Candemir Holding, güvenlikten teknolojiye uzanan 4 bin 195 hizmet noktasındaki ağıyla yerli sermayenin gücünü dijital dönüşüm vizyonuyla geleceğe taşıyor. Türkiye’nin hizmet sektöründeki dönüşümüne yön veren holding, geleceğini teknolojiyle insanı buluşturan stratejiler üzerine inşa ediyor.
Türkiye ekonomisinin dinamik yapısı, hizmet sektöründe köklü bir dönüşümü beraberinde getiriyor. Güvenlikten tesis yönetimine, temizlikten yapay zekâ destekli teknolojilere kadar uzanan bu geniş yapı, bugün yalnızca bir hizmet alanı değil, aynı zamanda ekonomiye değer katan bir dinamizm olarak öne çıkıyor. Bu dönüşümün merkezinde, 35 yılı aşkın tecrübesiyle yerli sermayenin gücünü teknolojiyle buluşturan Candemir Holding yer alıyor.

Ülke genelinde 49 havalimanında sağladığı güvenlik hizmetleri, 12 bini aşkın çalışanı ve 4 bin 195 hizmet noktasıyla güçlü bir hizmet ağına sahip olan Candemir Holding, 2025 yılı hedefleri doğrultusunda büyümesini sürdürüyor.

Holding, güvenlik, temizlik, tesis yönetimi ve yapay zekâ destekli teknolojiler başta olmak üzere yenilikçi hizmet yelpazesini genişletirken, farklı sektörlerdeki faaliyetleriyle büyümesini çeşitlendirmeye devam ediyor. Teknolojiyi iş süreçlerinin merkezine alırken insanı da tüm stratejilerinin önceliği haline getiriyor. Bu vizyoner dönüşümün ardındaki stratejiyi ve geleceğe dönük dair hedefleri konuşmak üzere Üsküdar’daki Holding merkezinde Candemir Holding Yönetim Kurulu Başkanı Bedri Güntay ile bir araya gelerek sorularımızı yönelttik:

Candemir Holding’in 1990’lardan bu yana süregelen büyüme yolculuğu gerçekten dikkat çekici. Stratejik alanlarda sermayenin önemini öne çıkaran hem de teknolojiyi işin merkezine alan bir vizyon inşa ettiniz. Bu vizyonun arkasında nasıl bir liderlik anlayışı yatıyor? Biraz kendi hikâyenizden, bu sektöre girişinizden ve sizi motive eden unsurlardan söz eder misiniz?

Türkiye pazarında sektörümüzü yabancı sermaye domine ediyordu. Bu yüzden yerli sermaye ile sektörde köklü ve taşları yerinden oynatan bir oyuncu olmak, anlık başarılar yerine uzun vadeli ve sürdürülebilir bir büyüme hedeflemek, benim için en temel motivasyondu. Bugün, Candemir Holding olarak bağlı olduğumuz Ulusal Özel Güvenlik, Yenigün Temizlik ve Gündemir Entegre Tesis Yönetimi şirketlerimizin Türkiye içindeki pazar payı ve iş hacmi, müşteri portföyümüzün çeşitliliği, bölgesel dağılım ve hizmet yapımızın kapsamı göz önüne alındığında kararlı bir büyüme trendi gösteriyoruz. Yalnızca özel sektörde değil devlet ihalelerinde de uluslararası çalışan global firmalar karşısında tamamen yerli ve milli sermayeyle rekabet edebiliyoruz. Buna en somut örnek Ulusal Özel Güvenlik ve Koruma Hizmetleri olarak 49 Devlet Hava Meydanı’nın güvenlik hizmetini sağlıyor olmamız. Hedeflerimiz doğrultusunda, bu üç birimin toplam iş hacmini güçlendirmek için entegre çözümler, dijitalleşme ve ölçek ekonomileri odaklı yatırımlarımızı sürdürüyoruz. İnsanların potansiyelini ortaya çıkararak