Formula 2’de Charouz Racing System takımı için yarışan Türk pilot Cem Bölükbaşı, kariyerini, hedeflerini ve hobilerini bu ay yalnızca Gentleman’a anlattı…
Halil Günüç

Cem Bölükbaşı… O Türkiye’nin ilk Formula 2 pilotu… Henüz 6 yaşındayken ailesi tarafından hız tutkusu fark edilen Bölükbaşı, 5 yaşında motokros yarışmalarına katılmaya başladı. Ardından E-sport dünyasına girerek büyük başarılara imza attı. Borusan Otomotiv Motorsport’un desteğiyle 2019 yılında gerçek pistlerde boy göstermeye başladı. Gerçek pistlerdeki başarısı, ona Formula 2’nin de kapılarını açtı… Charouz Racing System takımında yarışan ilk Formula pilotu Cem Bölükbaşı, bu ay derginiz Gentleman’ın konuğu …
Gentleman: Cem, 5 yaşından beri motorsporlarının içindesin. Bunu bol bol konuşacağız ama öncesinde bize biraz kendinden bahseder misin?
Cem Bölükbaşı: Dünyada bir ilki başaran, e-spordan Formula 2’ye çıkan, Türkiye’nin ilk Formula 2 pilotuyum. 5 yaşında motorkrosa başlayıp, 6 yaşında Türkiye şampiyonu oluyorum. İstanbul Saint Joseph lisesi mezunuyum. Koç Üniversitesi Makine Mühendisliği’ni kazandım ama yarış kariyerimin başlamış olmasıyla dondurdum, Almanya’da bir üniversiteye kaydoldum ama onu da dondurdum. Şu anda Florida Üniversitesi Spor Yönetimi’nde kayıtlıyım.

G: E-Spor son yıllarda dünyada olduğu kadar Türkiye’de de yoğun ilgi görüyor. Sen de aslında adını ilk o taraftaki başarılarınla dünyaya duyurdun. 2017 yılında dünya 5’incisi, 2018 yılında ise dünya 2’cisi oldun. E-Sport maceran nasıl başladı?
C.B: 2017’de Formula Espor Dünya Şampiyonası’na katıldım ve dünya beşincisi oldum. Formula 1 şampiyonu Fernando Alonso’nun Simracing takımına seçilen ilk sürücüyüm. 2018’de yine F1 Esports’a katılan 70 bin kişi arasından en iyi 20 yarışçıdan biri olarak, ProDraft seçmelerinde dünya birincisi oldum. Redbull Toro Rosso Formula 1 ekibine katıldım ve takımla dünya ikincisi olduk. Formula 1’in espor tarafındaki bu başarılardan sonra zaman içinde gerçek pistlerde yarışma fırsatı buldum ve sanaldaki direksiyon hakimiyetimi gerçek pistlere de taşımayı başardım.

G: Gerçek piste ise 2019 yılında ilk kez çıktın. Bir anlamda sanal alemden gerçek dünyadaki yarış serüvenine geçişin de ilk adımıydı bu. Bu yeteneğin nasıl keşfedildi?
C.B: Gerçek pistlere geçiş hikayem ilk olarak 2019’un sonunda Borusan Otomotiv Motorsport desteği ile oldu. Levent Kocabıyık, bana bu şansı verdi. GT4 Avrupa Serisi 2019 şampiyonasında (BOM) ilk yarışımda sıralamayı üçüncü, yarışı ise beşinci bitirdim. İkinci yarışı Misano’da ikinci olarak tamamladık ve böylece piste çıktığım sadece ikinci seferde ilk podyum deneyimi elde ettim. Şubat 2021’de Formula 3 Asya Serisi’ni en iyi 2. çaylak olarak tamamladım ve ilk defa tam sezon yarıştığım bir Formula turnuvasını 9’uncu sırada bitirdim. Mayıs 2021’de kariyerimin ilk 4 saatlik Le Mans Avrupa Şampiyonası’nda, Eurointernational takımıyla LMP3 sınıfında en iyi ikinci takım olduk. 2021’de Euroformula Open şampiyonasına katıldım ve pilotlar sıralamasında 5’inci sıraya yükseldim. Devamında elde edilen başarılarla Formula 2’ye kadar uzanan, dünyada örneği olmayan sanaldan gerçeğe serüvenine imza attık. Normalde bu kadar kısa sürede böyle bir geçişe imza atan başka bir örnek de yok. Takımlar sağ olsun başarılarımın da etkisiyle bana güvendiler ve bana bu teklifi ettiler. Sponsorlarımın da desteğiyle Formula 2’ye kabul edildim.
G: E-Sport’tan çıkıp, ilk kez pistte yarışmak nasıl bir duyguydu senin için?
