Çırağan Palace Kempinski İstanbul’da “Geçmişin izinde” yepyeni bir dönem başladı… Otel binasında gerçekleşen kapsamlı yenilenme projesiyle zarif ve modern tasarımlar, tarihin muhteşem dokusuyla birleşti. Oteldeki yenilikleri Çırağan Palace Kempinski İstanbul Genel Müdürü Ralph Radtke’den dinledik…
Çırağan Palace Kempinski İstanbul, otel binasındaki yenilenme çalışmalarının ardından, misafirlerini geçmiş ve gelecek arasında heyecan verici bir yolculuğa davet ediyor. Her detayı Çırağan Sarayı’nın tarihinden ve Osmanlı mimarisinden ilham alınarak yeniden tasarlanan detayları, otelin genel müdürü Ralph Radtke anlattı…
Gentleman: Siz uzun yıllardır Türkiye’desiniz. Öncesinde ise dünyanın pek çok şehrinde görev aldınız. Ralph Radtke’yi biraz daha yakından tanımak isteriz.
Ralph Radtke: Dünyada 15’ten fazla ülkede çalıştım. 50 yıldan fazladır bu sektörde görevler alıyorum. Otelcilik sektörü, farklı kültürler, insanlar ve dönemler ile bana dünyayı keşfetme şansı verdi.
G: Türkiye’deki hikayeniz nasıl ve ne zaman başladı?
R.R: Türkiye’deki hikayem 2011 yılında, bir tesadüfle başladı. Hatta Türkiye’ye gelmeden de Türkiye ve kültürü ile ilgili bilgi sahibiydim; zira eşim Türk. İlk olarak bu otele tatile gelmiştim eşimle. Otele ve lokasyona tam anlamıyla aşık olmuştum. Hizmet kalitesi ve çalışanların profesyonelliği ile gerçekten çok keyifli bir tatil geçirmiştik. O dönemde iş sebebiyle çok seyahat ettiğim bir görevim vardı. Tam da o dönemde artık otelciliği bırakıp kendi işimi yapmayı planlarken, Çırağan Sarayı’ndaki tatilimizden döndükten birkaç ay sonra Kempinski’den bir teklif geldi. Gerçekten kararsız kalmıştım. Eşime ‘ben artık otelcilik yapmayı düşünmüyorum’ dedim. Eşim de bana dönüp, ‘orası bir otel değil, orası bir otelden çok daha fazlası, tarihi bir simge, Çırağan Sarayı; bu görevi almalısın’ dedi. Doğru zamanda doğru yerde idim. Bugün bu dünyaca ünlü simgede görev almak, şahane bir ekiple buranın bir parçası olmak, benim için hala ilk günkü gibi heyecan verici. Çırağan Sarayı, keyifli fakat bir o kadar da bambaşka bir sorumlulukla görev yaptığım bir yer. Onu tarif ederken kelimeleri dikkat ederek seçerim. Arzum, burada bana dair hatıralar ve keyifli anlar ve izler bırakmak. Bunu da ekibimle birlikte başarabiliyor olmak beni çok mutlu ediyor. Ayrıca burada liderlik yaparken Türkiye’ye karşı sorumluluğumu da düşünüyorum. Türk misafirperverliğinin dünya çapındaki bilinirliğini korumaya devam etmek ve Çırağan Sarayı’nın değerini korumak çok önemli.
G:Eşsiz mimarisi, konumu, tarihi ve güzelliğiyle önemli simgelerden biri olan Çırağan Palace Kempinski İstanbul, otel binasında gerçekleşen kapsamlı yenilenme projesi ile misafirlerinin karşısına çıktı. Bize bu yeniliklerden bahseder misiniz?
R.R: Benzersiz bir lüks deneyimi sunan Çırağan Palace Kempinski’de konuklarımıza yenilenen otel odalarımız, süitlerimiz, lobimiz ve restoranlarımızla gerçek bir sarayda olmanın hissini yaşatacağız. Sofistike bir stili, Çırağan Sarayı’nın tarihinden aldığımız ilhamla benzersiz bir ahenk içinde harmanladığımız bu yepyeni dönem için hazırız. Türk misafirperverliğini üst düzey lüks ile buluşturduğumuz, dünya çapında üne sahip Çırağan Palace Kempinski’de dünyanın dört bir yanından gelecek konuklarımıza eşsiz bir deneyim sunmaktan memnuniyet duyuyoruz. Görkemli asaleti ve ihtişamıyla Boğaz’da ışıldayan, dünyanın gözde otellerinden biri olan Çırağan Palace Kempinski İstanbul’da titizlikle ve ince detaylarla çalışılan yenilenme projesiyle misafirler; sadece geleceğin değil, geçmişin de parçası olmaya da davet ediliyor. Otelde gerçekleşen bu yenilenmedeki her detayda Çırağan Sarayı’nın tarihi ve döneminden ilham alınırken, tasarlanan yepyeni otel odaları, süitleri, otel lobisi ve iki yeni restoranıyla heyecan verici bir döneme adım atıldı.
G: Bu projede kimle çalıştınız?