yetenekleri adil ve doğru şekilde konumlandırmak, liderlik anlayışımın temelinde yatıyor. Bu yaklaşımım, çalışanlar arasında güven ve bağlılık yaratarak verimliliği artırdı. Şirketimizin itibarını, etik değerlere ve topluma katkıya dayalı bir kurumsal vatandaşlık anlayışıyla inşa ettik. Kriz dönemlerinde bile inovatif çözümler üretmek, piyasa dalgalanmaları, regülasyon değişiklikleri ve rekabet baskılarına rağmen ilerlememizi sağladı. Yatırımlarımızı yalnızca bugün için değil, gelecek nesiller için planlamak, yüksek verimlilik ve kalite anlayışı ve müşteri memnuniyetini bir araya getirdi. Kâr hedeflerinin yanında topluma katkı ve sorumluluk bilincini her zaman önceliklendirdim. Kendimi sürekli geliştirme arzum, sektörün değişen dinamiklerine uyum sağlama kararlılığıyla birleşti. Yeni teknolojiler, dijitalleşme, veri odaklı karar alma ve müşteri deneyimini iyileştirme çabaları, yolculuğumuzu şekillendirdi. Bu yaklaşımda en büyük ilhamı ise babamdan aldım. Onun sınırları zorlama ve riskleri cesaretle ama bilinçli şekilde yönetme anlayışı, bana her zaman rehber oldu. Geleceğe baktığımda vizyonum net. Aile mirasımızı dönüştürürken, insan odaklı, etik değerlere bağlı ve istikrarlı gelişim üzerine inşa edilmiş bir ekosistem yaratmak istiyorum. Liderlik anlayışımı, çalışanlarım için ilham, gelecek nesiller için ise örnek oluşturacak bir vizyon üzerine inşa ediyorum. Ve şunu içtenlikle söylemeliyim ki, tüm bu sürecin ardındaki en güçlü enerji kaynağım ailem. Sevgili eşim ve oğullarım. Onların desteği, bana hem cesaret hem de denge kazandırıyor.
Güvenlikten temizliğe uzanan geniş bir hizmet ağınız var. Böylesine kapsamlı bir yapıyı “bütünleşik hizmet modeliyle” yönetirken size en büyük avantajı sağlayan unsur nedir sizce?

En büyük stratejik avantajımız, “tek elden, bütünsel çözümler” yaklaşımını kurumsal kültürümüzün merkezine yerleştirmiş olmamız. Burada ‘tek elden’ derken bir kişinin karar vermesinden değil, tüm ekibimizin tek bir vücut gibi entegre çalışmasından bahsediyorum. Biz, birbirinin açığını arayan değil, birbirinin eksiğini tamamlayan insanlardan oluşan güçlü bir aileyiz. Çok disiplinli yapıyı bu ortak vizyon altında buluşturabilmemiz, bizi sektörde güçlü bir konuma taşıyor. Bu bütünsel yapı sayesinde müşterilerimiz için koordinasyon kolaylaşıyor, hatalar azalıyor, hizmet kalitesi yükseliyor. Farklı hizmet sağlayıcılar arasında ortaya çıkan sözleşme yükü, raporlama karmaşası ve entegrasyon maliyetleri yerine biz; tek bir sözleşme, tek bir muhatap ve tek bir görünürlük sunuyoruz. Bu model, müşterilerimizin operasyonlarını sadeleştiriyor, maliyetleri düşürüyor ve yatırımlarının geri dönüşünü hızlandırıyor. Özellikle çok uluslu ve çok lokasyonlu yapılar için bu bütünleşik sistem büyük avantaj sağlıyor. Birden fazla tedarikçiyle çalışmanın getirdiği koordinasyon zorluklarını ortadan kaldırıyor, operasyonel kesintileri minimize ediyor ve değişen ihtiyaçlara hızla uyum sağlamamıza olanak tanıyor.
