60 Yılda Global  Başarı 

1964’teki mütevazı başlangıcından bugüne, Türkiye’nin en büyük saat üreticisi haline gelen Serhat Saat, aile şirketinin vizyoner adımları ve dünya çapındaki yatırımlarla markasını geliştirmiş. Bizde Gentleman ailesi olarak bu köklü şirketin hikayesini ve lüks saat endüstrisini Serhat Saat’den dinliyoruz.

Zehra Gürsoy

Serhat Saat, 1964 yılında temelleri atılan ve bugün Türkiye’nin en büyük saat üreticisi haline gelen bir başarı hikayesini temsil ediyor. Aile şirketinin vizyoner adımları ve küresel pazarlara açılma çabalarıyla saat endüstrisinin en güçlü oyuncularından biri olmayı başaran Serhat Saat, 60 yılı aşkın bir sürede her alanda büyük bir evrim geçirdi. Gentleman olarak Serhat Saat ve markanın YK başkan vekili Osman Başer ile saat, inovasyon ve sektörel yeniliklere dair keyifli bir sohbet gerçekleştirdik.

Kurucu aile Ali Güner ve üç kuşak bir arada

Gentleman: Serhat Saat’in 1964’te kurulan aile şirketinden global bir saat üreticisine dönüşme sürecini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Serhat Saat: Serhat Saat’in kurulması ve bugünlere ulaşması, 60 yılı bulan bir birikim ve tecrübeyi kapsıyor. Serhat Saat, dedem Ali Güner’in çabalarıyla 1983 yılında Eminönü’ndeki Çavuşoğlu Han’da kuruldu. Şirket bir süre sonra Tahtakale’deki Serhat Han’a taşındı. 1993 yılından itibaren saatte kendi markalarımızı oluşturmaya başladık. Toptan satış ve pazarlama ağımız şekillendi. 1995 yılı, Serhat Saat için yeni bir dönemin başlangıcı oldu. Halen Serhat Saat Yönetim Kurulu Başkanlığı görevini yürüten dayım Ahmet Güner’in Hong Kong’a gitmesiyle birlikte dünyaya açılma sürecimiz başladı. Hong Kong ofisimizi açtık ve HKTDC’ye (Hong Kong Trade Development Council) üye olduk. 2007’de B2B sistemini kullanarak tüm Türkiye’deki saat bayilerine satışa başladık. 6 yıl sonra Çin’deki fabrikamızı kurduk ve saat üretimine başladık. 2017’de ihracat yaptığımız ülke sayısı 50’yi aştı. Sonrasında Türkiye’nin en büyük yedek parça deposu olan Serhat Saat Yedek Parça’yı kurduk. Sektördeki uluslararası ticari birliklerle ilişkilerimiz de gelişti. Hong Kong Watch Manufacturers Association Limited üyeliğinin ardından Amerika San Diego’da yeni bir ofis ve Amerika pazarına dağıtım yaptığımız depomuzu kurduk. 3 yıl kadar önce de Türkiye’nin ilk yerli seri üretim kol saati fabrikasını kurmak bize nasip oldu. Serhat Saat’in büyüme süreci, teknolojiyi, tasarımları, trendleri ve dünya pazarlarını yakından takip ederek devam ediyor. Bugün yılda 700 binin üzerinde saat üreterek Türkiye’nin ilk ve tek saat üreticisi olarak yolumuza devam ediyoruz.

Gentleman: Ali Güner’in vizyonuyla başlatılan global pazarlara açılma süreci, şirketin büyümesine nasıl bir katkı sağladı?
Serhat Saat: Dayım Ahmet Güner, Hong Kong’a gitmeden önce Serhat Saat, kendi halinde ilerleyen, saat ithal edip Türkiye’de satan bir markaydı. Ancak gelişip büyümek her zaman markamızın ve ailemizin genlerinde vardı. Biz Antalya Aksekiliyiz ve Aksekililerin önemli bir bölümü de Türkiye’de saatçilik işiyle uğraşmaktadır. Ahmet Güner’in Hong Kong’a gitme fikri, saat teknolojisini ve üretimini yerinde görme, ticari imkânlara vakıf olma, bir anlamda “Serhat Saat olarak dünyaya nasıl açılabiliriz?” sorusuna yanıt arama üzerine gelişti diyebiliriz. Ahmet Güner’in Hong Kong’a gidişiyle birlikte şirket olarak vizyonumuz gelişti. O dönem, dünyanın en önemli ticaret merkezlerinden biri olan Hong Kong’ta, saat üretimi, satışı ve tasarımlarına ilişkin tüm mesleki incelikleri öğrenme imkânımız oldu. Fabrikayı kurmamız ve dünya pazarlarına açılmamız yine Hong Kong üzerinden gerçekleşti.