R.R: Avrupa’nın en köklü lüks otel grubu Kempinski yönetimindeki otel binasında yer alan odalar, süitler, otel lobisi ve otelde yer alan iki restoranın yepyeni tasarımıyla heyecan verici bir döneme girilirken, projede Osmanlı Sanatı Uzmanı Serdar Gülgün ile çalışıldı. Gülgün’ün dokunuşlarıyla ışıldayan tasarımlar, Osmanlı mirasının modernize edilmiş halini yansıtıyor. Oteldeki oda ve süitler, Osmanlı İmparatorluğu’ndan ve dönemiden ilham alan tasarımlara zamansız bir ihtişam ve özgün bir incelik sunuyor. Sedef işlemeli mobilyalar, Osmanlı ebru sanatından esinlenerek tasarlanan koltuklar, hamam tarzını yansıtan mermer banyolar, çintemani ve lale desenli kumaşlarla bezeli yatak başlıkları ve çok daha fazla detay, Çırağan Sarayı’nın tarihi ve asaletiyle birleşiyor. Otel girişi, lobisi ve restoranlarında ise Osmanlı sanatı izlerini muhteşem tasarımlarla sunan, birbirinden farklı temalar göze çarpıyor.
G: Çırağan Palace Kempinski, restoranlarıyla da sevilen bir otel. Bu yenilenme sürecinde de iki restoranıyla eşsiz bir gastronomi yolculuğu sunmaya devam edecek. Restoran bölümünde neler ön plana çıkıyor?
R.R: Yenilenme çalışmalarımız kapsamında gastronomi alanında da ses getirecek yeniliklere imza attık. Ünlü Türk şef Esra Muslu ile Çırağan Palace Kempinski İstanbul mutfağında yepyeni bir döneme merhaba dedik. Akdeniz lezzetlerinin paylaşımlı olarak servis edildiği şef restoranı olarak konumladığımız Akdeniz by Esra Muslu ile konuklarımıza yepyeni lezzet şöleni sunarak hizmetlerimizi ve servislerimizi daha da üst seviyeye taşıyoruz. Boğaz’a ve muhteşem saray bahçelerine karşı konumlu geniş bir oturma alanına sahip modüler sistemde kurgulanan restoran muhteşem ambiyansı ve Akdeniz temalı dekorasyonuyla öne çıkıyor.Eski Osmanlı bahçelerinden ilhamla yeniden tasarlanan Gazebo ise muhteşem yenilenen konsepti, servis stili ve menüsü ile yine şehrin en vazgeçilmez lezzet duraklarından biri olacak. Yüksek tavanlı şık ve ferah atmosferinde leziz sandviçler, alakart kahvaltı servisi, salatalar, hafif atıştırmalıklar, beş çayı lezzetleri, birbirinden özel içecekler ve çok daha fazlasını sunan yenilenen Gazebo’da lüks, lezzet ve konfor üçgeninin en nitelikli halini konuklarımıza sunmaya devam ediyoruz.
G: Odalarda bu yenilenme süreciyle beraber hangi detaylar misafirleri karşılıyor?
R.R: Serdar Gülgün’ün yaratıcı ve estetik dokunuşları, yapının her noktasında kendini gösteriyor. Oda ve süitlerimiz, Osmanlı İmparatorluğu’ndan ilham alan zamansız bir görkem ve özgün bir incelikle tasarlandı. Sedef işlemeli mobilyalar, Osmanlı ebru sanatından esinlenmiş koltuklar, geleneksel Türk hamamı tarzında mermer banyolar, lale, çintemani ve Osmanlı sanatından ilham alan desenli kumaşlarla bezeli yatak başlıkları, lüksü asalet ve köklü geçmişimizle birleştiriyor.Oda ve süitlerin yanı sıra otelin giriş bölümü, lobi ve restoranlarımızda da şahane temalar göze çarpıyor. Osmanlı sanatından izler taşıyan muhteşem tasarımlar, tarihi dokunun çağdaş bakış açısıyla kusursuz birlikteliğini vurguluyor. Yenilikçi bir bakış açısının hakimiyetindeki klasik tasarım ögeleri, her köşede farklı bir yaşanmışlığı anımsatarak geçmişin izlerini ölümsüzleştiriyor. Dünyanın dört bir yanından gelen misafirlerimize, kapıdan girdikleri andan itibaren Osmanlı sanatının modernize edilmiş detaylarıyla lüksü yaşayabilecekleri, etkileyici hikayelerle dolu bir atmosfer sunuyoruz.
G: Yeni odalarınızda konaklayan misafirleriniz için tarih turları da düzenliyorsunuz. Okurlarımıza bu turlardan da biraz bahseder misiniz?
R.R: Tarih küratörü rehberliğinde, otel ve Saray’ı birleştiren tarih galerimizi de yeniledik. Burada, Çırağan Sarayı’nın 17’inci yüzyıldan günümüze dek gelen muazzam tarihine dair birçok bilgi ve görsel materyal sergileniyor. Marka temsilcilerimiz “Lady in Red’’ ekibi, Çırağan Sarayı’nın tarihiyle ilgili uzun bir eğitim sürecini tamamladı. Haftanın belirli günlerinde, Tarih Koridoru’nda misafirler detaylı bir biçimde bilgilendirildikten sonra Çırağan Sarayı’na giriliyor ve tur, yapının en özel noktalarından Tarihi Hamam’da sona eriyor. İlk zamanlarından itibaren orijinalliği korunan bu bölüm, konuklarımıza eşsiz bir deneyim yaşatmak için kilitli kapılarını açıyor.