Ahmed Gencal… O Gencallar’ın üçüncü kuşak temsilcilerinden… Atalarından aldığı genetik mirasıyla, gelenekçiliğini inovatif yaklaşımlarıyla harmanlayarak, alanında önemli atılımlara imza atıyor. Aynı zamanda profesyonel bir fotoğrafçı olan Gencallar CEO’su Ahmed Gencal ile markanın gelecek hedefleri ve hobileri üstüne keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik…
Gencallar, perakende sektörünün Türkiye’deki en köklü markalarından biri… 70’li yılların ortalarında “Taksitli Alışverişi” başlatan ilk üç markadan biri olarak da her zaman yenilikçiliğin öncülerinden olmuş. Çok katlı ve multibrand konseptiyle 6 ilde 14 offline ve online mağazasıyla hizmet veren Gencallar sadakat kartı “TaxitCard” ile de C ve D segmentinin lokal ve uluslararası markalara ulaşma köprüsü oluyor… Sadakat kart programlarını ve yeni hedeflerini markanın Ceo’su Ahmed Gencal’dan dinledik…
Gentleman: Ahmed Bey ilk olarak Gencallar’ın öyküsüyle başlamak istiyoruz, bizlere anlatır mısınız?
Ahmed Gencal: Aile 50’li yıllarda Karadeniz pazarlarında kesme kumaş işi ile ticaret hayatına atılıyor.1961 yılında Samsun’da Sümer Manifatura adındaki ilk mağazalarını açıyorlar. Dedem İsmet Gencal kardeşleri ile yürüttüğü başarılı işlerden sonra 1975’de İstanbul’a gelip 1976’da Kadıköy’de ilk Gencallar Mağazasını açıyor. Böylece pazarlarda kumaş satarak başladığı ticari yolculuğunda bir dönüm noktası yaşıyor. İlk mağaza, çoluk çocuk herkesin emeği ile açılıyor. Babam ve amcalarım üstün bir gayretle hiç tanımadıkları bir pazarda yer edinmeye çalışıyorlar. En güçlü yönleri müşterileri ile kurdukları sıcak ilişki. O yıllarda pek de bilinmeyen bir şeyi yapıyorlar. İnovatif düşünerek ‘Taksitli Alışverişi’ ilk başlatan 3 markadan biri oluyorlar. Yeni mağazalar arka arkaya açılıyor Gencallar büyümeye başlıyor. Sonraki yıllar Türkiye’de yaşanan ekonomik krizler ve sektörde rekabetin çok artması sebebiyle daha içine kapanık ve korumacı bir politika izlenmesine yol açıyor.
3’üncü kuşağın 2000’li yıllarla beraber işin içine dahil olmasıyla beraber tekrar büyüme isteği olan, data ve analizle yönetilen, inovasyonun çok teşvik edildiği bir sürece giriliyor.
G: Gencallar bir aile markası ve müşterileriyle de aynı bağ ile devam eden bir marka. Bunun alameti farikası nedir?
A.G: Aslında alameti farika ilk günden beri müşteri odaklı olmaktan geliyor. Müşterinin ihtiyaçlarını iyi anlayan ve onların hayatına dokunan şeyler yapmayı dert edinen bir marka olma gayretinde olmuştur hep Gencallar. Bir kere kurduğu taksit modeliyle bankacılık sistemine erişemeyen kitlenin öykündüğü markalara ulaşması için arada köprü olmuştur hep. Düşük gelirli bir ev hanımının hayalindeki çantayı, arkadaşları, komşularıyla buluştuğu ilk günde masanın üzerine koyduğu anda yaşadığı hazzı onlara sağlamıştır. Ekonomik krizlerde zorlanan dar gelirli müşterilerinin zor günlerine destek olmuştur. Okula dönüşte, bayramlarda ailenin artan harcamalarını önceden gören ve alışverişlerinin ilk taksitini 4 ay sonra başlatan markadır. Özetle müşteri sadakatini indirimlerle satın almaya çalışan değil onu kazanmaya çalışan bir kurum olmuştur hep.
G: Siz peki ne kadardır Gencallar yönetimindesiniz, kendinizden bahseder misiniz?