Son dönemde artan maliyetler ve ekonomik dalgalanmalar, birçok şirketi teknolojiye yöneltiyor. Siz bu tabloyu nasıl okuyorsunuz?
Bu dönüşüm, özellikle özel güvenlik, temizlik ve teknik bakım gibi operasyon yoğun sektörler için kritik hale geldi. Biz bu süreçte dijitalleşme ve otomasyon sayesinde uzaktan izleme, öngörücü bakım ve veri analitiği gibi uygulamalarla operasyonel etkinliği artırıyor, hizmet kalitesini güçlendiriyoruz. Enerji verimliliği ve ileri güvenlik teknolojilerine yönelik yatırımlarımızla müşterilerimize esnek, ölçeklenebilir ve sürdürülebilir çözümler sunuyoruz. Bu dönüşümün başarısı, çalışanlarımızın değişen teknolojilere uyum sağlaması. Bu nedenle eğitim programlarımızı sürekli geliştiriyor, güvenlik ve tedarik zinciri yönetiminde yüksek standartları koruyoruz. Ekonomik zorluklar, bizi daha akıllı, çevik ve dayanıklı olmaya teşvik ediyor.
2025 yılı Candemir Holding için yeni hedeflerin netleştiği bir dönem gibi görünüyor. Ciro hedefleriniz, büyüme planlarınız ve yeni yatırımlarınız açısından bu yılı nasıl değerlendiriyorsunuz?
2025 yılı için hedefimiz, ciro büyüklüğümüzü iki katına çıkarmak ve konsolide bazda yüzde 20 sürdürülebilir bir yıllık büyüme elde etmek üzerine inşa ettik. Stratejimizin temelini üç stratejik odak alanı belirliyor. Tesis yönetimi ve hizmet ağımızı ülke genelinde genişletmek, teknoloji yatırımlarımızla enerji verimliliği, güvenlik ve dijitalleşme alanlarında katma değerli ve ölçeklenebilir çözümler geliştirmek, ayrıca stratejik iş birlikleri ve yenilikçi finansman modelleriyle müşteri ihtiyaçlarına daha çevik ve proaktif yanıtlar verebilmek. Büyüme planımız, mevcut müşterilerimizle daha derin entegrasyonu ve yeni sektörlerde güçlü bir varlık oluşturmayı kapsıyor. Bölgesel yayılım, operasyonel verimlilik ve sağlıklı kârlılık oranları, 2025 yol haritamızın yapı taşları oldu. Öte yandan, piyasa koşulları, enflasyon ve tedarik zinciri gibi dışsal etkenlerin hızla değiştiği bir ortamda kurumsal dayanıklılığımızı korumak için esnek kalmayı önemsiyoruz. Bu nedenle bütçe ve operasyon yönetimimizi aylık ve çeyreklik bazda izleyip, veriye dayalı karar mekanizmaları ve çevik planlama yaklaşımlarıyla destekliyoruz. İş güvenliği, çalışan sağlığı ve etik değerlerden taviz vermeden, sürdürülebilir başarı kültürünü güçlendirmek, 2026 stratejimizin de en önemli önceliği olmaya devam edecek.
Az önce ekonomik zorlukların teknolojiye yönelimi hızlandırdığından bahsettiniz. Bu noktada dijitalleşme, otomasyon ve yapay zekâ Candemir Holding için nasıl bir rol oynuyor?
