Son zamanların en çok konuşulan konularından biri “Yapay Zeka ve Sanal Asistan ”… Geçmişten bugüne büyüyen adımlarla hayatımıza dahil olan bu kavram, şimdiden geleceğin dünyasının da ipuçlarını veriyor bizlere… Yapay Zeka ve Sanal Asistan hizmeti veren yerli markalarımız da var elbette… Bunlardan biri de “CBOT”… Şirketin kurucusu ve CEO’su Mete Aktaş ile biz de İstanbul Üniversitesi Teknokent’teki ofisinde bir araya geldik ve yapay zekanın detaylarla dolu dünyasını birlikte keşfe çıktık…
Röportaj: Zehra Gürsoy
Mete Aktaş, küçük yaşta teknolojiye olan ilgisi basit programlar yazmakla başladı ve bilgisayar mühendisliği lisans eğitimi sonrasında profesyonel iş hayatına yazılım geliştirici olarak devam etti. Her geçen gün kendisini ve CBOT’u geliştirmeyi hedefleyen Aktaş, Türkiye’de ve globalde birçok büyük markaya hizmet veriyor…
Gentleman: Merhabalar Mete Bey… Sizleri daha yakından tanıyabilir miyiz?
Mete Aktaş: Teknoloji dünyasına olan ilgim genç yaşlarda başladı. Bilgisayarlarla ilk tanışmam, 90’lı yıllarda basit programlar yazmakla oldu. Bilgisayar mühendisliği lisans eğitimim sonrasında profesyonel iş kariyerime yazılım geliştirici olarak başladım. Bu süreçte, çeşitli projelerde yer alarak farklı sektörlerde edindiğim tecrübeler, teknolojiye olan ilgimin daha da derinleşmesini sağladı. Teknolojinin hayatı nasıl kolaylaştırabileceğini ve iş süreçlerini nasıl daha verimli hale getirebileceğini gördükçe, bu alanda daha büyük adımlar atma isteği duydum. Bu düşüncelerle 2017 yılında CBOT’u kurarak yapay zeka çözümlerine odaklanmaya karar verdim. Şu anda hem Türkiye’de hem de globalde birçok büyük markaya hizmet veriyoruz ve yapay zeka alanında yenilikçi çözümler üretmeye devam ediyoruz.
G: Cbot’un kuruluş hikayesinden bahseder misiniz ?
M.A: Cbot’un kuruluş hikayesi, aslında bizim tamamen farklı bir girişim için Amerika’ya gitmemizle başlıyor. O dönemde, Amerika’da teknoloji ve girişimcilik alanındaki gelişmeleri yakından takip etmek ve kendi işimizi global bir boyuta taşımak için çeşitli etkinliklere katıldık. Bu süreçte, katıldığımız bir etkinlikte, Türkiye’nin önemli bankalarından birinin sanal asistan ihtiyacı için şirket arayışı içinde olduğunu öğrendik. Bu bilgi, bizim için bir dönüm noktası oldu ve Türkiye’de bu alanda büyük bir fırsat olduğunu fark ettik. Bunun üzerine Türkiye’ye döndük ve bu ihtiyaca yanıt vermek için CBOT’u kurmaya karar verdik. İlk adımlarımız, bankanın ihtiyaçlarını anlamak ve onlara en uygun çözümü geliştirmek oldu. Bugün, CBOT olarak, Türkiye’de ve globalde birçok sektörde lider markalara yapay zeka ve cbot çözümleri sunuyoruz. CBOT’un kuruluşu, sadece bir şirketin ihtiyacına yanıt vermekten çok, Türkiye’de yapay zeka alanında öncü olma hedefiyle başlayan bir serüven oldu.
G: Verdiğiniz hizmetler hangi sektörleri kapsıyor?
