İstanbul’un kalbinde, Boğaz’ın kıyısında uzanan Swissôtel The Bosphorus, bu yaz otel misafirleri ve sanatseverleri büyüleyici bir deneyime davet ediyor. Otelin farklı alanlarında konumlandırılan ve alternatif sanatçılara ait sanat eserleriyle otel adeta bir açıkhava müzesine dönüşüyor.
Uluslararası konaklama markası Swissôtel Hotels & Resorts, sadece lüks hizmetleriyle değil, aynı zamanda kültürel değerlere ve sanata olan duyarlılığıyla da öne çıkıyor. “Live Well” felsefesi doğrultusunda, yaşamın her alanında denge ve ilham sunmayı amaçlayan Swissôtel, dünya genelinde olduğu gibi İstanbul’daki Swissôtel The Bosphorus’ta da sanatı otel deneyiminin ayrılmaz bir parçası haline getiriyor. Çağdaş sanatla misafirlerini buluşturarak yalnızca estetik bir atmosfer yaratmakla kalmayan otel, aynı zamanda sanatçılara görünürlük kazandıran bir platform görevi de üstleniyor. Sanatla iç içe, çok duyulu bir deneyim sunan Swissôtel The Bosphorus, bu yaz da doğa ve sanatın iç içe geçtiği etkileyici bir projeyle dikkat çekiyor.

Bu sezon ilk olarak çağdaş sanatçı Rıfat Baltaoğlu’nun heykel ve enstalasyon eserleriyle sanat deneyimine başlayan Swissôtel, temmuz ayında ise misafirlerini Pınar Garibağaoğlu’nun ‘Poly’ koleksiyonuyla buluşturuyor.

Farklı kültürlerde bereketin sembolü olan fillerin neşeli ve renkli dünyasından oluşan ‘Poly’ koleksiyonu hakkında Garibağaoğlu, “Filler bu koleksiyonda heykel olmanın çok ötesinde; onlar çocukluk hayalleri aleminden gelen elçiler, bizi alışılmadık olanı yeniden keşfetmeye ve olağanüstü olana inanmanın neşesini kucaklamaya teşvik ediyorlar” diyor. Poly koleksiyonuyla yetişkinliğin getirdiği psikolojik sınırlamalara meydan okumayı, izleyiciyi toplumsal baskılardan uzaklaştırmayı, çocukluklarındaki renkli hayallerini hatırlatmayı hedefleyen sanatçı, koleksiyona baktıkça neşelendiren filleriyle “Eğer hayal edebilirsek her şeyin mümkün olduğunu” anlatmayı amaçlıyor.