Dijitalleşme ve yapay zekâ yatırımlarımız, operasyonlarımızı daha akıllı, öngörülebilir ve güvenli hale getirerek rekabet gücümüzü ciddi biçimde artırıyor. Robot teknolojileriyle sahadaki tekrarlayan ve riskli görevleri otomatikleştiriyor, işçilik maliyetlerini düşürürken hatasızlık ve güvenlik standartlarını yükseltiyoruz. Bu teknolojik dönüşümün merkezinde, entegre veri altyapımız ve gerçek zamanlı izleme sistemlerimiz yer alıyor. Bu yapı, müşterilerimize hem maliyet avantajı hem de şeffaflık sunuyor; karar alma süreçlerinde önemli bir destek sağlıyor. 2025 sonrası için önceliğimiz, yapay zekâ destekli güvenlik çözümleri, enerji verimliliği projeleri ve veri analitiği tabanlı yönetim modellerini ölçeklendirmek olacak. Bu yatırımları, çalışanlarımızın dijital yetkinliklerini artıracak eğitimlerle destekliyor, her aşamada etik ve sürdürülebilirlik ilkelerini ön planda tutuyoruz. Amacımız, teknolojiyi sadece bir verimlilik aracı olarak değil, müşterilerimize güven, şeffaflık ve sürdürülebilir değer sunan stratejik bir güç olarak konumlandırmak.
Dijitalleşmenin müşteri beklentilerini nasıl değiştireceğini öngörüyorsunuz?
Yapay zekâ ve dijitalleşme müşterilerin artık daha hızlı, şeffaf ve kişiselleştirilmiş hizmetler beklemesini sağlayacak; gerçek zamanlı izleme, öngörücü bakım ve entegre veri analizleriyle karar süreçlerini hızlandıracak. Güvenlik, uyum ve sürdürülebilirlik odaklı çözümler talebi artacak, bu da tek elden hizmet modelimizi ve dijital altyapı yatırımlarımızı daha kritik hale getirecek.
Sizce önümüzdeki dönemde bu sektörleri şekillendirecek en önemli trendler neler olacak?
Geleceğin güvenlik, teknoloji ve danışmanlık sektörlerinde en kritik trendler, entegre uçtan uca çözümler, yapay zekâ ve öngörücü güvenlik ile dijital ikizler sayesinde operasyonel verimlilik ve maliyet tasarrufuna odaklanmak olacak. IoT ve sensör ağlarıyla sahadaki varlıklar gerçek zamanlı izlenecek, enerji verimliliği ve sürdürülebilirlik odaklı çözümler ön planda olacak. Regülasyon baskısı ise güvenlik ve uyum konularında daha katı standartlar getirecek. Danışmanlıkta veri odaklı stratejiler ve karar destek sistemleri önem kazanacak. Bulut tabanlı, esnek ve abonelik odaklı iş modelleri ise müşterilerin hızlı ve ölçeklenebilir çözümler talebini karşılayacak. Yani, müşteriye net tasarruf ve güvenilirlik sunan entegre modellerin rekabet avantajını belirgin şekilde güçlendirmesi bekleniyor.
Peki, entegre temizlik alanı otomasyonlu faaliyetlere ne kadar yatkın?
Tekrarlayan rutinler ve sağlık güvenliği odaklı süreçleri nedeniyle otomasyona en yatkın alanlardan biri. Robotik sistemler, sensör tabanlı ekipmanlar ve merkezi izleme uygulamaları sayesinde operasyonel verimlilik belirgin biçimde artarken, maliyetlerde de gözle görülür düşüş sağlanıyor. Ancak hijyen ve güvenliğin doğrudan insan etkileşimiyle şekillendiği bir alanda, tamamen otomasyona dayalı bir model yerine hibrit çözümler ön plana çıkıyor. Teknolojiyi aşamalı ve dengeli biçimde entegre etmek, hem kalite standartlarını hem de müşteri memnuniyetini korumanın en sağlıklı yolu. Bu yaklaşım, insan deneyimi ile teknolojik verimliliği bir araya getirerek sürdürülebilir bir rekabet gücünü kalıcı biçimde artırıyor. Uzun vadede bu denge, hem mali performans hem de marka itibarı açısından sektördeki farkı belirleyen temel unsur haline geliyor.
Sektörde hem istihdam yapısı hem de kayıt dışı faaliyetler rekabeti doğrudan etkiliyor gibi görünüyor. Bu durum sektöre nasıl yansıyor?