Gentleman: Hong Kong ve Çin’deki yatırımlarınızın saat endüstrisinde uluslararası alanda tanınmanız üzerindeki etkileri nelerdir?
Serhat Saat: Hong Kong ve Çin’deki yatırımlarımız, Serhat Saat olarak büyümemize ve uluslararası alanda tanınmamıza önemli katkılar sağladı. Bu yatırımlar sayesinde alım-satım yapan bir şirketten, saat üreten gerçek bir üretici marka haline geldik. Dünya pazarlarını tanıma fırsatı bulduk ve üretim kapasitemizi artırarak saat satışlarımızı da büyüttük. Üretim sürecine geçerken, kendi markalarımızı geliştirmeye başladık ve satışını yaptığımız bazı markaların lisanslarını satın alarak Serhat Saat çatısı altında topladık. Örneğin, yüzde yüz bizim tarafımızdan oluşturulan DAVID GUNER markası, bu çalışmalarımızın bir sonucu olarak ortaya çıktı. Zaman içinde DAVID GUNER’in yanı sıra TOMS, DICE KAYEK, ROMANSON, WITHFIT, RMS ZEITMEISTER, TIANQIU, SEIZAIKEN, AXEQI ve ENOX gibi kendi oluşturduğumuz ya da lisansını aldığımız markalarımız da devreye girdi. Bunların dışında, kendi markalarımızın yanı sıra yaklaşık 40 farklı markanın üretimini de yapıyoruz. Hong Kong ve Çin’deki yatırımlarımız, hem uluslararası saat endüstrisinde tanınmamızı hem de üretim ve satış alanındaki gücümüzü artırmamızı sağladı.

Gentleman: Türkiye’nin ilk yerli seri kol saati üretimini gerçekleştiren fabrika kurulum sürecinde karşılaşılan zorluklar nelerdi?
Serhat Saat: Aslında her sanayicinin, üreticinin yaşadığı benzer süreçler diyebiliriz. Tabi bizim önemli bir farkımız, yurt dışında üretime geçiyor olmamızdı. Ofisimiz Hong Kong’ta ama üretim alanımız Çin’in Shenzhen kentinde yer alıyordu. Ticari olarak her açıdan Çin devletinin kurallarına tabisiniz. Orada üretip dünyaya pazarlıyorsunuz. Yukarıda da anlattığım gibi dayım Ahmet Güner’in Hong Kong’u tanıması, oranın yaşam ve ticari hayatına adapte olmasının ardından koşulları araştırarak fabrika kurma ve üretim aşamasına geçilmesi, yılları alan bir süreçti. Ahmet Güner’in orada uluslararası öneme sahip ticari birlik ve konseylere üye olması bu sürecin daha hızlı gelişmesine katkı sağladı diyebiliriz. Sonuç olarak ticaret her ülkede ve her coğrafyada kendi kurallarına göre işliyor. Ancak uluslararası genel kurallar da var. Serhat Saat olarak tüm bu zorlukların üstesinden gelmeyi başardık. Ama artık önümüzde yeni hayaller, yeni hedefler var. Onlara yoğunlaşarak devam ediyoruz.

