Take it easy

Sease, ingilizce’deki iki kelimenin birleşimi; Sea ve Ease. Franco Loro Piana tarafindan kurulan outdoor giyim markasının adı. Değerler: paylaşim, sürdürülebilirlik ve teknoloji….

Sease’in kurucusu ve Ceo’su olan, 36 yaşındaki Franco Loro Piana, hint yağı bitkisinden elde edilmiş bio-naylon ve yün karışımı bir kumaş olan Sunrise’dan yapılma Spray Top
spor mont ile.

Kendinizi evinizde hissedeceğiniz bir yer. Masmavi bir gökyüzü ve bembeyaz dağlar. Gentleman, Franco Loro Piana ile Borgosesia’nın kuzeyindeki vadiler arasında yer alan, küçük bir Walser kasabasında görüştü ve kardeşi Giacomo ile birlikte kurdukları yeni outdoor markası Sease hakkında bilgi aldı. Stil, zarafet, derin malzeme bilgisi, iki genç girişimcinin de DNA’sında zaten bulunan şeyler. Herkesin Pigi olarak tanıdığı, otantik centilmen, büyük yelkenci, yün ve kaşmir uzmanı (dünya çapında) Pierluigi Loro Piana’nın oğulları. Franco ve Giacomo, yüksek teknolojik içeriğe sahip, çağdaş ve inovatif bir projeyi göğüslemiş durumdalar. Franco işin nasıl başladığını, tam da başlangıç noktasında, halen büyükannesinin evinin bulunduğu yerde anlatıyor. 

Gentleman. Burası sizin için ne ifade ediyor? 

Franco Loro Piana. Benim ailem buralı, Varallo ve Borgosesia arasındaki bölgeden. Çocukken yazları kuzenlerimle birlikte buraya gelirdik. Günlerimizi çayırda çimende özgürce dolaşarak geçirirdik. Bunları hala dünmüş gibi net olarak hatırlıyorum. 

G. Sease projesi nedir? 

F.L.P. Başlı başına bir dünya. Şehirde yaşayan, ancak tutukularından vazgeçmemiş modern insanın, doğayla yeniden temasa geçebilmesi için bir molaya ihtiyacı oluyor. Bu mola da çoğu zaman arkadaşlarla paylaşılıyor. Ben kıyafetin, kişinin belli bir topluluğa ait olduğunu gösteren bir sembol olduğuna inanıyorum; anıları, deneyimleri, yaşanmış duyguları hatırlatan bir nesne. 

G. Bu yeni markanın yeri neresi? 

F.L.P. En gerekliler gardırobu. Bu fikir en başta, tek bir valizde saklanabilecek bir gardırop oluşturma arzusundan doğdu. Çok yönlü kıyafetler yarattık; şehirde giyilebilecek rahat, ancak sofistike giysiler aynı zamanda tatil için gerekli teknik malzemelerden yapıldı. İş ve keyif, birlikte, uyum içinde yer alıyor. Örneğin çizgili bir blazer ceketin arkasında kapüşon, ya da klasik kesimli bir pantolonda kaşmir bir tulum saklı olabiliyor. 

G. Teknik tarzla buluşuyor…

F.L.P. Doğal kumaşlar üzerine çok araştırma yapıyoruz, onları hibrid hale getiriyoruz. Daima ileriye bakıyoruz ama gelişimin köklerinin geçmişte olduğunu unutmuyoruz. Bunun bir örneği Sunrise. Bu kumaş hint yağı bitkisi gibi sürdürülebilir kaynaklardan elde edilip, %70 yün ve %30 bio-naylon olacak şekilde yeniden tasarlanıyor. 1900’lerin başında, tropik bölgelerde görev yapan Britanya ordusunun askerleri için üretilmiş Solaro adlı kumaşa atıfta bulunuyoruz. Bu kumaş iki iplikten örülüyormuş; biri elbette sıcağın etkilerinden, diğeri de UV ışınlarından korunmak içinmiş. Ortaya çıkan sonuç aynı zamanda kamuflaj için de elverişli oluyormuş. Biz bu kumaşın, Spray Top yelken ceketi ve Power Jacket kayak montunda, sürdürülebilir ve yüksek performanslı bir versiyonunu yarattık. 

