Dünya yıldızlarının tercih ettiği Ara CollectIon’ı, markanın kurucu ortağı Ali Rıza Akdolu anlattı…
1992 yılında temelleri Bodrum’da atılan Ara Collection, son yıllarda dünya yıldızlarının da uğrak adreslerinden biri haline geldi. Bodrum ve Santa Barbara’da mağazası olan markanın müdavimleri arasında Kylie Jenner, Katy Perry, Kevin Costner, Goldie Hawn, Oprah Winfrey, Ellen DeGeneres, Elton John ve Salma Hayek gibi dünya yıldızları bulunuyor. Ara Collection’ın kurucusu Ali Rıza Akdolu yeni koleksiyonlarını ve 16 Temmuz’da Bodrum Marina’daki mağazasında lansmanını yapacağı heykel koleksiyonunu bu ay Gentleman okurları için anlattı…
Gentleman: Bodrum Barlar Sokağı’nda 90’ların başında doğan bir marka Ara Collection. Markanın doğuş öyküsünü dinlemeden önce sizi biraz daha yakından tanımak isteriz…
Ali Rıza Akdolu: 1970 Eskişehir doğumluyum ancak bu güzel şehirde yaşama fırsatım olmadı hiç. Yalova ve Adana’nın ardından, 1992 yılında her zaman arzuladığım ve uzaklaştığımın ikinci gününde özlediğim Bodrum’a yerleştim. Ara Collection’da aynı yaz Bodrum Barlar Sokağı’nda vitrin kuyumculuğu yapan üç mağaza olarak ticaret hayatına başladı.
G: Ara Collection uzun yıllar içinde Bodrum’un bilinen bir markası oldu, sonra ünü Türkiye’ye yayıldı. Ancak ikinci mağazanızı Santa Barbara’da açtınız. Burayı seçmenizin nedeni neydi?
A.R.A: Santa Barbara’yı seçmemizin sebebi yaşantı ve iklim olarak Bodrum’u andırmasından ve denizden vazgeçememizden kaynaklanıyor. Bunun yanında Santa Barbara özellikte mağazamızın bulunduğu Montecito bölgesi dünya çapında ünlülere evsahipliği yapıyor.
G: Hali hazırda Amerika’da 200’ü aşkın kuyumcuda satılan bir marka Ara Collection. Bu başarısını neye borçlu?
A.R.A İlerleyen yıllarda kendi tasarımlarını üretmeye başlayan firma bu sektörde yeni trendlere imza attı. Bu süreçte ekonomik kaygılarla değil de, tamamıyla içimden gelen, kendi hayal ettiğim takıları üretmek sanırım Ara Collection’ın başarısının en büyük sırrı. Basmakalıp ürünler yerine özgün takı tekniklerine bağlı olarak üretilmiş Ara Collection modelleri takı severlerin dikkatini kısa sürede çekti.
G: Bize koleksiyonlarınızdan da bahseder misiniz?
A.R.A: Biz Anadolu’da çok zengin bir kültürel mirasa sahip coğrafyada yaşıyoruz ve takılarımızı özgün tekniklere bağlı kalarak yapıyoruz. Takılarımızda 24 ayarı tercih etmemizin sebebi de ilk örneklerinde yüksek ayarda altından yapılmış olması ve aynen o dönemdeki gibi altına formunu döverekten vermemizden geliyor. Koleksiyonlarımızı tasarlarken mevsime karakterine göre sectigimiz taşları tercih ediyoruz. Örneğin kışın daha çok yakutu tercih ederken turkuaz da yazın vazgeçilmezi oluyor. Turkuaz’da da özellikle Arizona’da ‘Sleeping Beuty’ madeninden çıkan turkuazları tercih ediyoruz.
G: Peki atölyeniz nerede, biraz işin mutfağını da dinlemek isteriz.
