Dedeman’ın 4. Kuşak Yolculuğu: Murat Özmestçi ile Gelenekten Geleceğe

Dedeman Hotels & Resorts International Yönetim Kurulu Başkan Vekili Murat Özmestçi, dört kuşaktır süregelen markayı ‘kalıcı, pozitif ve toplumsal fayda yaratan bir dönüşümle’ geleceğe taşıyor. Mühendislik altyapısını insan odaklı liderlik anlayışıyla harmanlayan Özmestçi, yeni nesil konuk deneyimi, profesyonel aile yönetimi ve sektörel iş gücü sorunlarına dair dikkat çekici analizler sunuyor.

Merve Yedekçi

Murat Özmestçi

Türkiye’nin köklü otelcilik markalarından biri olan Dedeman Hotels & Resorts International, yalnızca bir konaklama zinciri değil, aynı zamanda dört kuşaktır süregelen bir kültür mirası. Bu mirası geleceğe taşıyan isimlerden biri de Yönetim Kurulu Başkan Vekili Murat Özmestçi. Mühendislik eğitimiyle başlayan profesyonel yolculuğunu otelcilik sahasında şekillendiren Özmestçi ile kariyerinden liderlik anlayışına, sektördeki dönüşümden kişisel ilhamlarına uzanan samimi ve kapsamlı bir röportaj gerçekleştirdik. Söze, eğitim geçmişinden yola çıkarak otelcilik sektörüne yönelme kararının ardındaki motivasyonu sorarak başladık: Northfield Mount Hermon’daki lise eğitiminiz ve Illinois Institute of Technology’de aldığınız makine mühendisliği eğitiminin ardından otelcilik sektörüne yönelmenizin ardındaki motivasyon neydi?

“Aslında otelcilik benim çocukluğumdan beri hayatımın bir parçasıydı ama bu alana bilinçli bir şekilde yönelmem, zamanla şekillenen bir süreç oldu. Mühendislik okumam insan ve sistem dengesini anlamam açısından bana çok şey kattı. Daha sonra işin mutfağına girdiğimde bu teorik bakışla sahadaki gerçeklerin birleştiği bir alanla karşılaştım. Bu da otelciliği benim için daha anlamlı kıldı. Sistem kurmak, süreci analiz etmek, çözüm üretmek… Üniversite yıllarım boyunca sadece teknik bilgiye odaklanmadım. Chicago gibi çok kültürlü bir şehirde yaşamak, farklı perspektiflerle tanışmamı sağladı. Aslında bu da liderlik anlayışımın temel taşlarından biri oldu: farklı bakış açılarını dinlemek, onları bir araya getirebilmek. İlk mühendislik stajımı İstanbul Havalimanı’nda yaptım. Belki kulağa doğrudan kariyerime hizmet etmeyen bir alan gibi geliyor ama orada şunu öğrendim: dev bir projenin içindeki en küçük detay bile büyük resmi etkileyebiliyor. O deneyim bana organizasyon yapısını okumayı, ekipler arası koordinasyonun önemini ve sahada karar almanın ne kadar hızlı ve net olması gerektiğini gösterdi. Otelciliğe yönelmem ise biraz daha içgüdüsel gelişti diyebilirim. Ailem bu alanda köklü bir geçmişe sahip ama ben kendi yolumu çizerken gerçekten bu işin içinde olmak istedim. Dedeman Bostancı’da Management Trainee programına katıldım. Orada tam anlamıyla işin mutfağında çalıştım. Resepsiyon, kat hizmetleri, mutfak, satış… Hepsine dokundum. Özellikle pandemi döneminde operasyonları yeniden kurgularken, otelciliğin aslında çok canlı bir yapı olduğunu daha iyi anladım. Her gün başka bir sorun çıkıyor ve her çözüm, doğrudan bir insan deneyimine dönüşüyor. Bugün geldiğim noktada, mühendislikten gelen sistematik düşünme şeklimle, otelcilikte öğrendiğim insan odaklı yaklaşımı bir arada kullanmaya çalışıyorum. Bu da bana yalnızca “işleri yürütmek” değil, onları geliştirmek ve dönüştürmek için alan açıyor. Biraz da denge meselesi: Gelenekten gelen değerlerle, yeni neslin beklentileri arasında bir köprü kurmak gerekiyor. Ben de her zaman o köprüyü sağlam kurmaya gayret ediyorum.”