G. Sease ismi nasıl doğdu? 

F.L.P. Sease, Sea ve Ease kelimelerinin karışımı. Sea, yani deniz, bizim için dağ kadar önem taşıyan, duyguları harekete geçiren bir referans noktası. İngilizce’deki ease kelimesi ise gerginlikten uzaklaşmak, kendini rahat bırakmak ve doğa ile uyumu yeniden yakalamak anlamına geliyor. Sease’in hem anlam, hem de tını açısından, insanın kendisini doğaya bırakma ve bu deneyimi paylaşma isteğini çok doğru bir şekilde aktardığını düşündük. 

G. Tutkuları da…

F.L.P. Evet. Benim deniz tutkum, yelkenli tekne ile yapılan tatilleri çok seven babamdan geçmiş. Üniversitedeyken babam bana eski bir Farr 30 olan Storm’u hediye etmişti. Ben de yıllarca seyahat ve yarış için onu kullandım. O tekne hala duruyor. 

G. Deniz ve dağ arasında bir seçim yapmanızı istesem? 

F.L.P. Daha önce sorsanız deniz derdim, hem aşağıda, hem de yukarıda görülen mavilik yüzünden. Bugün ise, kendim dahi şaşırıyorum ama dağın özel bir çekiciliği olduğunu hissediyorum. Karın kokusu ve gökyüzü ile tepelerin zıtlığı. Bende uyandırdığı şeyleri anlatmam mümkün değil. 

G. Doğa tutkuların kaynağı olmakla beraber korunması gereken de bir varlık, değil mi? 

F.L.P. Herkes sürdürülebilirlik konusunda üzerine düşen görevi yapmalı. Artık geri dönülemez bir noktaya geldik. Bizim jenerasyon, bazı şeyleri tekrar yerine oturtma konusunda bilinçlenen ilk nesil. Buna gündelik işlerle katkıda bulunmaya ise herkes mecbur. Doğanın bir parçası olan insan, bunun önceliğimiz olduğunu anlamak zorunda. Sease, üretim zincirinin her halkasında sürdürülebilirliği ön plana alarak kendi payına düşeni yapmaya çalışıyor. Sadece çok gerekli ve dayanıklı giysiler üretmek dahi sürdürülebilirliğin bir parçası aslında. 

G. Bundan sonraki projeleriniz neler? 

F.L.P. Sopravissana yünü. Marche’deki Macerata civarında yaşayan koyunların yününden elde edilen bir İtalyan ipliği. Deprem yaşamış olan bu bölgeden gelen bir grup usta ile birlikte geliştirildi. Bu İtalyan mirası maviye boyanacak. Sıradışı, ses getiren, İtalyan bir maviye. Eskiden Marche’deki Visso bölgesinde, çivit otuna benzer bir çiçek ile doğal bir boyama tekniği geliştirilmiş olduğunu keşfettim. Hatta Napolyon da kendi üniformasını bununla boyatırmış. Bu etik işlemi işler hale getirdik ve şu an sıfır kilometrede. 

G. On yıl sonrasını nasıl görüyorsunuz? 

F.L.P. Hedefimiz tüketiciyi 360 derece kapsayan bir dünya yaratmak. Çalışmalara Sease felsefesini benimseyen, unutulmaz girişimlerde bulunmuş, güçlü karakterleri içeren bir grup oluşturarak başladık bile. Fakat acelemiz yok, adım adım ilerliyoruz, iş birlikleri kuruyoruz, co-branding yapıyoruz ve en önemlisi farklı bakış açılarını bir araya getiriyoruz.