Yerli ve Milli Dünyanın İlk Yangın İnsansız Hava Aracı “YİHA”

“Milli teknoloji hamlesinin bir parçası olabilmek” adına kararlıkla çalışmalarını sürdüren ELMAS Holding, 7/24 Yangın İnsansız Hava Aracı YİHA’ları ile de orman yangınlarıyla mücadelede hizmetlerine devam ediyor. Sadece yaz aylarında orman yangınları için değil, yılın 12 ayı farklı konfigürasyonlarda, özellikle kargo-taşıma gibi farklı alanlarda kullanılabilen YİHA’yı ELMAS Holding Yönetim Kurulu Başkanı Dilek Melissa Elmas’dan dinledik…

“Çok amaçlı bir İnsansız Hava Aracı olarak tasarlanan uçağımız, öncelikli olarak Orman yangınları ile mücadele kapsamında geliştirdiğimiz Tespit ve  Söndürme-YİHA sistemine sahiptir. Bunun yanı sıra kullanım amaçlarıma göre kolaylıkla modifiye olacak, Kargo (Yer-Destek, Lojistik), Keşif ve Gözetleme (Arama – Kurtarma), Zirai faaliyetler ve Haberleşme faaliyetleri temel görevlerini icra edebilmektedir.”

ELMAS Havacılık ve Savunma Sanayi  firması, Savunma Sanayi ve Havacılık için mevcut kamu – özel sektör firmaları ve müttefik ülkeler ile koordineli çalışarak, ülkemiz savunma ve havacılık sanayisinin; teknoloji, ürün, hizmet, kabiliyet ve kapasitesinin artırılması hedefiyle kuruldu. Hem Türk Savunma Sanayi ve Havacılığın yerli üretim potansiyelini arttırmaya hem de uluslararası temsilcilikler ve yaygın iletişim ağı ile bu ürünlerin pazarlanmasına katkı sağlamak misyonu ile çalışmalarına devam eden şirketi, ELMAS Holding Yönetim Kurulu Başkanı Dilek Melissa Elmas’tan dinledik…

“Dünya genelinde ve ülkemizde çeşitli araç kategorilerinin insansızlaşmasından yola çıkarak, orman yangınlarıyla mücadelede  risksiz, erken ve etkin çözüm için “YİHA Yatırım Planımız”  ve İHA-Uçak-Helikopterlerden oluşan “Yangın Söndürme Filosu” çalışmamız ortaya çıktı.”

G: Şirket olarak hedefleriniz nedir?

Dilek Melissa Elmas: Kısa ve net bir şekilde ifade edecek olursak hedefimiz, “Milli teknoloji hamlesinin bir parçası olabilmek“. Bunu firma olarak çok önemsiyoruz. Bu noktada kuruluş misyonumuz bizim için çok değerli. Tüm projelerimizde kuruluş misyonu ile hareket eden firmamız,  ele aldığı projelerin “yurt savunması” merkezli olmasına önem veriyor. Bundan hareketle,  ulusal ve uluslararası platformlarda milli menfaatlerimizi gözeterek, toplumsal faydayı amaç edinen, yerli ve milli üretimin bir parçası olan ve ülkemiz ihracat oranlarını artıran;  dışa bağımlılığı azaltan işbirlikleri ve doğrudan yabancı sermaye yatırımları içerisinde yer alan firmamız, sektörde fark ve değer oluşturan projelerde yer alıyor ve yer almayı hedefliyor.

G: Yangın İnsansız Hava Aracı (YİHA) projesi fikri nasıl ortaya çıktı, neden YİHA?

