Güzellik, sadece dış görünüşle sınırlı olmayan; ruhu ve bedeni kapsayan bütünsel bir kavram. Beauty & More markası da tam olarak bu anlayıştan doğdu. Kurucusunun yıllara dayanan sektör tecrübesi, dünyanın dört bir yanında edindiği gözlemler ve doğaya duyduğu derin saygı, bu markanın temel taşlarını oluşturdu. Cilt bakımının bilimsel yönünü gözetirken, doğanın sunduğu mineral zenginliğini ve spiritüel etkileri merkezine alan bu vizyoner yaklaşım, Beauty & More’un benzersiz konseptini ortaya çıkardı.

Değerli taşların şifa veren gücünü modern kozmetik formüllerle buluşturan Beauty & More, sadece cilde değil, ruhun derinliklerine de hitap eden bir bakım anlayışı sunuyor. Gemstone Therapy felsefesiyle yola çıkan marka, güzelliği bir ritüele dönüştürerek kişisel bakımın her anını anlamlı kılmayı hedefliyor.
Gentleman: Beauty & More markasını kurmaya nasıl karar verdiniz?Bu yolculuk nasıl başladı?
Nilüfer Şener: Hikâyemiz, güzelliğe farklı bir bakış açısıyla yaklaşmamız ve dünyayı tüketilecek bir yer olarak değil, değerli bir kaynak olarak görmemizle başladı. Bu konuda bir şeyler yapmamız gerektiğini fark ederek yeni bir cilt bakımı vizyonunu hayata geçirmeye karar verdik. İşim gereği sürekli yurt içi ve yurt dışındaki seminerlere, fuarlara ve heyet ziyaretlerine katılıyorum. Bu sayede hem sektördeki gelişmeleri yakından takip ediyor hem de tecrübelerimi paylaşarak değer yaratmaya çalışıyorum. Pandemi öncesi, dünyanın en prestijli fuarlarından birinde gezerken dikkatimi çeken iki stant arasında kaldım: Biri, Nefertiti’nin doğal taşlarla harmanlanmış görselleriyle süslenmiş, enerji dolu bir alan; diğeri ise cilt bakım rutinlerinin vazgeçilmezi olan serumlarla dolu bir stanttı. Zaten yıllardır ilgimi çeken, asaleti ve mineral zenginliğiyle beni cezbeden değerli taşlar, o an beynimde bir kıvılcım yarattı: “Ya bu iki ürün yan yana gelirse?” “Değerli taşların içeriğindeki zengin mineralleri; başarısı ispatlanmış cilt bakım formülleriyle birleştirmek ve cilt yolu ile emilimini sağlamak…” Fikir çok özgün ve heyecan vericiydi. Sanki yıllardır bu projeyi hazırlıyormuşum gibi hissettim. Serinin tamamı o anda gözümde canlandı. Türkiye’de ve dünyada böyle bir konseptin daha önce denenmemiş olması heyecanımı katbekat artırdı. Hikâyemiz işte böyle başladı.

G: Markanızın ismi “Beauty & More” neyi temsil ediyor? Arka planında nasıl bir hikâye var?
N.Ş.: İlham kaynağım, değerli taşların eşsiz mineral ve spiritüel gücüydü. Gemstone Therapy konsepti, güzellik ve cilt bakımının sadece dışarıdan görünen bir yüzey olmadığını anlatıyor. Bu etkiyi cilt bakım formüllerimizle birleştirerek insanı hem fiziksel hem de içsel olarak olumlu etkilemeyi hedefledim. Çünkü güzellik, sadece cilt derinliklerinden yansıyan bir parlaklık değil; ruhun da bir yansımasıdır. Her değerli taş, kullanıldığı kozmetik ürüne kendi karakterini verir; çünkü her taş, özünde benzersiz bir mineral yapıya sahiptir. Bu mineraller cilt yoluyla vücudumuza emilebilir. Bu da bize bütünsel bir bakım sağlar. Ayrıca bu taşların bozulma riski olmaması, güvenilirliğini artırır. Ürün serimizi oluştururken “formüle uygun taş” değil, “taşa uygun formül” ilkesini benimsedik. Böylece hem cildimize hem ruhumuza hitap eden ürünler yaratmayı başardık.