A.R.A: Atölyemizde yine ilk mağazalarımızı açtığımız Bodrum’da. İlk yıllarda tüm takıları iki kardeş kendimiz yapmamız rağmen artan volümle birlikte usta kadromuzla birlikte üretime devam ettik. Ustalarımızla da çok uzun yıllardır birlikte çalışıyoruz. Tamamıyla elde üreten bu koleksiyonlarda en önemli faktör farklı ustalar tarafından yapılmış olsa da tek elden çıkmış tatta olması. Ara Collection’ın başarısının en büyük sebeplerinden bir tanesi de her zaman aynı tatta takılar üretmesi. Benim atölyeme bir maden olarak giren altın, bir hanımefendinin boynunda ruh bulmuş ışıldayan bir eser olarak çıkar. Bu süreç dahilinde teknolojiden minimum derecede istifade etmeye çalışıyoruz. Külçeden takıya geçişteki süreci ellerle yönetmek bu işin en keyifli kısmı. Atölyede çalışırken çıkan eğe sesleri, haştekte altını döven çekiçten gelen o sesler senfonik bir eser tadında gelmiştir benim kulağıma her zaman. Atölyem, ruhumu besleyen mabedim olmuştur her zaman. Orası benim huzur bulduğum, ürettiğim, üreterek var olduğum kutsal mekanım…
G: İşin ustası olarak siz de zaman zaman tezgaha oturur musunuz hala?
A.R.A: Ben çok uzun yıllar tezgahta çalıştım ancak artık çok fırsat bulamıyorum. Ama herhalükarda yeni bir tasarımın hayata geçmesi aşamasında çizimler ya da anlatım yeterli gelmediği noktada illaki oturuyorum tezgaha yine.
G: Yeri gelişken sizin imza attığınız bir heykel koleksiyonunuz var. Bu koleksiyonu bizlere anlatır mısınız kaç parça eser var?
A.R.A: Pandemi süreci herkeste olduğu gibi ben de de hayatı yeniden sorgulamalara yol açtı. Hele de Covid 19’e yakalanıp karantinaya girdiğimde, sürekli atölyeye kaçıp değişimin parçası olmak adına, uzun zamandır kafamda olan ancak hızlandırılmış hayattan dolayı ötelediğim heykelleri yapmaya başladım. İşte alienler böyle bir dönemde vücut buldu. Ben yaptığım bu eserleri heykelden ziyade jewelart olarak tanımlıyorum. Nasıl Pandemide alışageldiğimiz hayat standartlarını bırakıp yeni bir boyuta geçtiysek, ben de mesleğimde yeni bir boyut ve değişiklik yaşadım. Mesleğimi sanatımla birleştirdim, Jewelart’da böyle doğdu. Alienlarda bronz ve gümüş gibi metal gövdelerin üzerinde yarı değerli taşlar kullanıyorum. Bu seri 1,5 metrelik bir ana Alien ve onun etrafındaki 50 adet küçük Alienlar’dan oluşmakta. 16 Temmuz’da Bodrum Marina’daki mağazamızdaki lansman da ilk kez sanatseverlerle buluşacaklar.
G: Dünyadaki mücevher trendlerinden de biraz konuşalım isterim. Bu yıl neler favori?
A.R.A: Biz kendi çizgisini belirleyen bir firma olmamızdan dolayı dünyadaki trendleri yakından takip etmesek de, katıldığımız fuarlar ve defileler vasıtasıyla biliyorum ki altın takıda 1980’lere bir dönüş var. Bu yıl yaşı tutanların hatırlayacağı Mr.T tarzı iri altın kolyelere bir dönüş söz konusu. İri ve komple altın takılar çok revaçta…
G: Erkekler için de tasarımlarınız var mı?
A.R.A: Erkekler içinde çok güzel modellerimiz var. Ben erkek takılarında beyazdan ziyade siyah pırlantayı çok seviyorum. Okside edilmiş gümüşle 24 ayarın sarısı üzerine siyah pırlantalar inanılmaz bir kombinasyon. 1947 yılında Rusya’nın Alin Dağlık Bölgesi’ne düşen meteorun şarapnallerinden yaptığımız Meteorit yüzüklerimizde erkekler arasında çok ilgi görmekte. Bu meteor atmosfere girerken patlayıp küçük parçalara ayrılıyor ve sürtünmeden eriyerek doğanın inanılmaz yaratıcılığı eşliğinde amorf heykelsi yapılara dönüşüyorlar.
G: Gentleman’lar için takı önerileriniz neler?
A.R.A: Erkeklerde takının farklı kombinasyonları olmalı. Hergün aynı takıldığında vücudu süsleyen aksesuardan öte kişiyle bütünleşmeye başlıyor. Örneğin davetin konseptine göre dahi farklı takı takılmalı. Erkekte takının kişinin kendisine olan saygısıylada ilişkili olduğunu düşünüyorum. Benim Lise yıllarımda kravatın altından gömleğin yakalarını birleştiren bir aksesuar vardı. Çok lüzumsuz bulurdum ama tarihde tekerrür gibi modada da modernize edilmiş tekerrür söz konusu. Şimdi bu aksesuarın mücevhere uyguladığım versiyonlarını keyifle kullanıyorum kravat taktığım zamanlarda.