Liderlik, Kültür ve Sorumluluk Üzerine

Dedeman markası, bir aile şirketi olmanın ötesinde Türkiye’nin konaklama kültürüne yön veren bir değer. Bu köklü yapının geleceğini şekillendirme sorumluluğunu ise Murat Özmestçi, şu sözlerle tanımlıyor: “Dedeman, Türkiye’de konaklama kültürünün şekillenmesinde önemli bir rol oynamış; sadece bir otel zinciri değil, aynı zamanda bir yaşam biçimini temsil eden bir marka. 4. kuşak temsilcisi olarak bu yapının geleceğini şekillendirme sorumluluğu benim için hem büyük bir onur hem de ciddiyetle üstlendiğim bir görev. Dedeman ismi, sektörde güvenle anılan bir isim. Bu güvenin oluşması yıllar süren bir emeğin ve istikrarın sonucu. Bugün bu markanın temsilcilerinden biri olarak, kendini güçlü biçimde hissettiren bir sorumluluk taşıyorum. Ancak bu duygu sadece yük değil; neye ve neden emek verdiğimi bana hatırlatan, yön gösteren ve motive eden bir iç kuvvet aslında. Bir yandan köklü geçmişimize saygı duyarak bu mirası korumaya çalışırken, diğer yandan da bugünün ve yarının dünyasında nasıl bir Dedeman olması gerektiğini düşünerek hareket ediyorum. Misafir beklentileri dönüşüyor, seyahat kavramı anlam değiştiriyor, sürdürülebilirlik artık bir tercih değil zorunluluk. Dolayısıyla kültürü taşımanın yolu, onu durağan tutmak değil; yaşayan, gelişen bir yapıya dönüştürmekten geçiyor. Ben de bu markayı geçmişten aldığı güçle geleceğe hazırlamak için çalışıyorum. Buradaki temel motivasyonum; sadece iyi oteller inşa etmek değil, güven duygusunu, kalite anlayışını ve misafirperverliği yeni nesillere de aktarabilmek.”

Duygusal Mirası Koruma, Kurumsal Yapıyı Güçlendirme

Aile şirketlerinde profesyonelleşme süreci, çoğu zaman zorlu bir dengeyi gerektirir: Duygusal bağların sıcaklığı ile kurumsal yönetimin gerekliliklerini aynı potada eritmek. Dedeman Hotels & Resorts International, bu dönüşümü başarıyla sürdüren ender yapılardan biri. Özmestçi, aile içinde profesyonelleşmeyi bir dönüşüm süreci olarak gördüklerini belirtiyor ve bu süreci şöyle özetliyor: “Duygusal mirasımızı korurken, kurumsal yapıyı güçlendirmeye odaklanıyoruz. Rollerimizin net olması, ortak vizyonun belirlenmesi ve karar alma mekanizmalarının şeffaflığı bizim için çok önemli.” Bu dönüşümün merkezinde ise kuşaklar arası güçlü bir iş birliği yer alıyor. Annesi Banu Dedeman’ın değer odaklı ve adil liderliği, Yönetim Kurulu Başkanı Ergün Demiray’ın stratejik bakış açısı ve Murat Özmestçi’nin genç, dijital odaklı yaklaşımı; şirketin yönünü belirleyen temel unsurlar arasında. “Farklı dönemlerin deneyim ve beklentilerini aynı masada buluşturabilmek, profesyonel aile birlikteliğinin en güçlü tarafı,” diyen Özmestçi’ye göre bu çeşitlilik, karar alma süreçlerine de bütüncül ve sürdürülebilir bir perspektif kazandırıyor. Dedeman örneği, aile şirketlerinin doğru yapılandırıldığında kurumsallaşmanın önünde değil, tam merkezinde yer alabileceğini açıkça ortaya koyuyor.