G: Sürdürülebilirlik ve hayvanlar üzerinde test yapmama gibi konularda markanızın politikası nedir?
N.Ş.: Günümüzde tüketiciler yalnızca ürünün etkisine değil, markanın üretim süreçlerine, çevresel etkilerine ve etik duruşuna da dikkat ediyor. 2025 itibariyle daha fazla marka, doğa dostu içeriklere ve sürdürülebilir üretim yöntemlerine yöneliyor. Beauty & More olarak biz de değerli taşların içindeki doğal mineralleri ürünlerimizde kullanarak doğanın sunduğu zenginliği tüketiciyle buluşturuyoruz. Ayrıca doğal, geri dönüştürülebilir ambalajlar tercih ederek çevreye olan sorumluluğumuzu ön planda tutuyoruz.
G: Önümüzdeki 5 yıl içinde Beauty & More markasını nerede görmek istiyorsunuz?
N.Ş.: Kısa vadede, ürünlerimizin Türkiye’de tüm online platformlar, seçkin eczane ve parfümerilerde yüz bakım kategorisinin en çok tercih edilenleri arasında yer almasını hedefliyoruz. Orta ve uzun vadede ise markamızı dünyanın en seçkin online platformlarında ve dermokozmetik satış noktalarında konumlandırarak, global ölçekte tanınan bir marka haline getirmek istiyoruz. ENKAY Trade olarak 80’i aşkın ülkeye ihracat yapıyoruz. Bu tecrübemizi Beauty & More için de kullanmak istiyoruz. Şu an özellikle Ortadoğu, CIS ve EEU ülkelerinden ciddi bir ilgi var. Ancak öncelikli hedefimiz, Türkiye’de markamızı güçlendirmek ve ardından dünyaya açılmak.

G: Beauty & More ürünlerinde ametist, safir gibi değerli taşlar kullanıyorsunuz. Bu fikir nasıl doğdu?
N.Ş.: Bu fikir, daha önce de bahsettiğim fuar deneyiminde zihnimde netleşti. Beauty & More, değerli taşların zengin minerallerini, başarıları bilimsel olarak kanıtlanmış cilt bakım formülleriyle buluşturan bir marka. Türkiye’de ve dünyada benzeri olmayan bu konsept, yüzde yüz yerli sermaye ile geliştirildi. Gemstone Therapy yaklaşımımızla, insanı hem fiziksel hem de ruhsal olarak destekleyen ürünler sunuyoruz. Çünkü güzellik sadece dış görünüş değil, içsel bir yolculuktur.
G: Değerli taşların cilt bakımındaki etkileri hakkında ne düşünüyorsunuz? Bilimsel ya da spiritüel yönleri sizin için ne kadar önemli?
N.Ş.: Değerli taşların hem bilimsel hem spiritüel olarak ilham verici olduğuna inanıyorum. Örneğin; ametist arındırıcı etkisiyle, yeşim taşı ise serinletici özelliğiyle bilinir. Aynı zamanda her taşın kendine özgü bir enerjisi var. Bu enerjinin cilt bakım ritüellerine olumlu katkı sağladığını düşünüyorum. Benim için bu iki yön –bilimsel ve spiritüel– birbirini tamamlayan unsurlar. Hem içerik hem deneyim açısından bütünsel bir yaklaşım sunuyoruz.
G: Bu taşların kullanım sürecinde özel bir işleme yöntemi izliyor musunuz? Etken maddelere nasıl entegre ediliyorlar?N.Ş.: Ar-Ge çalışmaları, yenilikçi teknolojilerin ve malzemelerin keşfedilmesi ve uygulanması açısından son derece önemli. Bu aşamada bilimsel araştırmalar, teknoloji trendleri ve patent çalışmaları gibi unsurlar yer alıyor. Yeni malzemelerin keşfi ya da mevcut teknolojilerin adaptasyonu, ürünlerin ve süreçlerin iyileştirilmesine katkı sağlıyor. Ürün ve hizmet kalitesi birinci önceliğimiz diyebilirim. Tüketicilerin memnuniyetini kazanmak ve markamızın güvenilirliğini inşa etmek için yüksek kaliteli hammaddeleri ve lisanslı, akredite değerli taşları tercih ediyoruz. Üretimimizin tüm aşamalarında kalite kontrol süreçlerini uyguluyor; kullanıcı geri bildirimlerini dikkate alarak sürekli iyileştirmeler yapıyoruz. Ürünlerimizi dünya standartlarında üretiyor ve her geçen gün “daha iyi nasıl olabiliriz” sorusuna odaklanıyoruz. Bizim için her taşın bir karakteri, bir enerjisi ve bir etkisi var. Bu yüzden formülasyon sürecine “taşa uygun formül” anlayışıyla yaklaşıyoruz. Örneğin, arındırıcı etkisiyle bilinen ametisti seçtiysek, onu destekleyecek şekilde cildi nazikçe temizleyen ve detoks etkisi sunan içeriklerle formülü kurguluyoruz. Yani önce taşın enerjisini ve etkisini merkeze alıyoruz, ardından ona en iyi şekilde eşlik edecek aktif bileşenleri bir araya getiriyoruz. Böylece sadece güzel görünen değil, etkili ve hikâyesi olan ürünler ortaya çıkıyor.
G: ‘Ritüel’ ya da keyif aldığınız özel bir uygulama var mı?
N.Ş.: Bazen taş roller’larla cildime kısa bir masaj yapıyorum, bazen de sadece sevdiğim kokular eşliğinde cildime vakit ayırıyorum. Bu anlar, günün koşturmacasında durup nefes aldığım ve gerçekten kendimi dinlediğim anlara dönüşüyor.