Londra Moda Haftası’nın en gözde defileleri, 2025 ilkbahar/yaz trendlerine karakteristik bir “İngiliz dokunuşu” kazandırdı.
Eylül ayının yoğun temposuyla birlikte , moda serktörünün ikinci durağı Londra oldu. 40. yılını kutlayan Londra Moda Haftası, büyük merakla bekleniyordu. Bu yıl, Burberry ve JW Anderson gibi köklü markaların yanı sıra genç yeteneklere de sahne sunarak, İlkbahar/Yaz 2025 tahminlerine minimalist, pratik ve daha olgun bir İngiliz perspektifi ekledi. Londra’da öne çıkan isimler arasında Harry Styles iş birlikli i S.S. Daley, Calvin Klein, Simone Rocha, Erdem gibi markalar yer aldı.
Burberry
ondra serüveninin en gözde duraklarından biri, Burberry sayesinde National Theatre (Ulusal Tiyatro) oldu. Daniel Lee’nin kreatif direktörlüğündeki bu İngiliz klasik markası, mekan seçimi ve podyum tasarımını sanatçı Gary Hume’a emanet etti. Lojistik açıdan Hume’un uzun yeşil muşambalarının sığabileceği yüksekliğe sahip alanlar kısıtlıydı ve Hume’un 1990 yılında benzer bir tema ile gerçekleştirdiği “Bays” sergisine atıfta bulunarak National Theatre’ın beton, endüstriyel atmosferi defile için ideal bir arka plan oluşturdu. Kreatif direktör Lee, bu koleksiyonla Hume’un çalışmalarındaki ‘hafifliği’ yansıtmayı amaçladı. 2000’ler esintili zarif kargo pantolonlardan katmanlı pelerinlere, güneşten açılmış renklerde dış giyim parçalarına ve pullu elbiselere kadar uzanan koleksiyonda, Burberry’nin ikonik damalı deseni sürekli bir şekilde ön planda yer aldı.
Nensi Dojaka
LVMH Prize yarışmasını kazandıktan sonra çalışmalarına bir yıldan uzun bir ara veren Arnavut tasarımcı Nensi Dojaka ise Londra ile beraber moda takvimlerine geri döndü ve kendine has estetiğini geliştirmeye devam etti. İnce işlemeli ve bol detaylı iç çamaşırı silüetlerini narin çapraz askılar, çiçekli motifler ve fırfırlarla birleştiren Dojaka, aynı zamanda defilenin ortasında Calvin Klein ile önceki hafta açıklanmış olan bir işbirliğine yer verdi. Böylece hem daha geniş bir seyirci kitlesine ulaşmayı, hem de markasının yeni bir sayfa açarken kendisini dönüştürebileceğini göstermeyi başardı.
Simone Rocha
Simone Rocha tiyatro, bale ve performans sanatlarının çeşitli aşamalarından esinlendiği tasarımlarda hafif, renkli, romantik bir ihtişamı “yarım kalmışlık” hissiyle harmanladı. Tütü etekleri ve sallantılı kristalleri, Crocs işbirliğiyle tasarladığı bir bale ayakkabısı yorumu eşliğinde sergiledi.
JW Anderson
Londra’nın vazgeçilmez isimlerinden biri olmaya devam ediyor. Geçtiğimiz yıl boyunca çeşitli markalar altında sergilediği koleksiyonlarla büyük takdir toplayan kreatif direktör Jonathan Anderson, bu yeni koleksiyonunda “katı” veya “disiplinli” olarak tanımlanabilecek bir tarz benimsedi. İpek saten, kaşmir yün, belirli bir tür deri ve işleme, pul ile sadece dekoratif amaçlı dantel kullanarak kendini “kısıtlanmış bir materyal kütüphanesi” ile sınırlamayı tercih etti. Mini elbiselerini, ‘trompe l’oeil’ olarak bilinen üç boyutlu baskı tekniğiyle bir adım ileri taşıyarak ona “manipülasyon ustası” unvanını kazandırdı. Koleksiyonun imza silüeti ise deri ve ipek saten kullanılarak tasarlanan çan etekleriydi.
Erdem
Londra’da dikkat çeken bir diğer tasarımcı, Erdem markasının yaratıcısı Erdem Moralıoğlu oldu. İlkbahar/Yaz 2025 koleksiyonunda cinsel yönelim, maskülenite ve feminite ayrımı, sevgi ve amaç gibi temaları ele alan tasarımcı, Radclyffe Hall’un 1928 tarihli romanı “The Well of Loneliness” (Yalnızlık Kuyusu) içindeki çok yönlü karakterlerden esinlendi. Özel dikim takım elbiselerden hafif ve parlak elbiselere kadar geniş bir giysi yelpazesi sunan Erdem, geleneksel cinsiyet kalıplarının dışına çıkarak özgün bir tarz benimsedi.
S.S. Daley
Ünlü şarkıcı Harry Styles’ın yatırımcı olarak yer aldığı ve ön sırada Anna Wintour ile birlikte izlediği defile, Steven Stokey-Daley’nin S.S. Daley markasına aitti. İngiliz kast sistemine eleştirileriyle bilinen Daley, bu defa daha zarif, rafine ve günlük hayatta kullanılabilecek bir koleksiyon sundu. 1920’ler ve 1930’ların ünlü İngiliz sanatçısı Hannah Gluckstein’den ilham alarak “Gluck” adını verdiği bu koleksiyon, maskülen tasarımlar ile feminen kodlar arasındaki dengeyi vurguluyordu. Daley, bu karşıtlığı keskin hatlara sahip özel dikim ceketleri, feminen elbiseler ve boncuklu çiçek desenleriyle bir araya getirerek defilede gözler önüne serdi.