M.A: CBOT olarak sunduğumuz hizmetler, geniş bir sektörel yelpazeye hitap ediyor. Bankacılık sektörü, bizim için ilk ve en önemli iş birliği alanlarından biri oldu. Bankacılıkta, müşteri hizmetleri operasyonlarının büyük bir kısmı rutin soruların yanıtlanmasına dayanıyor. Bizim geliştirdiğimiz sanal asistanlar, bu süreçleri otomatikleştirerek bankaların müşterilerine daha hızlı ve etkili hizmet sunmalarını sağlıyor. E-ticaret sektörü de önemli bir odak noktamız. Online alışverişin artmasıyla birlikte, müşteri taleplerinin anında karşılanması büyük önem kazandı. E-ticaret siteleri için geliştirdiğimiz sanal aasistanla, kullanıcıların ürünlerle ilgili sorularını yanıtlıyor, sipariş durumlarını takip etmelerini sağlıyor ve gerektiğinde destek taleplerini ilgili birimlere yönlendiriyor. Kamu hizmetleri, telekomünikasyon ve sigortacılık gibi diğer sektörlerde de özelleştirilmiş yapay zeka çözümleri sunarak işletmelerin müşteri deneyimini iyileştiriyoruz.
G: Yapay zeka kapsamında gelecek dönem için yeni hedef ve projeleriniz nelerdir?
M.A: Gelecek dönemde, özellikle üretici yapay zeka teknolojileri üzerinde yoğunlaşarak kişisel asistanlar yaratmayı hedefliyoruz. Üretici yapay zeka, yapay zekanın evriminde önemli bir adım ve bu teknolojiyi kullanarak, kullanıcıların günlük yaşamlarını kolaylaştıracak, onların ihtiyaçlarını önceden tahmin edebilecek ve daha verimli bir şekilde çalışmalarını sağlayacak asistanlar geliştirmeye başladık. Bu asistanlar, kullanıcıların alışkanlıklarını ve tercihlerini öğrenerek, onlara kişiselleştirilmiş öneriler sunacak, randevularını organize edecek ve hatta belirli görevleri otomatik olarak yerine getirecek. Üretici yapay zeka tabanlı bu asistanlar, iş dünyasında da büyük bir dönüşüm yaratacak. Üretici yapay zekanın sunduğu olanaklar, yapay zeka çözümlerimizin gücünü artıracak ve kullanıcılarımızın hayatlarını daha da kolaylaştıracak.
G: Kadın sağlığı ile ilgili sağlık sektörü kapsamında bir yapay zeka asistanı geliştirdiğinizi biliyoruz. Bu durumun kadınlara ne gibi avantajlar sağlıyor? Farkındalık oluşturuyor mu sizce?
M.A: Evet, kadın sağlığı konusundaki yapay zeka asistanımız, kadınlara çeşitli avantajlar sunarak önemli bir sosyal sorumluluk projesi olarak öne çıkıyor. Bu asistan, kadınların genellikle çekinerek sormak isteyebileceği konular hakkında bilgi alabilmelerini sağlar. Asistanımızın sunduğu bu destek, kadınların sağlıklarıyla ilgili daha bilinçli ve bilgili kararlar almalarını sağlar. Aynı zamanda, sağlık hizmetlerine erişimlerini kolaylaştırarak, bu konuda farkındalık yaratır.
G: Yaptığınız işin sektörel anlamda zorlukları nelerdir?
M.A: Sektörümüzde karşılaştığımız zorluklardan biri, teknoloji dünyasındaki hızlı değişim ve bu değişimlerin müşteri beklentileri üzerindeki etkisidir. Her gün yeni bir teknoloji ortaya çıkarken, özellikle ChatGPT gibi popüler yapay zeka araçlarının ardından, süreçlerin çok daha kolay olduğu yönünde bir yanılgı oluşabiliyor. Bu durum, müşterilerin yapay zeka ve sanal asistan projelerinin gerçekte ne kadar karmaşık ve özelleştirilmiş çözümler gerektirdiğini anlamalarını zorlaştırıyor. ChatGPT gibi geniş bilgi tabanına sahip araçlar, genel soruları yanıtlamakta oldukça başarılıdır. Ancak, kurumsal projelerde bu tür teknolojilerin uygulama şekli çok daha karmaşıktır. Kurumsal yapılar, özel gereksinimlere, veri güvenliği standartlarına ve kullanıcı beklentilerine göre özelleştirilmiş çözümler gerektirir. Her şirketin farklı iş süreçleri ve ihtiyaçları olduğu için, standart bir çözüm her zaman yeterli olmayabilir.