Gentleman: Ankara Ayaş’ta mahkûmların da çalıştığı sosyal sorumluluk projesiyle ilgili daha fazla bilgi verebilir misiniz?
Serhat Saat: Serhat Saat, Türkiye’nin saatçilik sektörünü geliştirerek hem üretim hem de markalaşma anlamında önemli adımlar attı. Ankara Ayaş’taki üretim sürecimiz aslında bir sosyal sorumluluk anlayışına dayanıyor. Orada da önemli bir üretim oluşumumuz var. Ama üretimden daha çok oradaki mahkumların hem yeniden hayata tutunmaları hem de çalışarak bir gelir elde edebilmeleri anlayışıyla yola çıktık. Firmanın alt iştiraki olan Saatsan Saat Sanayi AŞ firması ile Ankara Ayaş’ta kurduğu Türkiye’nin ilk yerli seri saat üretim tesisi, yaklaşık 100 milyon TL’lik yatırımla hayata geçirildi. Bu tesiste, 35 kişilik bir ekiple birlikte, bir bölümünde mahkumların da çalıştığı bir sosyal sorumluluk projesi yürütülüyor.

Gentleman: Serhat Saat’in ürettiği saatlerin dakikada 1, yılda 700 binden fazla olması, sektörünüzde nasıl bir rekabet avantajı sağlıyor?
Serhat Saat: Öncelikle Türkiye’nin ilk ve tek en büyük saat üreticisi olma unvanı ve avantajına sahip kılıyor. Yüzde yüz yerli ve milli bir sermaye ile ülkemizin gurur duyacağı bir marka olarak yolumuza devam etmemize katkı sağlıyor. Türkiye’de 1000’den fazla bayi ve 60’ın üzerinde ülkeye ürettiğimiz saatleri pazarlama ve satma imkânı tanıyor. Üretim kapasiteniz ve teknolojiniz geliştikçe, dünyanın tanınmış saat markaları da size saat üretmek için talepte bulunuyor. Markanız büyüdükçe, teknolojiniz, tasarımlarınız, kaliteniz ve bilinirliliğiniz daha da artıyor. Markaya duyulan güven ve sadakat gelişiyor. Üreten bir firma olarak, özellikle Türkiye’de bu işi küçük çapta yürüten diğer şirketlere de bir anlamda rol model oluyorsunuz. Bu da bizim için çok önemli. Tek olmak değil, hep birlikte daha güçlü olmayı, dünya saat sektöründe söz sahibi olmayı tercih ederiz.

Gentleman: 60’tan fazla ülkeye ihracat yaparak globalleşme sürecinizde özellikle hangi pazarlarda güçlü bir varlık gösteriyorsunuz?
Serhat Saat: Serhat Saat’in en güçlü olduğu pazarlar arasında Orta Doğu, Avrupa, Amerika, Uzak Doğu ve Afrika yer alıyor. Özellikle Uzak Doğu’daki pazarlar, üretim gücümüzü ve know-how’ımızı en iyi şekilde değerlendirdiğimiz bölgelerden. Çin, Kore, Japonya gibi ülkelerde de ciddi satışlarımız bulunuyor. Avrupa ve Amerika pazarında ise distribütörlüklerimiz ve kendi markalarımızla ciddi bir varlık gösteriyoruz. Ayrıca Afrika ve Orta Doğu’da da Serhat Saat’in adını duyurduk. Türkiye’nin en büyük saat üreticisi olmanın yanı sıra, küresel pazarda da güçlü bir konumda bulunuyoruz. Tüm bu pazarları daha da güçlendirerek büyüme yolculuğumuzu sürdürüyoruz.

Gentleman: Gelecekteki hedefleriniz neler? Özellikle sektöre dair yeni teknolojiler ya da inovasyonlara yönelik yatırımlarınız olacak mı?
Serhat Saat: Gelecekteki hedeflerimiz arasında, teknoloji ve inovasyon alanındaki yatırımlarımızı daha da artırmak, yeni tasarımlar ve akıllı saat teknolojileri ile ilgili çalışmalar yapmak yer alıyor. Özellikle akıllı saatler konusunda ciddi bir potansiyel görüyoruz. Yılda 700 binin üzerinde saat üretiyoruz ve bu rakamları daha da artırmayı hedefliyoruz. Ayrıca, sosyal sorumluluk projelerimiz ve iş gücü istihdamına yönelik projelerle, topluma katkı sağlamak bizim için çok önemli. Seri üretimle beraber bu hedeflere ulaşmak, aynı zamanda uluslararası alanda daha fazla pazara ulaşmak önceliklerimiz arasında.

Dergimiz her ayın ilk haftası Türk Telekom Dergilik, D&R, Remzi Kitabevi ve tüm seçkin marketlerde…