“Hızlı ve tutkulu” Ferrari 488 GTB

Ferrari 488 GTB, markanın yeni tasarım yüzünü yansıtan modellerden biri olarak ön plana çıkıyor. Ferrari’nin amiral gemisi olan “La Ferrari”yle olan benzerliği nedeniyle otomobilseverler ona “’Baby La Ferrari” diyor…

0’dan 100 kilometre hıza sadece 3 saniyede çıkan otomobil yaklaşık 5 saniye sonrada 200 kilometre hıza ulaşıyor.

Otomobil; icadıyla beraber A noktasından B noktasına ulaşımı son derece zahmetsiz ve verimli hale getirdi. Ancak otomobil endüstrisi için bu sadece bir başlangıçtı. Otomobil sadece verimi arttırmıyor hızlandıkça yükselen adrenalinle beraber onu sadece bir araç olmaktan çıkarıp keyif veren bir deneyim haline getiriyordu. İşte spor otomobiller insanoğlunun bu keyfi keşfetmesiyle ortaya çıktı. Ve koskocaman bir endüstrinin içinde kendine çok önemli bir yer buldu. Evet spor otomobilleri kullanmak çok keyifliydi ama bir spor otomobile sahip olmak beraberinde birçok zorluğu getiriyordu. Genelde spor otomobil sahibi olan birine en çok sorulan soru otomobilden aldığı keyiften daha çok bu zorluklarla nasıl başa çıkabildiği olurdu. Son derece gürültülülerdi, ideal yol şartları olmadıkça sürüş konforu iğneli bir fıçının içinde olabildiği kadardı, her çalıştırdığınızda yeni bir arıza lambasıyla karşılaşmanız muhtemeldi ve yağmurlu havada kullanmak bir yana bulutlu havada bile kullanması cesaret isterdi. Ancak bütün bu zorluklara rağmen spor otomobiller en büyük arzu nesnelerinden biri. Bazı markalar içinde bulundukları sektörleri; kendisi ve diğerleri olarak ikiye ayırırlar. Tıpkı Ferrari gibi. Önce hikayesiyle başlayalım. Diğer markaların aksine Ferrari’nin kuruluş amacı cadde otomobilleri üretmek değildi. Enzo Ferrari 1929 da Scuderia Ferrari ‘yi kurduğunda tek hedefi yarış otomobilleri üretmek ve bunu diğer bütün herkesten daha iyi yapmaktı. 1929’dan 1947’ye kadar sadece ve sadece yarış otomobilleri üreten Enzo Ferrari, büyüyen spor otomobil pazarı ve yarış otomobillerinin araştırma ve geliştirmelerine kaynak oluşturabilmek için 1947’de ilk cadde otomobilini üretti. Bu açıdan bakıldığında 1943’te Modena’dan Maranello’ya taşınan fabrikada her otomobil ruhunu yarışmaktan ve rekabetten aldı. Enzo Ferrari’nin bıraktığı en büyük miras işte bu ruhtu… Bu ruhun temsilcilerinden biri ise Ferrari 488 GTB…

Ferrari 488 GTB’de 661 beygirlik turbo beslemeli 3.9 litrelik motor bulunuyor.

Sekiz silindirli ve ortadan motorlu otomobiller, 1975 yılında altı silindirlik Dino’nun yerine tanıtılan 252 beygirlik 308 GTB ‘den beri markanın merkezinde yer alıyor. 308 GTB’den tam 40 yıl sonra Ferrari rekorlar kıran 458 Italia modelinin yerine 488 GTB’yi spor otomobil tutkunlarının beğenisine sundu. 

Tasarım ve Stil

661 beygirlik turbo beslemeli 3.9 litrelik 488 GTB markanın amiral gemisi olan La Ferrari’yle tasarım anlamında benzerlikler taşıyor. Bu benzerlikler sebebiyle çoğu otomobil sever 488 GTB’ye ‘Baby La Ferrari’ ismini takmış durumda. Tamamen Maranello’daki fabrikada tasarlanan 488 GTB önden bakıldığında Ferrari’nin yeni tasarım yönünü yansıtıyor. Kapıların arkasında bulunan hava girişleri köpek balığının yüzgeçlerine benziyor. Dış yüzeydeki her kıvrım otomobilin performansı göz önünde bulundurularak tasarlansa da ortaya aynı zamanda nefes kesici bir görüntü çıkmış.

