“Yat kiralama” ve “yat devre mülk” konseptinin mimarı Martin Huber bu ay Gentleman’ın konuğu…
Meros, Yunanca’da “bütünün bir parçası” anlamına gelmekte… Tam da adına uygun bir yöntem ile Martin Huber tarafından temelleri atılan sistem ile Meros, “yat kiralama” ve “yat devere mülk” konseptini müşterilerinin hizmetine sunuyor. “Bir tekneyi büyük bir yıl kullanmadan tutmanın ve bunun bütün masraflarını tek başına taşıma düşüncesinin kendini rahatsız etmesiyle” bu sistemi hayata geçirdiğini dile getiren Huber, Meros’u ve yeni yatırımlarını Gentleman’a anlattı…
Gentleman: Öncelikle okurlarımız için kendinizden biraz bahseder misiniz?
Martin Huber: Makine mühendisliği, araç teknolojisi ve ondan sonra da endüstri mühendisliği okudum. Şirketin hikâyesi üniversitede devam ederken başladı. Ama araçlara ve motorlara karşı ilgim daha 14 yaşındayken, kendimin ve arkadaşlarımın iki tekerlekli motorlarını tamir ederken vardı. 18 yaşıma geldiğimde ilgi alanım otomobile doğru kaydı. Araç satın alıyor, tamir ediyor ve bunları satıyordum. Bu şekilde bir Türk arkadaşla tanıştım. Üniversitede eğitim gördüğümüz zamanlarda Suudi Arabistan’a araç götürerek satıyorduk. O zamanlar Türkiye üzerinden Suriye sınırına yaptığımız yolculukta, yeni Mercedes araçları bulunmadığını gördük. 1980’lerin başlarında 1.7 litrelik bir piston hacmi sınırlaması vardı. Mercedes binek araçları üzerinde Türkiye’ye uygun olarak dönüştürülmüş piston hacmi değişikliği yapma ve bu ülkede satma iş modeli, kendi şirketimi kurmamın nedeni ve böylece bağımsız bir girişimci olarak tüm faaliyetlerimin başlangıç noktasıydı. Yani kısaca, her şeyin yaklaşık kırk yıl önce Türkiye’de başladığını söyleyebiliriz. Türkiye ile birçok bağım var ve özel olarak da Türk kültürüne çok yakın hissediyorum. Bugün Huber Şirketler Grubu, otomotiv, gayrimenkul, sağlık bakımı ve denizcilikle ilgili 20 şirket ve 400’den fazla çalışanı kapsamakta. -Otomotiv alanında, e-mobilite alanında elektronik tedarikini sunduğumuz Volkswagen Grubu ve Mercedes Benz Grubu var-. Şirketler grubumuz yenilikçiliği temsil etmekte. Birkaç sıra dışı projeyi de hayata geçirdik. Meros da önümüzdeki yıllarda mutlaka grubun en büyük bölümü olacak.
G: Meros’un macerası nerede başladı?
M.H: Meros, Yunanca kökenli bir kelime ve “bütünün bir parçası” anlamına gelmekte. Yatları birden fazla sahibi arasında paylaşma fikri, 90’lı yıllarda arkadaşlarımla ilk teknelerimden birini paylaştığım ve birlikte kullandığımız zamanlara dayanmakta. Bir tekneyi yılın büyü bir bölümünde kullanmadan tutmak ve bunun bütün masrafları tek başına taşıma düşüncesi beni her zaman rahatsız etmiştir. Başka bir tekneye kısa bir süre ortak olarak sahip olduktan sonra da bunu çok daha profesyonel bir şekilde yapmanın mümkün olacağını anladım. Sürekli mürettebatın teknede barınabilmesi için yatların belli bir boyda olması gerekir. Ancak bu şekilde belli bir hizmet seviyesini garanti ediyoruz.
G: Meros hakkında daha detaylı bilgi verebilir misiniz, neler yapıyorsunuz?