D.M.E: Maalesef ki, Silahlı Kuvvetlerimiz ve Emniyet güçleri haricinde en fazla şehidimizi Orman Bakanlığımız, yangınlarla mücadele esnasında vermiştir. Bu nedenle biz Elmas olarak orman yangınları ile mücadeleyi de “yurt savunması” olarak görmekteyiz. Orman yangınları ile mücadelede genellikle helikopterler ve uçaklar kullanılmaktadır. Lakin yanan bir yerin üzerinde uçmak, pilotlar açısından oldukça zorlu ve risklidir. Yıllar önce pilot arkadaşlarımızın, yanan ormanlarımız ve tüm canlılarımızın zarar görmesine dur demek  maksadıyla  çalışmalarımız başladı. Dünya genelinde ve ülkemizde çeşitli araç kategorilerinin insansızlaşmasından yola çıkarak da, orman yangınlarıyla mücadelede  risksiz, erken ve etkin çözüm için, İHA ile yangının otonom olarak tespit edilmesi ve anlık müdahale yapılmasını sağlayan “YİHA Yatırım Planımız”  ve İHA-Uçak-Helikopterlerden oluşan “Yangın Söndürme Filosu” çalışmamız ortaya çıkmıştır. Böylelikle pilotlarımızın ve ekiplerimizin yangın ile olan mücadelelerinde yanlarında yer alarak; vatandaşlarımızın, insanlarımız ve hayvanlarımızın can güvenliğini sağlayarak; biyolojik çeşitlilik ve ekosistemi de koruyarak, firmamızın varoluş mottosu olan “yurt savunması”nın parçası olmayı, maliyet etkin çözümümüz ile de Türkiye ekonomisine katkı da bulunmayı planlıyoruz.

G: YİHA’larin maliyet etkin olmasından ve ekonomik olarak Türkiye’ye katkısından bahsediyorsunuz. Bunun ne şekilde olmasını öngörüyorsunuz? 

D.M.E: Türkiye, savunma sanayi ve havacılık alanlarında, özelikle insansız hava araçları teknolojilerinde hâlihazırda ciddi atılımlar yaparak maliyet etkin çözümler üretmekte ve ihracatını her yıl arttırarak ulusal-uluslararası arenada ilgi odağı olmaktadır. Orman yangınları ile mücadele kapsamında ise kullanılan amfibi yangın söndürme uçağı satın alımı-kiralama zor ve zaman alan bir süreç olmasının yanı sıra, yüksek maliyet ve uzun teslim süreleri  ile tüm dünyada tedarik zincirinde ciddi zorluklar yaşanmaktadır. Bu anlamda YİHA’larımız  amfibi yangın söndürme uçaklarıyla  kıyaslandığında, satın alma ve işletme maliyetleri; hızlı üretim ve teslimat  süreçleriyle çok ciddi avantajlar sağlayarak, dışa bağımlılığı da azaltıyoruz. Bunu yaparken de, her ne kadar insansız hava aracı olsa da, İHA’lar yer istasyonunda pilotlarımız tarafından kullanılacağı için, pilotlarımızda sistem içerisinde kalmış oluyor. “Dünyanın en pahalı uçağı yerde atıl durumda olan uçaktır”.  YİHA’larımız sadece yaz aylarında orman yangınları için değil, yılın 12 ayı farklı konfigürasyonlarda, özellikle kargo-taşıma gibi farklı alanlarda kullanılabilmektedir. Orman yangınları sonrasında ekosistemin oluşmasının yıllar aldığını düşündüğümüzde ise, orman yangınları ile etkin mücadele sağlayarak ülke ekonomisine katkı sağlamaktadır. Uluslararası arenada YİHA’larımız ciddi ihracat potansiyeli oluşturmaktadır. Akdeniz iklim kuşağında yer alan tüm ülkeler ve Amerika, tüm dünyada amfibi uçak tedarikinde yaşanan zorluklar, iklimsel  değişiklikler ve dünya genelinde çeşitli araç kategorilerinde hava, kara, deniz araçlarının çeşitli boyut ve kategorilerinin insansızlaşmasi ile yaşanan teknolojik gelişmeler ihracat potansiyelini desteklemektedir. Bu nedenlerle, YİHA’larımızın öncelikle maliyet etkin olması ve ülkemizin YİHA-hub olması stratejimiz kapsamında ihracat oranlarına olumlu yansımaları ile Türkiye ekonomisine ciddi katkı sağlayacaktır.

G: YİHA’ların farklı konfigürasyonları olduğundan bahsettiniz. Bu  özellikleri nedir?

