Tüm İhtişamıyla; Milano Moda Haftası

İtalyan moda devlerinin yer aldığı Milano Moda Haftası İlkbahar/Yaz 2025 sezonu tüm ihtişamıyla sektördeki yerini alıyor.

Yazı: Zehra Gürsoy

İtalyan zerafetinin ve ustalığının sergilendiği moda haftasında moda dünyasının geleceğinin trendleri belirleniyor. Milano’nun tarih kokan sokaklarında yer alan ikonik mekanlarda gerçekleşen defileler, şehrin sanat ve moda ile iç içe geçmiş kültürel dokusunu gözler önüne seriyor. Dolce & Gabbana, Prada, Gucci ve Bottega Veneta gibi dev markaların öncülüğünde moda tutkunları, yenilikçi tasarımlar, sofistike kumaşlar ve göz alıcı detaylarla buluşuyor. Moda dünyasının önde gelen isimlerinin ve ünlülerin ön sıralarda yer aldığı Milano Moda Haftası, sadece kıyafetleri değil, yaşam tarzlarını ve kültürel birikimi de kutlayan bir platform haline geliyor. Bu kültürel birikim ile markaların DNA’ları birleştirildiğinde ortaya harika bir görünüm çıkıyor.  Gentleman olarak sizler için Milano Moda  Haftası’nın en dikkat çekenlerinden armutlu Bottega Veneta koltuklarına,ikonik Madonna imzası taşıyan Dolce Gabbana’ya birçok markanın defilelerini ve tasarımlarını derledik.

GUCCI

Kreatif direktör De Sarno, ilkbahar/yaz 2025 koleksiyonunda Gucci’nin imza rengi olan ‘’Ancora’’ kırmızısını, turuncuyu,sarıyı ve siyahları bolca kullandığı bir koleksiyon tercih etti. De Sarno, Gucci’nin kült parçalaarını ve renklerini sabit tutarak farklılıktan yana olmayan bir koleksiyona imza attı. Bu tercihini bilinçli yaptığı bilinen tasarımcıya yenilik katmadığını düşünerek eleştirenlerde oldu.

FERRAGAMO

Her zaman kendisine has tarzı ile dikkat çeken Ferragamo, bu koleksiyonunda ilhamını danstan ve kulislerden aldı. Markanın kreatif direktörü Maximilian Davis, defiledeki her ayıntıda bu figürleri kullanarak ön plana çıktı. Davis, kulislerin tatlı yorgunluğuna tayt, dans üstleri ve balerin ayakkabılarıyla atıfta bulundu.

PRADA

Milano’nun ikonik moda evlerinden biri olan Prada, eklektik ve zıtlıklarla dolu tasarım anlayışıyla kişisel ifadeyi ön plana çıkarıyor. Kreatif direktörler Miuccia Prada ve Raf Simons, internet algoritmalarının insanların kendi gerçeklikleriyle sınırlı bir bilgi dünyasına maruz kalmalarından ilham alarak, bu kısıtlayıcı düzeni sorgulayan bir koleksiyon sundular. İnsan doğasının öngörülemezliğine dikkat çeken tasarımcılar, bireyleri birer “süper kahraman” olarak hayal etti. Bu vizyonu somutlaştırmak için trompe l’oeil illüzyonlar, tüylü tasmalar ve pantolonlarla bütünleşen kemerler gibi beklenmedik detaylara yer verildi. Sert deri etekler üzerine yün kazaklar, tüylü elbiselerle eşleşen anoraklar ve çiçekli saten elbiselerle kontrast oluşturan eskimiş uzun kollu tişörtler gibi çarpıcı kombinasyonlar koleksiyonun ruhunu yansıttı.

DOLCE GABBANA

Madonna’nın 35 yıl önceki ‘Blonda Ambition’ dönemine göndermeleriyle dolu, heyecanın doruğunda, birbirinden ikonik tasarımların yer aldığı defile , Milano Moda Haftası’nın iddialı görünümleri arasında yer aldı. “Madonna hep bizim ikonumuzdu. Onun sayesinde hayatımızdaki birçok şey değişti” diyen Dolce ve Gabbana, Madonna’nın bir 1992 turnesinin kostüm tasarımı için ikiliyle anlaşmasının ne kadar önemli bir dönüm noktası olduğuna da  dikkat çekti.

FENDI

100. yılının başlarındaki Fendi, markanın 1920’li yıllarındaki özgür, modern kadınından ilham adı. Fütüristik beyaz podyumda, dekora adeta kasten zıt düşen flapper (1920’lerin genç, bağımsız Amerikan kadınlarına verilen isim) tarzı elbiseler, yarı şeffaf katmanlar ve kristal işlemeler baz alınan dönemin tasasız, özgür ruhlu feminen hatlarını yansıttı.