M.H: Meros, bir yata tek başına sahip olmanın gerçek bir alternatifi. Sadece “yat devre mülkten” de daha fazlası anlamına geldiğini söylemek isterim. Devre mülk sahiplerimize süper yat segmentinde yaşam tarzını erişebilir kılmak ve ayrıca iş dünyasında ve özel sektörde irtibatlar için yüksek seviyede bir ağ platformu olmak istiyoruz. Film, medya, spor ve iş hayatı içinde bulunan isimlerle irtibat kurmanın en iyi yolu Monako’daki Formula 1 yarışları, Cannes’daki film festivali veya bizim Meros etkinliklerimiz gibi organizasyonlardır. Bir Meros yatı ile yolculuk eden, benzersiz hizmet deneyimi yaşar ve en iyi şeflerin hazırladığı yemeklerin lezzeti ile şımartılır. Biz bu alanda uluslararası kıyaslamada önde olmak istiyoruz. Bizde hizmet, yolculuğa çıktığınız anda başlıyor. Çeşitli havalimanlarında özel şartlarda VIP-boarding, özel jet ve helikopter uçuşları sunuyoruz.
G: Yat kiralama ve yat devre mülk konsepti nasıl çalışıyor? Sistemi bize biraz açıklayabilir misiniz?
M.H: Meros, 25 – 50 metre arasındaki Sunseeker yatlarını devre mülk olarak kullanma fırsatı sunuyor. Tüm teknelerde asgari 4 kişilik mürettebat var; Kaptan, şef, hostes ve güverte görevlisi yer alıyor. En küçük pay bile, yılda 6 haftalık bir kullanım hakkı tanımakta. Daha fazla süre isteyenler, örneğin 8 veya 12 haftaya kadar çıkartabilmekteler. Üç farklı katılım modeli var. Gerçek bir yat payı elde edilebilirsiniz. Bir akıllı menkul kıymetler konsepti kendi şirketiniz üzerinden katılabilirsiniz. Sadece yıllık bir katılım ücreti ödersiniz ve arka planda bir yatırımcı ilgili yat payının finansmanını üstlenir. Böylece başlangıçtaki yatırım maliyetini tasarruf etmiş olursunuz. Herkes için, kendi arzusuna uygun olan bir yatırım konsepti mevcut. Teknenin rezervasyonu yapıldığı süre boyunca, deyim yerindeyse, teknenin sahibi olurusunuz. Kimi tekneye alacağınızı ve yolculuğun nereye gideceğine siz karar veriyorsunuz.
G: Geçen yıl pandemi ile birlikte Türkiye’de yat tatilinde de artış gözlemlendi. Dünya çapında durum nasıldı?
M.H: Gerçekten de bu eğilim her yerde gözlemlendi ve bizim bakış açımızdan iki etken faktör vardı. Kendinizi kilitleyip her şey karşı kapattığınızda buna kozaya girmek deniyor. İnsan kendini riskten korumak istiyor ve insan kalabalığından kaçınıyor. Bazıları için oteldeki kahvaltı büfesinde sıraya girmek bile fazla risk barındırıyor. Karavan ve römorklu karavanlarda satış patlaması yaşandı ve yatlarda da benzer durum gözlemlendi. Böylece bizi de ikinci faktöre yönlendirdi. Birçoğu bu durumu, sonunda hayallerini gerçekleştirmek ve bir karavan veya yat satın almak için bir fırsat olarak görüyor. Artık geçerli bir sebep var ve yıllarca beklemek istemiyorlar çünkü geleceğin neler getireceği de belirsiz. Bu sezon teknelerimiz arka arkaya turdaydılar. İlgililere ziyaret randevuları vermeye neredeyse fırsatımız olmadı. Temizlik ve ihtiyaçların yüklenmesi tamamlanana kadar 6-8 saat geçiyor ve hemen yeniden tura çıkılıyor.
G: Pandeminin başlaması ile birlikte Covid 19 testleri de hayatımızın en önemli parçalarından biri haline geldi. Siz “Huber Health Care”i de devreye soktunuz. Bize bu konu hakkında da bilgi verir misiniz?