İç Mekan 

Kapıyı açıp içeri oturduğunuzda sizi oldukça tanıdık bir kabin karşılıyor. Bir önceki model olan 458 Italia’nın iç mekanından ciddi bir değişiklik yapılmamış. Sinyal tuşları direksiyonun üzerinde. Eğer bir 458 kullanmadan 488 GTB’yi kullanırsanız sinyal tuşlarına alışmanız zaman alabilir. Direksiyonun arkasına konumlandırılan vites kulakçıları kolayca ulaşılabilir durumda. Havalandırma kanallarının pozisyonu sürücüye göre ayarlanmış. İşçilikten bahsetmeye gerek yok. Bunun bir İtalyan otomobili olduğunu tekrar etmemiz yeterli.

Ferrari 458 Italia modelinin yerine 488 GTB’yi spor otomobil tutkunlarının beğenisine sundu. 

Sürüş ve Performans

488 GTB henüz prototip aşamasındayken turbo beslemeli bir motor taşıyacak olması otomobilin sürüş hissiyatı konusunda birçok soru işaretini de beraberinde getirdi. Atmosferik motoru sayesinde son derece atik olan 458 Italia’nın taraflı tarafsız herkesin hayranlığını kazanması, 488 için işleri daha da zorlaştırıyordu. Ne de olsa Ferrari 40 yıldır çıkardığı her yeni modelde kendini yeniden ispatlamış ve gelen gideni aratmamıştı. Motor seçimindeki bu radikal değişikliğin getirdiği ön yargılarla direksiyon üzerindeki marş butonuna basıyoruz. Ve esas test şimdi başlıyor.

Gelişen teknolojilerle beraber artık spor otomobilleri kullanmak eskisiyle karşılaştırılamayacak kadar kolay. Park sensörleri, geri görüş kameraları, istenildiğinde sessizleştirilebilen egzoz gürültüsü bir spor otomobil ile yaşam kalitesini son derece artırdı. Bu anlamda 488 GTB şehir içi kullanımda bir önceki 458 Italia’dan da ileri bir noktaya taşınmış. Ancak marşa basmanızla beraber gelen gök gürültüsüne benzer ses içinde bulunduğunuz otomobilin asıl varoluş sebebini size hatırlıyor.

Şehir trafiğinden kurtulup 488 GTB’yi düzlüklerle buluşturduğumuzda gaz pedalıyla 661 beygiri kızdırmaya başlıyoruz. 0’dan 100 kilometre hıza sadece 3 saniyede çıkan otomobil yaklaşık 5 saniye sonrada 200 kilometre hıza ulaşıyor. Vites değişilkliği o kadar seri ki geçişler arasında herhangi bir tork kaybı hissetmiyorsunuz. 488 GTB sanki sonsuza kadar hızlanacakmış hissiyatı veriyor. Etkilenmemek imkansız. 488 GTB’nin süratinde etkileyici bir özelliği var; sürüş dinamiği. Özellikle dar ve virajlı yollarda bağımlılık yaratabilicek bu dinamizmi sağlayan Slide-Slip-Control (SSC) yani yanal kayma kontrolü viraj boyunca aracı optimal açıda tutarak sürekli çekiş sağlıyor. Türkçesi şu; 488 GTB’yi dinamik kullanıp keyif almak için Formula 1 pilotu olmanıza gerek yok. Tıpkı bir “Iron Man” kostümü gibi size gerekli olduğunda destek oluyor. Markanın onlarca yıllık yarış birikiminin size sürüş sırasında aktarılması da diyebiliriz. Gerçekten nefes kesici bir mühendislik. 

Sonuç

488 GTB 8 silindirli ortadan motorlu Ferrariler için yepyeni bir dönemin başlangıcı. Garajınızda hangi otomobil olursa olsun her sabah evden çıkarken eliniz ilk 488’in anahtarına gidecektir. Modern dünyanın getirdiği rutin ve stresli hayatı bir kenara bırakıp kendinize keyifli hatıralar biriktirmek istemenizden daha doğal ne olabilir? 

Dergimiz her ayın ilk haftası Türk Telekom Dergilik, D&R, Remzi Kitabevi ve tüm seçkin marketlerde…