C.B: Tarif edilemez bir duygu gerçekten. Her ne kadar teknoloji ile beraber simülasyonlar gerçeğe yaklaşsa da tabii ki gerçekte yarışmanın verdiği adrenalin, heyecan tarif edilemezdi, benim için bir hayalin gerçekleşmesiydi.
G: Bir anlamda pek çok Türk genci için de örnek teşkil ediyorsun. Senin açtığın yoldan belki de pek çok genç ilerleyecek. Bu sende nasıl bir heyecan uyandırıyor?
C.B: Formula 2’de yarışan ilk Türk pilot olmuş olabilirim ama tek olmamak için de elimden geleni yapmak isterim. Umarım ileride bunun bir kültür olarak yayıldığını görürüz. Daha fazla Formula 2, Formula 3 pilotları yetiştirebiliriz. Avrupa ülkelerinde olduğu gibi merdiven sistemiyle Formula 1’e çıkacak pilotlar yetiştirebiliriz. Öyle bir sistemde bir parçam olsun çok isterim. İlk olmak çok güzel bir şey ama çok da zor bir şey. Bunu başardıktan sonra devamının da geleceğine inanıyorum. Ben ne kadar başarılı olursam, benden sonra geleceklerin de önünü o kadar açmış oluyorum. Benden sonra geleceklerin de en az benim kadar başarılı olması en büyük hedeflerimden biri.
G: Yarışlar nasıl gidiyor? Bu yıl için hedefinin neresindesin ve yeni sezonla birlikte yeni hedeflerin neler, senden dinleyelim.
C.B: Bu yıl beklediğimizden çok daha iyi başladı ve çok daha iyi geçiyor. Sadece büyük bir kaza geçirdik. Bu kadar büyük bir kaza olmasını beklemiyorduk. Biraz hedeflerimizden geri attı bizi fakat kaza sonrası gelişimimizden çok memnunuz. Genel olarak sezona bakarsak beklentilerimizin üzerinde, çok iyi bir sezon geçiriyoruz. Son bir kaç yarışta da performansımızın çok iyi yerlere geldiğini görüyoruz. Bundan sonraki yarışlarla da üzerine koyarak ilerlemeye devam edersek sezonu güzel noktalayacağımıza inanıyorum. Gelecek sene için de güzel kapılar açılıyor. Bu yıl zaten en başından beri bizim için öğrenme yılıydı. Bu yıl tüm yarışlarda sonuna kadar öğrendiğimiz, seneye de tüm öğrendiklerimizi kullanarak, ön sıralar için yarışacağımız bir yıl olmasını hedefliyoruz.
G: Bizler tribünden ve televizyonlarımızın başında çok keyifli yarışlar izliyoruz, ama sizler çok zorlu etaplardan geçiyorsunuz. Sence en zorlu pistler ve virajlar hangileri?
C.B: Her pistin kendine ait zorlukları var ama özellikle İspanya, Barcelona yarışı yaklaşık 40 derece olduğu için çok zor bir yarıştı. 40 derece sıcak altında bir saat boyunca yarıştık, o yarışta 2.5 kilo vermiştim. Normalde yarışlarda 1-1.5 kilo veriliyor. Ne kadar zor bir yarış olduğunu orada gördük. Sokak pistleri çok zor oluyor. Duvarlara daha yakınsınız, kaçış alanlarınız yok. Monaco pisti çok farklıydı. Bakü zor bir pist, Monaco zor bir pist, İspanya da hava şartları nedeniyle zorlayıcıydı.
G: En çok merak edilen konulardan biri de yarışlara nasıl hazırlandığınız. Bizlere biraz bu süreçleri, antrenman programlarınızı, nasıl beslendiğiniz anlatır mısın?
C.B: Hem mental hem de fiziksel olarak hazırlanıyorum. Genelde haftanın 5 gün spor salonunda oluyorum. Fiziksel olarak düzenli antrenmanlarım var, sakatlıklar yaşandığında masajlar da ekleniyor bu sürece. Mental olarak da refleks testleri gibi farklı farklı antrenmanlar yapıyoruz.
G: Peki kendine örnek aldığın bir pilot var mı?
C.B: Fernando Alonso… İnsan olarak ve pistteki tüm hareketleri ile sürüşü her zaman çok ilgimi çekti. İlk izlediğimden günden bu yana her hareketiyle çok başarılı bir pilot oldu. Çalışma şansı bulduğum ve alçakgönüllü olduğunu gördüğüm için kendisini daha çok sevdim. Sporcu kişiliğiyle Roger Federer’i de çok beğeniyorum.
G: Formula 1 pilotlarıyla da sık sık yan yana geliyorsun. Mesela aralarından kimlerle aran iyi? “Mentorum” dediğin bir isim var mı?