D.M.E: Çok amaçlı bir İnsansız Hava Aracı olarak tasarlanan uçağımız, öncelikli olarak Orman yangınları ile mücadele kapsamında geliştirdiğimiz Tespit ve  Söndürme-YİHA sistemine sahiptir. Bunun yanı sıra kullanım amaçlarıma göre kolaylıkla modifiye olacak, Kargo (Yer-Destek, Lojistik), Keşif ve Gözetleme (Arama – Kurtarma), Zirai faaliyetler ve Haberleşme faaliyetleri temel görevlerini icra edebilmektedir. YİHA sistemimiz ise, dünyanın ilk ve tek amfibi insansız hava aracıdır. Farklı insansız hava araçları ve yangın söndürme uçaklarından esinlenerek, yaklaşık 2-ton faydalı yük taşıma kapasitesine sahiptir.  7/24 gece, gündüz ve kesintiye uğramadan hizmet verebilmek amacı ile temelde, Orman Yangınları ile mücadele edebilmek maksadıyla tasarlanmıştır. YİHAmız yangını kendisi erken tespit edebilmekte ve anlık olarak yüksek manevra kabiliyeti ile herhangi bir can kaybı olmadan yine kendisi doğrudan müdahalede bulunabilmektedir. Geliştirdiğimiz YİHA yangın tespit teknolojisi ile çok hızlı bir şekilde yangını tespit edip, hâlihazırda uygulanan yangın tespit sistemlerine de entegre olarak anında bilgi transferi gerçekleştirmekte, diğer hava platformları ve yer ekipleri yangın yerine ulaşana kadar da anlık ve hızlı söndürme faaliyetlerini gerçekleştirmektedir. Bu şekilde YİHA’larımız diğer yangın söndürme platformları ile koordineli şekilde hareket ederken, YIHA-Uçak-Helikopterden oluşturulacak karma filo ile daha verimli çözüm de oluşacaktır.

G: Şirket olarak bize yatırımlarınızdan ve olası işbirlikleri ile ilgili düşüncelerinizden bahsedebilir misiniz?

D.M.E: Savunma Sanayi Eko Sistemimizin tüm paydaşlarla birlikte yerli ve milli teknolojileri geliştirilmesi hususunda ki çalışmalara bizler de firma olarak destek vermekte, yatırımlarımızı bu yönde yapmaya dikkat etmekte ve yatırımcılar ile oluşacak yeni işbirliklerine önem vermekteyiz. Bu yöndeki projelerimizden biri, sektörel ve ülkemizin mevcut ihtiyaç ve gereksinimlerinin farkındalığıyla tamamen öz kaynaklarımız ile finansa ettiğimiz küçük ve orta ölçekli kalibreler için bir mühimmat üretim tesisi kurma girişimimiz devam etmektedir. Yurt dışından satın alınan çeşitli tipte mühimmatı üretilerek güvenlik güçlerinin kullanımına sunmayı planlıyoruz. Diğer taraftan önümüzde duran acı bir tablo ve “yurt savunması” olarak gördüğümüz YİHA projemiz var. Bu noktada ELMAS firması olarak, Türkiye’de ve dünyada her yaz daha da artacağı öngörülen orman yangınları ile mücadelede kullanılmak üzere “YİHA Yatırım Planımızı” hayata geçiriyoruz. YİHA’mız, maliyet etkin çözüm sağlaması ile birlikte teknoloji ve AR-GE çalışmalarına ek olarak  maliyetlerini daha da düşürebilme potansiyeline sahiptir. Alanında tek olması, henüz başka üreticinin bulunmaması;  geleceği olan ve çok ciddi büyüme potansiyeli vadeden niş bir alan olması ve dünyanın ilk büyük ve tek amfibi insansız yangın söndürme uçağı – markası olmamız nedenleri ile hem Türkiye de hem dünyada ciddi fırsat ve kazanç oluşturmaktadır. Bununla birlikte, insansız hava araçlarının farklı kurum ve kuruluşlar tarafından  farklı konfigürasyonlarda da kullanılabilmesini sağlayan yatırımlarımıza devam etmekteyiz. Bu doğrultuda büyük yatırımcılar ile oluşacak yeni işbirliklerine açığız. Sektörde zihniyet devri çok önemli. Biz Seyit Onbaşıların torunuyuz. Bu değerin bilincinde dijitalleşen dünya koşullarına insan gücümüzün,  iş süreçleri ve teknolojimizin dönüşümünü sağlayarak öncüsü ve uygulayıcısı olmak gerekli. Biz de hem süreç hem de son tüketiciye ulaşan birçok modernleşme-dijitalleşme projesi çalışması içerisindeyiz son zamanlarda. Hem tüketici talebi hem de üretim teknolojileri bunu gerekli kılıyor. Biz firma olarak zamanı ve teknolojiyi iyi takip etmeye ve adapte olmanın önemine inanıyoruz. Yeniliklere açık olmaya ve vizyoner olmaya verdiğimiz önem sayesinde, erken hareket edip fırsatları erken yakalamak için gelecek dönem planlarımızı da buna uygun olarak yapıyoruz.  Önemli olan sektörde yer alan şirketlerden biri olmak değil, gerçekten değer ve fark oluşturan olmak. Makamlar gelip geçici. Makamı bıraktığınızda arkanızda olumlu eser, değer bırakıp bırakmadığınız önemli. Bırakılan eserin ise kesinlikle Devletimize, Emniyetimize, Askerimize, Jandarmamıza hizmet esaslı olması gerekli. Ben kazanayım da ne olursa olsun yaklaşımıyla yaklaşan bir kere kazanıyor en fazla iki kere. ‘Ama hep beraber kazanalım’, kazandığımız yararlı, sürdürülebilir ve uzun vadeli olsun düşüncesi daha değerli. Gerisi boş.