G: Bot bağlama süreciniz ve müşterilerinize verdiğiniz desteklerden bahseder misiniz?
M.A: Bot bağlama sürecimiz, oldukça titiz ve sistematik bir şekilde ilerler. İlk aşamada, müşterimizle birlikte projenin kapsamını belirleriz. Bu aşama, müşterimizin iş ihtiyaçlarını ve hedeflerini anlamak açısından kritik öneme sahiptir. Kapsam belirleme sürecinde, sanal asistanın hangi iş süreçlerine entegre edileceği, hangi tür sorulara yanıt vereceği ve hangi veritabanlarıyla çalışacağı gibi detaylar netleştirilir. Sonrasında, detaylı bir analiz süreci başlar. Bu aşamada, mevcut iş süreçleri ve veri kaynakları incelenir, sanal asistanın en iyi performansı gösterebilmesi için gerekli entegrasyonlar ve yapılandırmalar planlanır. Analiz süreci tamamlandıktan sonra, botun eğitimi yapılır. Bu eğitim süreci, botun belirlenen işlevleri en iyi şekilde yerine getirmesi için veri setleri ve müşteri geri bildirimleriyle optimize edilir. Eğitim sürecini takiben, botun tüm fonksiyonları kapsamlı bir şekilde test edilir. Bu testler, botun canlıya alınmadan önce olası tüm senaryolar karşısında nasıl performans gösterdiğini değerlendirmek amacıyla yapılır. Test aşaması, potansiyel sorunları tespit etmek ve gidermek için kritik bir adımdır. Bot canlıya alındıktan sonra da müşterilerimize desteğimiz devam eder. Canlı sonrası süreçte, botun performansı düzenli olarak izlenir ve müşteriye periyodik raporlamalar yapılır. Bu raporlar, botun kullanıcılarla nasıl etkileşimde bulunduğunu, hangi sorulara daha fazla yanıt verdiğini ve olası iyileştirme alanlarını içerir. Böylece, müşterilerimizin botu en verimli şekilde kullanabilmeleri için sürekli bir destek ve optimizasyon süreci yürütürüz.
G: Sektörel anlamda Türkiye’nin konumunu nasıl görüyorsunuz? İş gücü seviyesi nedir?
M.A: Türkiye, teknoloji ve yapay zeka alanlarında önemli bir potansiyele sahip bir ülke. Genç ve dinamik bir nüfusa sahibiz, bu da teknolojiye olan ilgiyi ve bu alandaki gelişimi hızlandırıyor. Ancak, bu potansiyeli tam anlamıyla kullanabilmek için daha fazla yatırıma ve eğitim fırsatlarına ihtiyaç var. İş gücü seviyesine baktığımızda, özellikle yazılım geliştirme, veri bilimi ve yapay zeka alanlarında yetkin profesyoneller yetişiyor. Üniversitelerimizde bu alanlara yönelik eğitim programları yaygınlaşıyor ve birçok genç bu alanda kariyer yapmayı hedefliyor. Ancak, global ölçekte rekabet edebilmek için daha fazla uzmanlaşmış iş gücüne ihtiyaç duyuluyor. Türkiye’deki teknoloji ekosistemi, hızla büyüyor ve özellikle girişimcilik alanında birçok yenilikçi fikir ortaya çıkıyor. Bununla birlikte, uluslararası alanda daha fazla tanınmak ve büyük projelere imza atmak için iş gücümüzün yetkinliklerini artırmamız gerektiğini düşünüyorum.
G: Yurtdışı bağlantılı iş birlikleriniz var mı?
