, boş zamanlarınızda neler yapmayı seversiniz?
R.E: Bağcılık ile uğraşmak ve lavanta yetiştiriciliği son yıllardaki en önemli hobilerim arasında yer alıyor. Seferihisar Gölcük’deki arazimizde Merlot, Cabarnet Sauvignon, Misket, Öküzgözü, Shirah gibi üzüm çeşitleri yetiştirmeye başladım. Yelkencilik ise her zamanki tutkum, özgürlük ve onun getirdiği yaratıcılık benim için çok önemli… Ve elbette değerli eşim Anna Hanım ve 4 çocuğum ile ile kaliteli zaman geçirebilmek her zaman paha biçilmez bir ayrıcalık…
G: Tarzınızı nasıl anlatırsınız?
R.E: Hem iş hem özel hayatımda disiplinli, planlı ve samimi olmaya çok inanıyorum. Geleneksel bir yapım olsa da yeniliklere her zaman açığım. İnsanları özellikle ekibimi dinlemeye çok önem veriyorum. İyi bir dinleyiciyimdir. Ve sanıyorum çok çalışkanım, 45 yıllık kariyer hayatımda 1 kez hava kararmadan eve gittiğimde oğlum kapıyı açıp “Baba niye erken geldin, yoksa hasta mısın” demişti…