G: Rekabetin çok yoğun olduğu farklı bir sektörde çalışıyorsunuz. Bununla ilgili ne düşünüyorsunuz?

D.M.E: Sporcu bir kişiliğim var ve bu nedenle inanırım ki rekabet her zaman kaliteyi getirir ve olduğu sektörü genişletir. Tekelcilik ise genel inancın tersine, sektörü öldürür, fiyat artar, kalite düşer ve sistem gelişimi zorlaşır. Rekabet ise piyasayı geliştirir. Dolayısıyla faaliyet gösterdiğimiz alanda daha çok rakiplerimizin olmasını isteriz tabii. 

G: Türk ekonomisini nasıl buluyorsunuz? Türkiye’nin geçtiği ekonomik bu süreçte ne tür sıkıntılar yaşıyorsunuz?

D.M.E: Ne yazık ki zor günlerden geçiyoruz ülkece. Birçok firma gibi tahsilat sorunu yaşadık, yaşıyoruz da. Siz ödemelerinizi zamanında, üstelik yabancı para ile yapıyorsunuz ama müşteri tarafında vadeler uzayabiliyor. Bir de kur artışı olunca elbette ciddi kayba neden oluyor bu süreç. Ancak biz bu ülkenin potansiyeline hep inandık, inanmaya da devam ediyoruz. 15 Temmuz hain darbe girişimin sürecinde de, bugün de birçok iş kolunda küçülmeler yaşanırken  projelerimizi devam ettirdik şuanda da biz YİHA projemizi kuruyoruz. Diğer projelerimiz de sıradalar. Üstesinden geliyoruz çok şükür. Her şey güzel olacak. 

G: Pozitif olmayı nasıl başarıyorsunuz?

D.M.E: Genel olarak evet, pozitif düşünüyorum, olayları ve kişileri iyi gözle değerlendiriyorum ama hemen depresif de olabilirim. Depresyona giren biri de değilim ama dua etmeye çok inanıyorum. Her olaya iyi bakmanın, iyi geldiğini düşünüyorum. Dedikodudan, kötü enerji veren şeylerden, maskeli insanlardan uzak duruyorum.

G: Tüm Türkiye sizi YİHA sevdanızla tanıyor. Peki, bunun dışında sizi tanımlayan başka neler olduğunu söyleyebilirsiniz?

D.M.E: Hayatımın ayrılmaz parçası  sevdiklerim ve onunla birlikte işim geliyor. Çünkü uzun senelerdir savunma sektöründe çalışmalarda bulunuyorum. Ve özellikle konu benim Devletim olduğunda Emniyet gücümüz ve Askerimiz olduğunda ben yaptığım işi hizmet olarak gördüğüm için hayatımda önemli bir yere sahip oluyor yaptığım iş. Sonrasında ve bunlarla birlikte  spor, doğa, hayvanlar hayatımın parçası. Bunun dışında beni ben yapan inançlı ve vizyoner olmam,  merakını kaybetmeyen, yeniliklere  açık, okumayı seven, çalışkan biri olduğumu düşünüyorum. Çevremde direkt bir insan olarak bilinirim, filtrem ve maskem yoktur. Tarz olarak da sade ve sakin hayatı severim.

G: ABD’de ve İngiltere’de eğitim almanızın size en büyük katkısı ne oldu?

D.M.E: Başta yabancı dil ve farklı ülke insanları ile dost olabilmeyi kattı elbette ama en önemlisi Amerika’da ve farklı düşünülse de İngiltere’de de benzer şekilde, alçakgönüllülüğü  öğrendim. Onlarda ego yok. Belki de toplum olarak üzerinde çalışılması gereken en büyük eksiğimiz bu.