M.A: Evet, CBOT olarak yurtdışında da çeşitli iş birliklerimiz ve projelerimiz mevcut. Özellikle Avrupa ve Orta Doğu bölgelerinde faaliyet gösteriyoruz ve bu pazarlarda yerel iş ortaklarımızla birlikte projeler geliştiriyoruz. Uluslararası alanda büyüme hedefimiz doğrultusunda, farklı ülkelerdeki müşterilerimize hizmet sunuyor ve onların yerel ihtiyaçlarına uygun çözümler geliştiriyoruz. Bu iş birlikleri, hem CBOT’un uluslararası alanda tanınmasını sağlıyor hem de bize yeni pazarlar ve fırsatlar sunuyor. Özellikle yapay zeka ve sanal asistan çözümleri alanında, farklı kültürler ve iş yapış şekilleriyle çalışmak, bize büyük bir deneyim kazandırıyor.
G: Sanal asistanlarınızın veri kaynakları nelerdir?
M.A: Sanal asistanlarımızın veri kaynakları, müşterilerimizin ihtiyaçlarına ve entegrasyon gereksinimlerine göre çeşitlilik gösteriyor. Genel olarak, sanal asistanlarımız müşterilerimizin kendi veri tabanlarından, CRM sistemlerinden, web sitelerinden ve diğer kurumsal bilgi kaynaklarından besleniyor. Örneğin, bir e-ticaret platformu için geliştirdiğimiz sanal asistan t, ürün veri tabanlarından, müşteri sipariş geçmişinden ve kargo takip sistemlerinden bilgi alarak kullanıcıların sorularını yanıtlıyor. Aynı şekilde, bankacılık sektöründe geliştirdiğimiz sanal asistanlar , bankaların mevcut müşteri veri tabanları ve işlem kayıtlarıyla entegre çalışıyor. Bunun dışında, dış veri kaynaklarından da faydalanıyoruz. Örneğin, hava durumu, döviz kurları veya güncel haberler gibi bilgilere erişim sağlayarak, sanal asistanlarımızın kullanıcılarına daha geniş kapsamlı yanıtlar sunmasını sağlıyoruz. Ayrıca, yapay zeka modellerimizi eğitmek için geniş veri setlerinden yararlanıyoruz ve bu verilerin doğruluğunu ve güvenilirliğini sağlamak için titizlikle çalışıyoruz. Veri güvenliği bizim için en önemli önceliklerden biri olduğundan, tüm veri kaynaklarını güvenli bir şekilde yönetiyor ve müşteri bilgilerinin gizliliğini koruma altına alıyoruz.
G: Peki Mete Bey, kişisel hayatınızda teknolojiyle aranız nasıl? Bir günde kaç saat zaman geçirirsiniz örneğin telefonunuzda?
M.A: Teknoloji, hem işim hem de kişisel hayatımın ayrılmaz bir parçası. Sürekli olarak yeni çıkan teknolojileri takip ediyorum ve bunları test ederek kendimi güncel tutmaya çalışıyorum. Bu süreç, bana işimde yenilikçi çözümler geliştirme konusunda ilham veriyor. Gün içerisinde telefonumda birkaç saat geçiriyorum. Teknolojiyi sadece tüketici olarak değil, aynı zamanda bir geliştirici ve yenilikçi olarak da deneyimlemek benim için büyük bir tutku.
G: Hobileriniz var mı?
M.A: Yürüyüş yapmayı çok seviyorum. Doğayla iç içe olmak, hem zihinsel hem de fiziksel olarak beni yeniliyor ve yoğun iş temposundan uzaklaşmamı sağlıyor. Yürüyüş sırasında genellikle kendime zaman ayırarak düşüncelerimi toparlıyorum ve yeni fikirler geliştirme fırsatı buluyorum. Ayrıca, kitap okumak da vazgeçilmez hobilerimden biri. Kitaplar, bana farklı perspektifler sunarak hem iş hayatımda hem de kişisel yaşamımda beni besliyor.
G: Son olarak eklemek istediklerinizle bitirelim sohbetimizi.
M.A: Teknolojiyi insan hayatını kolaylaştırmak ve işletmelerin verimliliğini artırmak için nasıl daha etkili kullanabileceğimiz üzerine sürekli düşünüyoruz.Gelecek dönemlerde sohbetimizde değindiğimiz konuların, yapay zeka ve teknolojiye olan ilginizi artıracağını ve bu alanda daha fazla bilgi edinme isteği uyandıracağını umuyorum. Keyifli röportaj için teşekkür ederim.