Sektörde istihdam ve merdiven altı (kayıt dışı) faaliyetler, rekabeti iki ana kanalda etkiler: maliyet baskısı ve kalite güvenliği. Kayıt dışı işletmeler, kısa vadeli maliyet avantajı sağlasa da; standart eksikliği, sigortasız istihdam ve iş sağlığı güvenliği riskleri nedeniyle uzun vadede sürdürülebilirliği zayıflatıyor. Bu durum, hem çalışan refahını hem de müşteri güvenini doğrudan etkiliyor. Buna karşın kayıtlı istihdam ve denetimli faaliyetler, hizmet kalitesinin artmasını, çalışan becerilerinin gelişmesini ve yenilikçi uygulamaların yaygınlaşmasını sağlıyor. Bu da uzun vadede markalara güven, müşteri bağlılığı ve kârlılık olarak geri dönüyor. Biz Candemir Holding olarak sektörde adil rekabetin ve yüksek standartların korunması için, uyum, eğitim ve denetim odaklı bir yaklaşımı sürdürüyoruz. Kaliteli istihdamı, sadece ekonomik bir gereklilik değil; aynı zamanda kurumsal itibarı ve toplumsal sorumluluğu güçlendiren stratejik bir yatırım olarak görüyoruz
Önümüzdeki dönemde Türkiye pazarındaki büyüme stratejiniz nasıl şekillenecek?
Gelecek beş yılda hedefimiz, Türkiye pazarında sürdürülebilir, dengeli ve nitelikli bir büyüme modeli inşa etmek. Bu büyümeyi entegre tesis yönetimi, güvenlik ve teknoloji yatırımlarını kapsayan geniş hizmet portföyümüzle destekliyoruz. Operasyonel verimlilik ve mühendislik temelli dönüşümle maliyetleri düşürüp kaynaklarımızı büyümeye yönlendiriyoruz. Dijitalleşme yoluyla karar süreçlerini hızlandırıyor, müşteri deneyimini iyileştiriyor ve yeni gelir akışları oluşturuyoruz. Bu yaklaşım, hem sermaye verimliliğini artırıyor hem de finansal dayanıklılığımızı güçlendiriyor. Ayrıca nitelikli istihdamı artırmak, dijital becerileri geliştirmek ve geleceğin yetkinliklerine yatırım yapmak büyüme stratejimizin merkezinde. İç ve dış kaynaklı yetenekleri entegre ederek daha çevik, öğrenen ve teknolojiyle güçlenen bir organizasyon yapısı oluşturuyoruz. Tüm bu adımları ESG odaklı sürdürülebilirlik ilkeleriyle destekliyoruz. Amacımız yalnızca finansal büyüme değil; aynı zamanda etik değerlere, insan kaynağına ve toplumsal faydaya dayalı uzun vadeli bir değer ekosistemi yaratmak.
Enerji verimliliği ve sürdürülebilirlik bugün artık sadece bir trend değil, bir zorunluluk haline geldi. Candemir Holding olarak bu alandaki yatırımlarınız, büyüme stratejinizi ve maliyet yönetiminizi nasıl şekillendiriyor?
Küresel ölçekte enerji verimliliği ve sürdürülebilirlik artık yalnızca çevresel bir sorumluluk değil, aynı zamanda finansal bir strateji konusu haline geldi. Candemir Holding olarak biz de yatırımlarımızı bu bilinçle planlıyor, tüm grup şirketlerimizde enerji yönetimi ve kaynak verimliliğini önceliklendiriyoruz. Sürdürülebilirlik ve enerji verimliliği için ayrılan bütçeler ilk bakışta bir maliyet kalemi gibi görünse de, uzun vadede hem işletme giderlerinde tasarruf hem de marka itibarı açısından güçlü bir geri dönüş sağlıyor. Bu yatırımlar, aynı zamanda geleceğe çocuklarımıza ve topluma yapılan en anlamlı yatırımların başında geliyor. Kısa vadede enerji tüketiminde ve operasyonel maliyetlerde somut azalmalar elde ederken, uzun vadede daha rekabetçi, çevreye duyarlı ve dayanıklı bir iş modeli inşa ediyoruz. Çalışanlarımızın da bu dönüşümün parçası olması için eğitim ve farkındalık programlarına büyük önem veriyoruz. Kısacası biz, sürdürülebilirliği sadece bir strateji değil, kurumsal kimliğimizin ayrılmaz bir parçası olarak değerlendiriyoruz.