G: Sizce iş hayatında başarılı olmak ile sağlıklı yaşam arasında bir bağlantı var mı? 

D.M.E:  Kesinlikle… Atatürk’ünde dediği gibi, “sağlam kafa sağlam vücutta” bulunuyor. Bu anlamda beden, ruh ve zihin bütünlüğünü sağlamak önem kazanıyor. Bunun için de spor benim için bir hayat biçimi oldu. Spor yapmadığım zaman bağışıklık sistemim daha çok düşüyor, onu fark ettim. Bırakınca çok kötü bir şekilde etkileniyorum, biliyorum bunu. Spor bedenen sağlık, güzellik ve estetiğin yanı sıra takım  çalışmasını, liderlik, özgüven, fedakârlığı, azmi, zaman yönetimini, rekabet ruhunu, başarıyı ve başarısızlığı deneyimleyerek beden-ruh-zihni eğitir. Bunlar olmadan da hayat olmaz. İyi beslenirseniz de enerjiniz ona göre artıyor. Kötü beslenmek insanı daha yorgun ve enerjisiz yapıyor. Yani iyi beslenmek sizi pozitif etkiliyor. Sağlığına önem veren herkesin China Study çalışmasını okumasını tavsiye ediyorum.

G: Şu ara Türkiye’deki en zor soru “Nasılsınız”? olmalı…

D.M.E: Pozitif düşünelim öyle olsun. Çok iyiyim. Zor bir hayatım olduğu için bugün ne olursa olsun ben yoluma devam ederim. İç huzurumu sağlıyorum. Ortamdaki gerginlikten kendimi koparıp küçük, konforlu bir alanda kendimi iyileştirmeyi tercih ederim. Zaten o yüzden çok ortalıkta görünmem. Çünkü kendimi korumaya alıyorum. Enerjimi ve frekansımı hep yüksek tutuyorum.

G: Bulunduğunuz sektörde kadın olmak?

D.M.E: Dünyada ve Türkiye’de gerçek ve sürekli bir başarıyı, bizleri olması gerekli geleceğe uyumlayacak değişimi yakalamak için, kadın erkek farkı gözetmeksizin herkesin potansiyelini tam anlamıyla hayata geçirmesi ve bir bütünün parçası olarak birbirini anlaması desteklemesi gereken bir dünyadayız. İş hayatında karşılaşılan güçlükleri kadın ve erkek birbirlerine destek vererek aşmaya başladıklarında, her şey sadece “insan olmak” perspektifinden değerlendirildiğinde; güçlü sektör, güçlü iş yaşamı ve güçlü bir toplum oluşturmuş olacağız.

G: Evde yine çalışan bir kadın mısınız yoksa hamarat mısınız? 

D.M.E: Ev işleri konusunda evet, hamaratım. Evimin güzel kokmasını severim. Yemek yapmak benim için terapi gibi. Yapınca güzel yemek yaparım, yapmayı da severim. Ama fazla yemek yapıyorum diyemem.  İnsanın yemek yapmaya vakti olmaz mı? Benim artık gerçekten yok. Halbuki Boston ya da New York’da yaşarken yada Londra’da gözümün dönüp karda kışta  yağmurda, yollar kapalıyken hiçbir insan yollarda değilken, canım mantı istedi diye malzemeleri bulmak için yollara düştüğümü anımsarım.

G: Bu yoğun tempo sizi sıkmıyor mu?

D.M.E: Bu koşturma sayesinde ayakta kaldığımı düşünüyorum ben. Sabah en geç 5’te uyanıyorum. İş, spor, düzenli hayat, sağlıklı beslenme. Çalıştıkça ışıldıyorum. Tam tersine çalışmadığım zamanlarda sabah kalktığımda daha mutsuz hissederim. Ben 18 yaşından beri çalışıyorum. Başka bir hayat bilmiyorum. 1 yıl evde oturayım, öyle bir şey yaşamadım.

G: Sizi ne motive ediyor?