M.H: “Huber Health Care” zor zamanlarda doğdu. Nisan 2020’de Covid 19 pandemisi süresince bilgimizi anlamlı bir şekilde nasıl kullanabileceğimize dair düşünmeye başladık. Çünkü fabrika kapanmaları ve sipariş iptallerinden dolayı ciro kayıpları yaşamaya başlamıştık. İlk başlarda Covid 19 testlerinin test merkezlerinde ne kadar karmaşık ve hatalı yürütüldüğünü gördük, buna bir anlam veremedik ve biz bu prosedürü bireysel süreç aşamalarına bölmeye ve dijitalleştirmeye başladık. Ondan sonra sağlık bakımı alanı için bir bilgi işlem platformu oluşturduk ve tüm aşı sürecini de dijital olarak haritaladık. Bugün 250.000’den fazla kayıtlı kişi var. Kendimize ait sabit ve mobil aşı merkezlerinde 200.000’den fazla aşı uyguladık ve muhtemelen Almanya’da özel sektörde 1 numarayız. Test alanında antijen hızlı testleri, hızlı PCR testleri için şirketlere, okullara ve kurumlara özel hazırlanmış çözümler sunuyoruz. Hizmet kapsamımız, testlerin tesliminden donanım ve yazılım tedarikine ve AB sertifikalarının verilmesine kadar uzanmakta.
G: Türkiye’de de yatırım planlarınız var? Meros hangi alanlarda yatırım yapmak istiyor?
M.H: Aslında devre mülk fikrinin Türkiye’de de hızlı bir şekilde gelişeceğini düşünüyorum. İlk olarak Göcek’te Sunseeker ile ortak bir ofis olarak başlıyoruz. Balear Adaları veya Cote d’Azur’daki bir yata katılma teklifinin yanı sıra, tabii ki en kısa sürede Türkiye’de bağlı ilk tekneleri de sunmak istiyoruz. Bunun dışında Marketing ortaklıkları olarak otel ve restoranlara yatırım yapacağız. Örneğin Balear Adalarında Nikki Beach’de bir Lounge’umuz vardır. Meros, devre mülk sahiplerine her zaman merkezi noktaların popüler konumlarına erişim sunmalıdır. Bu ayrıcalık, bizim devre mülk sahiplerimiz için 24 saat önceden rezerve edilen Meros masalarına kadar varabilir. Üyelerimize gerekli özelliği bu şekilde oluşturuyoruz.
G: Türkiye için belirlediğiniz yatırım hacmi nedir?
M.H: Meros’u Türkiye’de kurabilmek için asgari 500 milyon liralık toplam yatırımın gerekli olduğunu düşünüyoruz. Konseptimizin nasıl karşılandığını gözlemleyeceğiz, buna göre yatırımlara devam edeceğiz.
G: Türkiye hızlı gelişen bir ülke. Sizce nasıl bir potansiyele sahip?
M.H: Biz Türkiye’ye son yirmi yılda inanılmaz derecede gelişen dinamik bir sanayi ülkesi olarak görüyoruz. Bu ülkede kozmopolit, tüm dünyayı seyahat eden çok sayıda zengin vatandaş yaşamakta. Bu durumun ne şekilde ve nerede tatil yapılacağını da etkileyeceğini tahmin ediyoruz. Meros tam da bu başarılı elit tabaka için biçilmiş kaftandır. Lüksü yaşamak istiyor ama bununla ilgili detaylarla ilgilenmeye zamanı yok. Meros, bu müşterilerin dar zamanı için gerekli katma değeri yaratıyor.
G: Röportajımızı sonlandırmadan önce son olarak eklemek istediklerinizi soralım…
M.H: Meros ile eşyaların devre mülkü olarak adlandırılabilen dev bir trendin dalgasına binmiş yol alıyoruz. Birçok insan, tüm yıl boyunca bir tatil evini korumanın saf bir zevkten daha çok bir yük olduğunu fark etti. Aynı durum yat ve özel jetler için de geçerli. Bu nedenle, Meros yat devre mülk ile zamanın ruhunu yakalayacağımıza ve Türkiye’den diğer bölgelere erişmek isteyen birçok ilgili ve ayrıca Türk deniz alanlarını seven AB ve AB dışı ülkelerden de ilgili bulacağımıza inanıyoruz.