A.G: Benim hayatım “Aile Anayasası” gereği hep şirketin içinde geçti. Temizlik görevliliğinden lojistiğe, satış danışmanlığından mağaza yöneticiliğine, risk yönetiminden insan kaynaklarına, mali işlerden satın almaya kadar şirket içerisinde görev almadığım departman yok denecek kadar azdır. Sonraki yıllarda şirket profesyonel yöneticiler tarafından yönetilmeye başladığında 2005 yılında icra kuruluna girdim. Bir dönem mali işler, iki dönem de tedarik zincirini yönettim. Sonrasında 2010 yılı sonunda şirketin direksiyonuna geçtim. Yine aile anayasası gereği yapmam gereken yüksek lisansı Boston’da işle eş zamanlı olarak tamamladım. Halen şirketin Ceo’su olarak görevime devam ediyorum.
G: Çok katlı mağazacılık konusunda Türkiye’nin en iddialı markalarının başında geliyorsunuz. Kaç şubeniz var?
A.G: Çok katlı ve multibrand konseptiyle müşterilerimize hizmet veriyoruz. Mağazalarımız 1.500 ila 5.000 metrekare arasında büyüklüğe sahip. Şu anda 6 ilde 14 offline mağaza ve online mağazamızla hizmet vermekteyiz.
G: Peki Gencallar kaç farklı ürün çeşitliliği sunmakta…
A.G: 100 e yakın yerli, yabancı marka ve 25 bin çeşit farklı ürün satıyoruz.
G: Müşteri profilinizi daha çok kimler oluşturuyor?
A.G: Hedef kitlemiz ağırlıklı olarak C ve D ses grubundan oluşuyor. Son yıllarda sayıca çok büyüyen bu segment içerisinde özellikle bankacılık sistemi dışında kalanlar, kredi kartı limit doluluğu yaşayanlar ve ev hanımları özel ilgi alanımız.
G: Gencallar kendini nasıl konumluyor?
A.G: Gencallar kendini C ve D segmentinin lokal ve uluslararası markalara ulaşma köprüsü olarak konumlandırıyor. TaxitCard bu konuda rakipsiz ve önemli bir micro kredi programı.
G: Müşterileriniz yaş profili nasıl?
A.G: Aile mağazacılığı yaptığımız için 1 yaştan itibaren herkese hitap ediyoruz. Ancak TaxitCard müşterilerinin ortalama yaşı 32. Cironun çok büyük bir bölümü ise genç giyim ve aktif spor markalarından geliyor.
G: En büyük mağazanız hangisi?
A.G: Metrekare olarak en büyük mağazamız İstanbul Gaziosmanpaşa meydanındaki 5 bin metrekarelik mağazamız. Ciro büyüklüğü olarak ise İstanbul Ümraniye uzun yıllardır ilk sırayı kaptırmıyor.
G: Sizin bir de Gencallar Sadakat kart programınız var ki bildiğimiz kadarıyla oldukça çok da kullananı var. Bu program ve kart hakkında bilgi alabilir miyiz?
A.G: TaxitCard 80’li yılların başından ve bankacılık sisteminin henüz taksit yapmaya başlamadığı dönemden beri varlığını sürdürüyor. 1.4 milyon kayıtlı müşterisi var. Bu müşterilerin 1 milyon tanesi en az bir kez alışveriş yapmış, 450 bin tanesi de her ay düzenli olarak artan aktif müşterilerden oluşuyor. Sistem SAP üzerinde çalışan bir kredi skorlama modülü ile başlıyor. Başvuru yapan müşterinin özellikleri ile önceki müşterilerin davranışları arasında korelasyon arayan algoritma tarafından ortaya bir ödeme estimasyonu çıkıyor. Bu estimasyona göre müşteri bir risk grubuna dahil oluyor. Bu risk grubuna dahil müşterilere sağlanan limit, taksit sayısı ve kampanyalardan faydalanarak alışverişine başlıyor. Tabii saniyeler içerisinde olan bu süreci müşteri fark etmiyor. Skorlama daha sonraki dönemlerde müşterinin ödeme düzeni, karlılığı gibi parametrelere bakarak puanı organik olarak güncelliyor. Böylece müşterinin risk grubu değişip farklı imkanlardan ve limitlerden faydalanabiliyor. Şimdi bu yazılımı bir AI’a dönüştürme çalışmaları yapıyoruz. Böylece yapay zeka verdiği kararların sonuçlarından öğrenerek yazılımın rule setini optimize edecek.