G: Yeni mağaza planlarınız var mı?
A.R.A: Kızım Saint Sartins’de ‘Jewellery design’ okuyor. Onun mezuniyetinden sonra bir mağaza da Londra’ya açmayı planlıyoruz.
G: Satışlarınızın ne kadarını yabancı müşteriler oluşturuyor?
A.R.A: Üretimimizin yaklaşık yüzde 60’ı ihracata giriyor. Bu oranla geçmiş yıllarda aldığımız ihracat ödüllerinin haklı gururunu yaşıyoruz. İç piyasadaki satışlarında yaklaşık yine yüzde 60’ı yerlilere yüzde 40’ı yabancılara.
G: Müşterileriniz arasında Hollywood yıldızları ya da tanıdık simalar var mı?
A.R.A: Kylie Jenner ve Orlando Bloom Santa Barbara’daki mağazamızın müdavimleri. Kevin Costner gözükapalı seçim yapar çünkü bizden aldığı her ürünün eşi ve kızının çok beğendiğini bilir. Salma Hayek, Oprah ve ünlü talkshowcu Ellen DeGeneres müşterilerimiz arasında…
G: Biraz da hobi diyelim. Zamanınızın ne kadarı Bodrum’da geçiyor?
A.R.A: Benim en büyük hobim motosiklet. Tam bir motosiklet tutkunuyum. Bizim camianın tanımlamasıyla; tatlı su motorcusu değilim. Yani yola çıkmak için yağmur ya da soğuk benim için bir engel değil. Dört motordan oluşan bir garajım var ama kendi adıma kullandığım bir arabam yok. Arabaya bindiğimde özgürlüğüm elimden alınmış gibi hissediyorum. Yağmur da olsa karda olsa kışda kıyamet de hep motor üzerindeyim. Kışları ATV ile kamp yapmaya çıkarız. Performans sürüşleri yaparız. Uzun yıllardır hem yaz başı hem yaz sonu Honda Goldwingle uzun turlara çıkıyoruz. Avusturya Göller Bölgesi’ndeki romantik route’dan tutun Azerbaycan’a, Baküye kadar gitmediğimiz yer kalmadı. Pandemi öncesindeki son turumuzda Avrupa’da ardışık 13 ülkeden geçtik toplam 21 günde 8000 kilometre yaptık. Motor sürerken artçımın da sorumluluğunu aldığımın bilinciyle güvenli sürüşe çok önem veriyorum ve hala ileri sürüş bilgilerimi tazelemek adına eğitimler almaya devam ediyorum. Motor seyahatlerinde hikayenin bir parçası olmak, Toskana’da limon bahçelerinden geçerken limon çiçeklerin kokusunu da almak inanılmaz etkiliyor beni.
G: Sevdiğiniz mekanlar ve lezzetleri sorsak?
A.R.A: Otuz yıldır Bodrum’da yaşayan birisi olarak ben artık kendimi Bodrumlu addediyorum ve Bodrum’un en köklü restoranlarından Körfez ve Gemibaşı benim vazgeçilmezlerim. Hatta kendi dükkanlarımdan çok buralarda zaman geçirmenin vicdan azabını yaşarım pek çok zaman. Hafta sonları gün batımlarını da Gümüşlük Mimoza’ya ve sevgili Fikret’e ayırmaya özen gösteriyorum. Akşamüstü kokteylleri Yula’da, yemek sonrası partilerde kadim dostum Atilla’nın mekanları Mandalinlerde.
G: Erkeğin en önemli aksesuarı saatleridir. Siz saat takmayı sever misiniz? Hangi markaları tercih edersiniz?
A.R.A: Saat benim için gerçekten özünde kişilik göstergesi olan bir aksesuar ve nihayetinde ihtiyaç. Motor turlarında Apple watch’ı tercih ediyorum onun dışında ilk görüşte aşk yaşadığım Rolex Submariner her zaman kolumdadır.
G: Koleksiyon merakınız var mıdır?
A.R.A: Puro aksesuarından oluşan bir koleksiyonum mevcut. Bir diğer koleksiyonum ise son dönem Osmanlı altın paraları. Üç yüz parçadan oluşan bir koleksiyonum var.