D.M.E: “Statü Endişesi” diye bir kitap okumuştum. Tavsiye edebileceğim okunması gerekeli bir kitap; para, statü, aşk… Bunlar mutluluğun anlık ve kısa vadeli formülleri. Sağlık çok önemli olmakla birlikte seni uzun vadede mutlu edecek tek şey çok sevdiğin işi yapmak. Ben çok sevdiğim ve bunun da ötesinde çok saygı duyduğum bir işi yapıyorum. Savunma sektöründe etik çalışmak ve sektörde varlığını devam ettiren bir firma olarak, devletine askerine emniyetine hizmet ettiğin bilinciyle iş yapmak beni motive ediyor. 

G. Nasıl bir kadınsınız?

D.M.E: Çok net bir kadın… Nasıl görünüyorsam o, samimiyim! Doğal olmayı çok seviyorum. Kinci, kıskanç, haset yapan ve dışlayan biri değilim, merhametliyim. Kendimi iyileştiren, hiçbir şeye ve hiçbir kimseye küsmeyen, asla vazgeçmeyen, başına ne gelirse gelsin yıkılmayan bir ruhum var. Belki de aksi durumu yaşamaya lüksüm yok benim. Hayat bana affetmenin ve kendinde olmanın ne kadar kıymetli olduğunu öğretti. Herkesi, her durumu ve her şeyi affedin. Ben de bir melek değilim. Tabii ki benim de anlık içselleştirdiğim, derinden kırıldığım yara aldığım ve kızdıklarım oluyor. Ama Allah’ın affedenleri sevdiğine inandığım ve affedememenin insana nasıl bir sıkıntı verdiğini bildiğim için kendimi temiz tutuyorum.

G: Duygularınız yönlendirir mi sizi? 

D.M.E: Bıraksanız belki de bir terazi kadını olarak belki de tamamen duygularım tarafından yönetilecektim. Ama öyle bir kadın değilim. Hiç unutmuyorum  çok değer verdiğim bir devlet mensubu “kurtlar sofrasındasın” demişti bana. Sert bir işte çalışıyorum. Bir de yükselenim başak, o da etkili olabilir. Duygularımla hareket etmiyorum, yıllarca kendi ayaklarımın üzerinde durdum. Sırtımı da kimseye yaslayamadım, kötü bir durum bu tabii ki. Ben de isterdim güvenebileceğim bir şeyler olsun hayatımda, ona sığınayım, ona yaslanayım ama olmadı. Oradan kaynaklı sanırım, duygusallığım neredeyse sıfırdır benim iş hayatında. Bir kere duygusal olduğumda da bedelini ağır ödedim. Onun dışında evime çekildiğim zaman dünya tatlısı, pamuk gibi, gülen, mutlu bir kadınımdır.

G: Sıkıldığınızda, bunaldığında ne yaparsınız? 

D.M.E: Eve kapanırım. Ya da hemen tatile çıkarım. Uzaklaşmak sanırım bu sorunun cevabı. Üç günüm varsa hemen uçağa binip giderim bir yere. Herhangi bir nokta.

G: Kitap okur musunuz? 

D.M.E: Evet, hem de aynı anda üç bazen dört tane. Seyahatlerde kişisel gelişim kitapları okurum. Kafam doluyken daha kolay okunan biyografi gibi kitapları okurum.

G: Nasıl bir alışveriş kadınısınız?

D.M.E: Ben hep aynı yerlerden, aynı modacılardan alışveriş yaparım. Beğendiğim bir mağazanın hep aynı şubesinden alırım ve  beni tanırlar artık. Gerçekten dolaşacak, kıyafet deneyecek ilgim ve duygum yok. Kıyafetin görselini gördüğümde üzerimde nasıl duracağını anlıyorum. Bana ne renk yakışır, ne giyilir iyi biliyorum, en önemlisi kendimi iyi tanıyorum.

G: Son olarak, kız çocuklarına ve kadınlara ne tavsiyede bulunursunuz?

D.M.E: Cinsiyet ayrımı ben şahsım adına yapmıyorum ama yaşadığımız coğrafyada da pozitif ayrımcı bir insanım sanırım. Bu nedenle bu cümleyi kendim için tekrarlamakla da birlikte, tüm hemcinslerime; ‘önlerine engeller çıkabilecek ve bu engeller çoğu zaman insan kaynaklı olabilecek. Bazen de maalesef ki bu engeller zorluklar onların çok sevdiği, değer verdiği arasından da olabilecek. Ama lütfen her ne olursa olsun hayallerinden vazgeçmesinler, hayallerimizden vazgeçmeyelim’.