G: Çok büyük bir sistem oluşturdunuz bu kartın müşteriler açısından ne tür avantajları var?
A.G: Müşteriler açısından sağladığımız en büyük avantaj bankacılık sistemine değmeden ilave bir alışveriş limiti oluşturmamız. Aslında tam olarak düzüş gelir grubuna satın alma gücü veriyoruz. Ulaşmakta zorlandıkları hayal markaları aylık küçük taksitlerle ulaşılabilir kılıyoruz. Son dönemde bankacılık sisteminde yaşanan limit doluluk oranları da havuza ilave müşteri sağlıyor.
G: Peki bu kartı bir banka ile ortak olarak daha da yaygınlaştırma gibi bir düşünceniz var mı?
A.G: Birçok banka ile datayı beraber işletmek adına görüşmeler yaptık ancak micro kredi işi bankacılık klişe risk değerlendirme modelleri ile yapılabilecek bir iş değil. Burada bizim çok uzun yıllardır ilgili yılın cirosunun yüzde 1.5’nu geçmeyen batak oranı ile yönettiğimiz skorlama sisteminin önemini anlıyor olmamız lazım. Bu sistem bankacılık risk modellemelerinden çok daha düşük batak oranına sahip. Dolayısıyla ortaklık yapacağımız yapı ile bu skorlama modeli üzerine bir tüketici finansmanı şirketi kurma ve bir dijital ödeme modeline evrilme gibi bir vizyonumuz var. Bu vizyona inanan her kurumla işi çok hızlı büyütmek adına masaya oturabiliriz.
G: Online tarafta Gencallar nasıl? Online mağazacılık satışlarınızda nasıl bir paya sahip?
A.G: Perakendede online ayağı her geçen gün büyüyor. Ancak beraberinde lojistik, iade oranları ve müşteri deneyimi gibi karlılığa ciddi etkisi olan sorunlarla beraber büyüyor. Çılgın fiyat rekabetini de işin içine katınca çok büyüyen ancak büyürken yatırımcısına kazandırmakta zorlanan bir sektörle karşı karşıyayız. Biz bu karsız yapının dışında TaxitCard’lı müşterilerin online taleplerini karşılamak üzere bir yapılanma içerisindeyiz. Şimdilerde ciromuzun yüzde 10’larında olan bu yapı zaman içerisinde artan TaxitCard müşteri sayısıyla çok farklı bir yere gelecek gibi görünüyor.
G: Peki Gencallar Sadakat programı nasıl işliyor? Herkes içeri girip arzu ettiği ürünü alıp çıkabiliyor mu?
A.G: Evet aynen öyle oluyor. Online kanallardan ya da mağazaya fiziki olarak gelen başvuru hemen skorlanıyor ve müşteriye girdiği risk grubuna göre hemen limit oluşturuluyor. Sonrası Gencallar’ın markalar dünyasından istediğini seçmeye kalıyor.
G: Peki bu sizin açınızdan bir risk teşkil etmiyor mu?
A.G: Ben iş hayatında hep ölçebildiğim işleri yönetme disiplinini geliştirmeye çalıştım. Rakamlarla anlamlandıramadığım hiçbir kararı almayı uygun bulmadım. Bu disiplinle baktığınızda kurduğumuz sistem ölçülebilir ve çok kabul edilebilir risk oranları ile çalışıyor. Burada kısa bir süreden bahsetmiyoruz. 80’li yılların başından beri kendini milyonlarca işlemle tekrar kanıtlamış bir model bu. Ne ekonomik ve siyasi krizler gördük, pandemiyi yaşadık. Buna rağmen risk oranlarında büyük değişiklikler yaşamadık. Biz müşterilerimize ailemiz gibi güveniyoruz.
G: Orta ve uzun vadede nasıl bir büyüme stratejiniz var? Yeni mağaza hedefleriniz var mı?
A.G: Pandemi öncesi her yıl kendi öz kaynağımızla 3 mağaza açmaya başlamıştık ama pandemi süreci tüm perakende markaları gibi tam bir ayakta kalma sürecine dönüştü. Şimdi çok daha güçlü çıktığımız bu süreç sonrası yine yılda 3 mağaza açma temposuna dönüyoruz.
G: İleride yurt dışına açılacak mısınız?