BOTTEGA VENETA

Bottega Veneta’nın Kreatif Direktörü Matthieu Blazy, haftanın finalinde sunduğu koleksiyonla çocukluk anılarındaki saf heyecanı yeniden canlandırmayı amaçladı. Blazy, çocukken ebeveynlerinin kıyafetlerini denemenin verdiği keyfi izleyicilere aktarmak istediğini ve tasarımlarını hazırlarken aklında Steven Spielberg’ün ikonik filmi ET’nin, uzaylının renkli bir dolapta saklandığı sahnesinin olduğunu söyledi. Bu çocuksu enerjiyi yansıtmak için Blazy, izleyicileri klasik koltuklar yerine tavşan, balina, tilki ve kedi gibi hayvanlardan ilham alan yumuşak armut sandalyelerde oturttu. Defilenin kendisinde ise, Blazy’nin günlük giysilere kattığı zarif ve yaratıcı detaylar dikkat çekti. Dikiş tekniklerinde, alışveriş torbasını andıran deri çantalarda ve bilinçli olarak buruşturulmuş tişört ve kot pantolonlarda bu özgün vizyonu görmek mümkündü. Blazy, böylece “filtresiz” oyun ve yaratıcılık temasını başarıyla sahneye taşıdı.

MARNI

Marni’nin İlkbahar/Yaz 2025 defilesi, biraz gecikmeli başlamış olmasına rağmen izleyicilerden tam not aldı. Markadaki dokuzuncu yılını kutlayan Kreatif Direktör Francesco Risso’nun hazırladığı koleksiyon, etkileyici bir oturma düzeniyle sunuldu. Labirent şeklinde düzenlenmiş oturma alanı, defilenin atmosferine farklı bir hava kattı. Marni’nin alışılmış cesur çizgilerinden daha sade bir yön izleyen bu yeni koleksiyon, yine de Risso’nun yaratıcı zekasını ve hayal dünyasını gözler önüne seriyordu.Defile, Marni’nin merkez ofisinde, koyu kırmızı ışıkların aydınlattığı geniş ve loş bir mekanda gerçekleşti. Her izleyicinin koltuğunda, origami kağıdına basılmış, gizemli bir yazarın kaleminden çıkan bir şiir yer alıyordu. Şiirde, karanlık ve ay ışığıyla parlayan bir ormanda hızla kaybolan beyaz bir tavşanın hikayesi anlatılıyordu. Risso’nun “Güzellik bir beyaz tavşandır, onu kovalamak kolaydır ama yakalamak zordur” sözleri, defilenin konseptini tamamlayarak şiir ve koleksiyonu bir araya getirdi.

BOSS

Boss’un İlkbahar/Yaz 2025 koleksiyonu, Milano’nun Barok dönemi Palazzo del Senato’nun bahçesinde tanıtıldı. Kreatif direktör Marco Falcioni’nin “Out of Office” adını verdiği koleksiyon, iş sonrası rahatlık ve lüksü yansıtarak Boss’un klasik resmi giyim anlayışına modern bir dokunuş kattı. Matteo Berrettini, Taylor Fritz ve Loris Karius gibi ünlü sporcular podyumda yer alırken, David Beckham klasik lacivert takım elbisesiyle dikkat çekti. Bu koleksiyon, iş giyimi ve gündelik şıklığı birleştirerek modern profesyoneller için yeni bir stil sundu.

ETRO

Etro’nun İlkbahar/Yaz 2025 koleksiyonu, kreatif direktör Marco De Vincenzo’nun ilham kaynağı olarak agave bitkisini seçtiği dikkat çekici bir defileyle sunuldu. Podyumu çevreleyen dökme demir ve beton agaveler, bitkinin nadir çiçeklenme süreci ve ardından gelen tohum üretip ölme döngüsünü simgeliyordu. Bu döngü De Vincenzo’nun güney İtalya’ya, özellikle Akdeniz’e olan derin bağlılığını yansıtıyordu. Kendisi de bunu, “Kalbim güneyde atıyor. Sicilya benim memleketim, ancak İspanya’nın Endülüs bölgesi, Seville ve Yunanistan gibi yerlerle de yakın bir bağ hissediyorum” sözleriyle dile getirdi. Agave bitkisi hem yeniden doğumu hem de moda dünyasında sürekli yenilenmeyi simgeleyen güçlü bir sembol olarak koleksiyonun merkezindeydi.

Dergimiz her ayın ilk haftası Türk Telekom Dergilik, D&R, Remzi Kitabevi ve tüm seçkin marketlerde…