Son olarak şunu sormak isterim… Dönüşümün bu kadar hızlandığı bir dönemde, sizin kişisel vizyonunuz nasıl şekilleniyor?
Geleceğe yönelik vizyonum, yenilikçilikle insan odaklılığı dengeleyen bir anlayış üzerine kurulu. Teknolojiyi, sahadaki güvenliği, verimliliği ve müşteri deneyimini güçlendirmek için kullanırken; en büyük önceliğim, çalışanlarımızın gelişimini, becerilerini ve kariyer yolculuklarını desteklemek. Önümüzdeki yıllarda en büyük hedefim, entegre çözümlerle müşterilerimize hem tasarruf hem de sürdürülebilir güvenilirlik sunarken, Türkiye’de ve bölgesel pazarlarda yenilikçi iş modelleriyle fark yaratmak. Bu nedenle yatırımlarımızı dijitalleşme, yapay zekâ destekli hizmet yönetimi ve enerji verimliliği gibi alanlarda yoğunlaştırıyoruz. Ama bütün bu stratejilerin ötesinde, benim için asıl anlamlı olan; topluma değer katan, çalışanlarına ilham veren ve güven duygusunu her seviyede hissettiren bir kurum kültürünü yaşatmak. Candemir Holding’in geleceğini, sadece büyüyen değil, büyüdükçe çevresine katkı sağlayan bir yapı olarak görmek istiyorum.
Global Pazarlara Açılım Stratejisi Netleştiriyor
Candemir Holding, tamamen yerli sermaye ile kurulmuş, ortaklığı bulunmayan yerli ve milli bir şirket olarak dikkat çekiyor. Şirket yönetimi, uzun vadeli vizyonunun merkezine global pazarlara açılmayı koyarken, bu hedef doğrultusunda uygulanacak stratejik adımları şu şekilde sıralıyor:
- Pazar odaklı segmentasyon ile en yüksek potansiyele sahip coğrafyaları belirleyip, bu bölgelerde lisanslı iş modelleri ve ortaklıklar geliştirmek,
- Entegre çözümler ve operasyonel mükemmeliyet yaklaşımıyla, özel güvenlik, temizlik ve tesis yönetimi alanlarında ölçeklenebilir hizmet paketleri sunmak,
- Yerel uyum ve yönetişim çerçevesinde, farklı ülkelerin regülasyonlarına ve kültürel dinamiklerine uygun ekipler ve risk yönetimi yapıları oluşturmak,
- Dijitalleşme ve veri odaklı yönetim sayesinde maliyet verimliliği, hızlı müşteri yanıtı ve uluslararası iş geliştirme süreçlerinde çeviklik sağlamak,
- ESG ve etik standartlar odağında sürdürülebilirlik ve güvenilirlik temelli bir marka itibarı inşa ederek uzun vadeli müşteri ve yatırımcı güvenini güçlendirmek.
Candemir Holding yönetimi, bu stratejilerin dikkatli planlama ve güçlü araştırma gerektirdiğini vurguluyor. Şirket, uluslararası pazarlarda yerel kültürlere ve dünya standartlarına uygun projeler geliştirmek üzere çalışmalarına başladığını ve yakın gelecekte yurt dışı adımlarını hayata geçireceğini belirtiyor.