C.B: Evet Formula 1 pilotlarıyla aynı hafta sonu yarışıyoruz. Pist yürüyüşlerinde ya da aralarda görme şansımız oluyor ama çok konuşma şansımız olmuyor. Görüyorsunuz, selamlaşabiliyorsunuz ama onun dışında çok bir vaktiniz olmuyor. Sadece Formula 1 değil, Formula 2 pilotlarını bile görme şansınız olmuyor. Hep garajdasınız ve mühendislerle iş yapıyorsunuz. Hafta sonları genelde çok meşgul geçiyor.
G: Kaç kişilik bir ekiple yarışlara hazırlanıyorsunuz?
C.B: Takımımız 20-25 kişiden oluşuyor mühendisler ve mekaniklerle birlikte. Onun dışında yanımda kendi ekibim, yarış koçum, mühendisim, antrenörlerim oluyor. Toplamda 30’a yakın kişiden oluşan bir ekip diyebiliriz.
G: Formula keyifli olduğu kadar işin doğrusu oldukça da pahalı bir spor. Senin de yerel ve global pek çok önemli sponsorun var. Sponsorluk bu yarışta neden önemli?
C.B: Bu spor, ciddi maddi desteğin olması gereken bir spor. Gençlik Spor Bakanlığımızın ve Türkiye Otomobil Sporları Federasyonumuzun (TOSFED) da desteğini görüyorum. Ve tabii ki son üç yılda, gerçek pistlerde yarışıp kendimi gösterebilmem için bana inanan, fırsat veren çok değerli sponsorlarım var. Bugüne kadar bir çok yerli ve global markadan destek aldık bundan sonra da devam etmesini çok istiyoruz. Daha da ileriye gitmek için destek görmemiz büyük bir önem taşıyor.
G: Çok boş zamanın olmasa gerek. Olduğu zamanlarda neler yaparsın?
C.B: Sakin bir hayatım var. Spor yapmayı seviyorum, koşuya çıkıyorum, bazen bisiklete biniyorum, onun dışında bilgisayar oyunu oynamak da film/dizi izlemek de hoşuma gidiyor. Kendimi geliştirecek kitapları okumayı seviyorum.
G: Pistlerde olduğu kadar oyun dünyasında da iyisin. Mesala dünyaca ünlü pilotlarla oyun dünyasında da karşı karşıya gelir misiniz?
C.B: Formula 1 pilotları da oyunları çok seviyor ve oyun dünyasına hakimler. Sezon çok yoğun geçtiği için bu sırada pek oyun oynamaya vakit kalmıyor. Sezon aralarında, yaz arasında daha fazla fırsat doğuyor. Formula 1’den Max Verstappen, Charles Leclerc gibi isimlerle daha önceden oyun oynamışlığımız var.
G: Saatlerle aran nasıl, ne tür saatler seversin? Sponsorların arasında dünyaca ünlü saat markaları da oluyor zaman zaman, değil mi?
C.B: Saatlere ilgim var tabii ki. Özellikle Formula 1’de her takımın ve pilotun saat sponsoru var. Benim şu anda bir saat firmasıyla anlaşmam yok ama neden olmasın çok da isterim bir saat markasıyla çalışmak.
G: Yarışlar için çok geziyorsun, peki gittiğin yerleri keşfetme imkanın oluyor mu?
C.B: Seyahatim çok oluyor ama hepsi iş odaklı olmasından gittiğim yerleri maalesef çok keşfedemiyorum. Gittiğim yerlerde aklımda kalan yerler olursa ya sonradan yeniden gidiyorum ya da vakit varsa bir iki gün kalıp şehri gezmeye vakit ayırmaya çalışıyorum.
G: En sevdiğin yemek?
C.B: En sevdiğim yemek makarna.
G: Peki pist dışında tercih ettiğin otomobil markası ve modeli?
C.B: Pist dışında tercih ettiğim marka BMW. Özellikle model belirtmek gerekirse BMW’nin M serisi tüm otomobilleri diyebilirim ama favorim M8…
G: Pistte sürat yapıp, şehir trafiğinde takılmak çok canını sıkar mı?
C.B: Hayır canımı sıkmıyor, sakin sakin müzik dinleyip araba sürmenin keyfini çıkarıyorum. Yarış hafta sonlarının tersine bir acelem olmadığı için daha farklı bir keyifle araba sürüyorum.
G: Moralin bozuk olduğunda kendini nasıl motive edersin?
C.B: Negatife odaklanıp daha da moralimi bozmaktansa pozitif olanlara odaklanmaya çalışıyorum. Negatife odaklanmanın bir faydası olmuyor, pozitif gelişmelere odaklanarak neyi doğru neyi yanlış yaptığıma daha kolay odaklanabiliyorum. Doğru yaptıklarıma devam edip, yanlış yaptıklarımı da doğruya çevirmeye çalışıyorum.