A.G: Bunu mağazacılık tarafında değil ama dijital ödeme modeline dönüşecek fintek şirketimizle yapmayı planlıyoruz.
G: Biraz da iş dışı konuşursak, günde kaç saat çalışırsınız?
A.G: Ben güne erken başlayıp erken bitirenlerdenim. Çok çalışmaktan ziyade akşam işim bittiğinde ‘bugün dünden daha iyi miydim’ ve ‘elle tutulur ne kararlar aldım’ kısmını daha çok önemsiyorum.
G: İş dışındaki vakitlerinizde neler yaparsınız?
A.G: Ben milli bir fotoğrafçıyım. Leica Clup Marka Elçisiyim. Özellikle doğa ve manzara fotoğrafına yoğunlaşıyorum. Dönem dönem gezi ve insan konularını denesem de doğa hep en sevdiğim fotoğraf dalı oldu. Her ay 3 geceliğine bir ülkeye gidip daha önceden belirlediğim kadrajları çekip gelmeye çalışıyorum. Zaman zaman açtığım sergiler ve sosyal medya üzerinden eserlerimi paylaşıyorum. Hatırı sayılır bir fotoğraf satış gelirim de oluşmaya başladı (gülüyor). Saat klüplerinden edindiğim dostluklar da hayatımda önemli bir yere sahip diyebilirim.
G: Bir perakendeci olarak mutlaka şık giyime de meraklısınızdır. Giyim tarzınızız hakkında neler söylersiniz?
A.G: Ben yerine ve ortamına göre şıklıkla işlevsellik arası bir giyim tarzına sahibim. Yani beni bir baloda smokinimle eserken görebileceğiniz gibi, dağlarda sağlam bir outdoorcu donanımımla da karşılaşabilirsiniz.
G: Sevdiğiniz yerler nereler?
A.G: Dediğim gibi gezmek görmek ve gördüğüm yerleri fotoğraflamak en büyük tutkum. Bu sebeple şu ana kadar gezdiğim ülke sayısı 90’ı buldu. Gezdiğim yerler içerisinde beni en etkileyen üç yer Patagonya, Dolomitler ve Küba oldu.
G: Biraz ailenizden de bahseder misiniz bizlere…
A.G: 10 yaşında Sare adında bir kızım var. En iyi arkadaşım diyebilirim. Onunla seyahat etmek, yeni kültürler tanımaktan müthiş keyif alıyorum. En son birlikte Japonya’ya gittik. Hayatımın en nitelikli seyehatiydi diyebilirim. Annem, babam ve kardeşim de hayatımda önemli figürler. Sanırım özgürlüğüme düşkün olsam da aileci biriyim (gülüyor).
G: Saate meraklı mısınızdır?
A.G: Saat benim için çok ayrı bir yerde. Hem iyi bir kullanıcıyım hem de meraklı bir öğrenciyim bu konuda. Saat küplerinin eventlerini, uluslararası fuarları ve iyi içerik üreten internet sitelerini yakından takip ediyorum. Saati hem çok sevdiğim bir aksesuar hem de iyi bir yatırım aracı olarak görenlerdenim. Bu sebeple küçük ama hatırı sayılır ve gelişmekte olan bir koleksiyonum var.
G: Sanat ile aranız nasıl? Koleksiyonunuz var mı?
A.G: Sanatı saatten biraz farklı görüyorum. Yani orada yatırımdan ziyade yeni nesil sanatçıları destekler tarafta olmayı tercih ediyorum. Bir miktar yağlıboya tablom var ve özellikle gittiğim ülkelerden de toplamaya çalışıyorum.
G: Otomobilde olmazsa olmazlarınız?
A.G: Ben otomobilde konforla dinamizmi bir arada sunan markalara hayranlık duyuyorum. Ciddi bir hız tutkunu olduğumu söyleyemem ama kullandığım araç tepkileri ile ruh halime uyum sağlasın isterim. Bir de sanırım şoför insanı değilim. Mutlaka içinde olduğum aracın kumandası bende olsun istiyorum.
G: Hangi takımlısınız?
A.G: Futbol hayatımda çok yeri olan bir spor değil ama çocukken formam Fenerbahçe idi. Fenerbahçeliyim diyebiliriz sanırım.
G: Yaşam mottonuz?
A.G: Öğrenmeyi ve insanlara faydalı olmayı odağına al. Sıkı çalış çok gez (gülüyor).