Fark Yaratan Sıcak, İnsani Yaklaşım

Lüks otelcilikte unutulmaz konuk deneyimi, sadece yüksek kalite ve konfordan ibaret değil; aslında “insan” ile kurulan bağda gizli. Misafir, kendini değerli ve özel hissettiğinde, deneyim kalıcı oluyor. Bu da detaylarda, küçük ama anlamlı dokunuşlarda saklı. Doğru zamanda gelen samimi bir ilgi, misafirin ihtiyaçlarını önceden sezebilmek, kişiselleştirilmiş hizmetler ve içtenlikle sunulan güler yüz, lüksün gerçek anlamını oluşturuyor. Bir otelin fiziksel güzelliği ve teknolojisi ne kadar gelişmiş olursa olsun, asıl fark yaratan o sıcak, insani yaklaşım. Misafirlik, sadece ağırlamak değil; onun yolculuğunun bir parçası olmak ve ona kendi evinde olduğu hissini verebilmek. İşte bu yüzden lüks otelcilikte “insan” her şeyin merkezinde yer alır.

Toplumsal Fayda Yaratan Dönüşüm

Türkiye’nin 2028 turizm hedefleri arasında yer alan “60 milyon turist, 60 milyar dolar gelir” vizyonu, sektörde yalnızca niceliksel değil, niteliksel bir dönüşümün de işareti. Bu büyüme hedefini yalnızca artan ziyaretçi sayılarıyla değil, kaliteli ve sürdürülebilir deneyimlerle desteklemek gerektiğini savunan Dedeman Hotels & Resorts International, attığı yenilikçi adımlarla sürece katkı sunmayı sürdürüyor. Yönetim Kurulu Başkan Vekili Murat Özmestçi, bu vizyona bakışlarını şöyle özetliyor: “60 milyon turist, 60 milyar dolar gibi rakamlar sadece sayısal hedefler değil; aynı zamanda sektörün kalite ve çeşitlilik açısından da ne kadar gelişmesi gerektiğinin göstergesi. Dedeman olarak biz, bu büyümenin sadece sayıların artmasıyla değil, deneyimlerin iyileştirilmesiyle mümkün olduğuna inanıyoruz. Markamız, yerli ve yabancı misafirlerin beklentilerini en üst seviyede karşılamak için yatırımlarını sürdürüyor; sürdürülebilirlikten teknolojiye, hizmet kalitesinden yeni nesil konseptlere kadar pek çok alanda yenilikçi adımlar atıyor. Böylece hem Türkiye’nin turizm gelirlerine katkı sağlıyor hem de ülkemizin marka değerini güçlendiriyoruz. Dedeman için bu vizyon, büyümeyi sadece ölçek olarak değil; sektörde kalıcı, pozitif ve toplumsal fayda yaratan bir dönüşüm olarak görmek anlamına geliyor. Bu yolda üzerimize düşeni yapmaya devam edeceğiz.”

Genç Yetenek Bulmak Zorlaşıyor

Bugünün turizm sektörü, yalnızca sayılarla değil, insan kaynağının niteliğiyle büyüyor. Ancak ne yazık ki sahada teorik bilgiyle donanmış, aynı zamanda misafir beklentilerini anlayabilecek donanımda genç yetenek bulmak giderek zorlaşıyor. Bu noktada devlet, üniversite ve sektör üçgeninde daha güçlü ve sürdürülebilir bir iş birliği şart. Üniversitelerin güncel müfredatla sahadaki gerçekleri buluşturması; sektörün eğitim süreçlerine daha aktif katkı sunması ve kamu otoritelerinin bu entegrasyonu teşvik edecek politika ve teşviklerle süreci desteklemesi gerekiyor. Kısa dönemli staj modellerinden ziyade, gençlerin doğrudan iş hayatının içine girebildiği, mentorluk destekli, uygulamalı modellerin yaygınlaştırılması şart. Biz de bu konuda üzerimize düşeni yapıyor; genç yeteneklere sadece iş değil, gelişim alanı da sunmaya çalışıyoruz. Sektörün geleceği, bu çok paydaşlı iş birliğini ne kadar içselleştirebildiğimizle doğrudan ilişkili.”

5 Soruda Murat Özmestçi’nin Yaşam Tarzı

Ekonomi ve turizm odağındaki sohbetimizin sonunda, Murat Özmestçi’nin iş dışındaki dünyasına da kısa bir yolculuk yaptık. İşte kendisini daha yakından tanımamıza yardımcı olan 5 kısa soru ve samimi yanıtları:

  • Kendi liderlik tarzınızı üç kelimeyle tanımlayacak olsanız, bu kelimeler ne olurdu ve neden?

“Net sakin ve geleceğe odaklıyım. Netim çünkü iletişimde açıklık ve samimiyetin, yanlış anlamaları önlediğine inanıyorum. Sakin kalmak ise zor durumlarda doğru kararlar almanın anahtarı. Geleceğe odaklı olmak benim için sadece bugünü değil, uzun vadeyi de düşünerek hareket etmek demek. Karakter olarak eğlenceli ve arkadaşçıl bir yapım olduğundan, ekip arkadaşlarımla yakın bağ kuran bir liderlik anlayışım olduğunu da söyleyebilirim.”

  • Sizce iş dünyasında başarı, ne kadar kişisel tutku ve ne kadar strateji ile sağlanıyor?

Bence başarı, tutku ve stratejinin dengesinden doğuyor. Tutku, sizi sabah erken kalkmaya, yılmadan denemeye ve zor zamanlarda devam etmeye motive eden içsel bir motor. Ama sadece tutkuyla ilerlemek yeterli değil; hangi yöne gideceğinizi, ne zaman durmanız ya da hızlanmanız gerektiğini belirleyen şey strateji. Özellikle bugünün karmaşık iş dünyasında duygusal bağlılık kadar veriyle, içgörüyle ve öngörüyle hareket etmek de şart. Ben ikisini ayrı değil, birbirini besleyen iki unsur olarak görüyorum.”

  • Peki, günlük yaşamınızda stilinizi ve yaşam felsefenizi nasıl tanımlarsınız?

“Stilimi spor-şık olarak tanımlayabilirim. Kendi tarzımı küçük ama anlamlı dokunuşlarla yansıtmayı seviyorum; örneğin takım elbise giyerken renkli çoraplar veya How I Met Your Mother dizisindeki ördek kravat gibi hobilerimi ve keyif aldığım konuları yansıtan parçalar kullanıyorum. Bu detaylar, kurumsal bir görünümü daha kişisel ve keyifli hale getiriyor. Yaşam felsefemde ise büyük mottolar yok; mutlu olmaya ve pozitif kalmaya odaklanıyorum. Hayatta üzen veya olumsuz etkileyen şeylerin günlük yaşamımı fazla etkilemesine izin vermemeye çalışıyorum.”

  • Spor, meditasyon, beslenme gibi konularda nasıl bir disiplininiz var?

“Zinde kalmamı ve yoğun iş temposunda odakta olmamı sağlayan birkaç rutinim var. Küçüklükten gelen bir hobim olarak off-road yapmak ve doğada vakit geçirmek bana hem eğlenme hem de dinlenme imkânı sağlıyor. Bunun dışında bilgisayar oyunları da benim için önemli bir alan; yoğun toplantıların ardından zihnimi tamamen dağıtmak ve toparlanmak için adeta bir meditasyon etkisi yaratıyor. Beslenmede ise mümkün olduğunca sağlıklı ve evde hazırlanmış yemekleri tercih etmeye özen gösteriyorum, ancak otel ve hizmet sektöründe çalışırken bu dengeyi sağlamak zaman zaman zorlayıcı olabiliyor.”

  • Son dönemde sizi derinden etkileyen bir film, kitap ya da deneyim oldu mu?

“Bilim kurgu her zaman ilgimi çeken bir tür. Bu yüzden yakın zamanda Dune serisini tekrar izledim; serinin sosyo-kültürel yorumları ve alt metinleri beni oldukça etkiledi. Ayrıca Upload dizisi de distopik yaşam kurgusuyla üzerinde düşündüren bir yapım olarak ilgimi çekti. Deneyim olarak ise dalış yapmak benim için çok özel. Suyun altındaki özgürlük duygusu ve orada yaşadığım sakinlik, hem zihinsel hem de duygusal olarak bana çok iyi geliyor ve beni derinden etkiliyor.”

Dergimiz her ayın ilk haftası Türk Telekom Dergilik, D&R, Remzi Kitabevi ve tüm seçkin marketlerde…